22.7.11

Çişim var 'şırrrrrrrrrr' :)

Simsim 15 aylık oldu!

1 aydır da bezini çıkarıp çişini 'şırrrr' şeklinde yapmakta...

Doktorumuza göre henüz erken olduğundan üstüne düşmedim...

ama 1 aydır inat şeklinde bez çıkıyor ve hemen peşinden çiş geliyor!

Şırrrrrrr ve sonra şıp şıp!

O şıp şıp ne mi? Çişi yaptıktan sonra bulunduğu yerde ayaklarıyla çıkarttığı ses :))

Herşeyi 100 kere düşündüğümüz için 'lazımlık' konusunda karar veremedik nasılsa erken diye...

ama bu aralar gözüme soka soka 'bez istemiyorum ve çişimi yapıcak 1 yer göstersen diyorum' şeklinde mesaj alıyorum :)

Ben de 'mesaj alındı' dedim ve bu sabah yine bezini çıkardığı bi anda aldım tuvalete oturttum...

Gülmeye başladı ve 'şırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr' arkasından tekrar kahkaha :)

Popoyu sildik ve sifonu çektik!

Büyük iş başardık!

Büyüdük!

İş yaptık!

Başardık!

:)

Simre'nin PIT öpücüğü!! :)

Babası Simsim'e aşık, Simsim babasına!

Ben ise kullanılmaktayım çok fena!

Meme gerekiyosa, altı pisse ve ayakkabılar elde gezme isteniyosa adres 'anne'

Baba'ysa sadece 'baba' olduğundan 'baba'...

Yani istediği 1 şey yok! Sadece 'babası' işte...

Erken gelmeye başladığı günden beri çok mutlu! Uyku saatinden önce babasına tüm marifetleri gösterecek zaman bulabiliyor!

Babası çok sesli bi motor aldı.

İşe onunla gidip geliyor. Vınn vınnn sesini duyduğu anda balkona koşup 'baba baba' diyip sarkıyor!

Ha arada yanlış zamanlarda kebapçı motorlarına da heveslendiği olmuyor değil :)

Babası da artık başı yukarda, gözü camda giriyor sokağa! :)

Aralarındaki 'aşkı' kıskanıyorum!!!

PIT diye de bi öpücük kondurmuyo mu babasının dudağına!!

Bana da PIT diye öpücük veriyo ama ne zaman!?!

Kafama vurduğu zaman ya da 'hart' diye ısırdığı zaman bağırdığımda sakin sessiz ve o yumuşak PIT öpücüğünden konduruyo dudağıma :)

Aşkını ticarete döktü Haso...

Benim güzel adımla iş yapmamasını ayrı kıskanıyorum!!!

Tamam kızımın adı da güzel ama benimki daha güzel, hem bizim de aramızda 'aşk' var! Hem de aşktan aşk doğuracak kadar büyük 'aşk'!

ama Sitare'li fikirlerle gelmedi hiç eve...

Simre Mücevher, Simre'nin uğuruyla Döviz Bürosu ve Simre'nin eliyle Nakış işleri...

Daha da projeleri var da ben açıklamıyım gerçekleşene kadar :)

12.7.11

Mememania! :)

Ama o serum, ah o serum!

Ben bilseydim sütümü böyle arttırırsın, seni almaz mıydım doğum yaptığımın ertesi günü :)

Eve gittim, şakır şakır sütler damlıyor!

Simsim'de bir bayram havası!

Ben memnundum süt durumumuzdan, bu kadar artması şaşkın etti Simsim'i!

Zaten memeye düşkün!

Şimdi mememania oldu!

Gece memede, gündüz memede!

Ay havalar sıcak annenin sinirler tepesinde! :)

Simsim 'git' dedikçe, komalardan komalara giriyor!

Odadan odaya kaçtıkça kapıları tırmalıyor 'anneaaaaaaaa' diye :)

Serum'un içine ne kattın doktor? Mememania kazandık bir tane! :=)

Delirip de doktorumuz Gökhan Mamur'u aradığımda;

'Size yolluyorum, bi hafta geri iade almıyorum' dediğimde... Durumum karşı taraftan anlaşılmış ve sakin olun telkinleri gelmişti hemen :)

'Ben ne yapıyım, vermezsem kafasını yerlere vuruyor o da olmazsa güzelim burnuma kafa atıyor' Kızınca daha çok yapıyor, kızmazsam da kızmıyorum diye daha çok yapmasın?

Küfür etmem, 3 harfli kaka bile demem bilen bilir de;
Bu iş bariz; 3 ucu ...'lu değnek! :)))

Hatta yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal olanından!!!

Sonra başka şeylerle oyalayıp, 'canım canım' diyerek kafa atmamasını, sakinleşmesini sağlamayı denemeye başladık.

Evde sahte 'canım canım' sesleri yükselirken, Simsim'in sessizce o güzel boynunu uzatıp da muuuu diye minik 1 öpücük vermesiyle kendi halimize gülüveriyoruz! :)

Hastanelik! :)

Ben yorgun olmasam yorgunum demem!

Hasta olmasam da 'hastayım' diyip yatmam!

Çocukluğumdan beri 40 derece ateşim olsa, yataktan fırlar bahçede oynardım :)

Yani yorgunum demiştim ya geçtiğimiz yazılarımdan birinde...

Hemen arkasından Kıbrıs tatili yaptık ya!

İşte ben Kıbrıs'a uçacağımız sabaha karşı fenalaştım, üşüme, titreme, mide bulantısı...

Sonra yaklaşık 2 gündür sürekli yemek yemeyi unuttuğumu hatırladım...

İnat ettim, gidicem Kıbrıs'a!

Çaktırmadım Haso'ya!

Ablam anladı tabi görünce yüzüm bembeyaz, serilmişim havaalanında koltuklarda :)

Zar zor, inat bi şekilde Kıbrıs'a ayak bastık ki gene geldiler bana...

Ordaki düzenli yemeği biraz yadırgasa da midem, son günlerde toparlandım...

ve İstanbul'a dönüş...

Başta yemek düzenini ablamın ve Haso'nun ısrarlarıyla devam ettirmeye çalışsam da sonradan gene bozuldu!

Yine unuttum yemek yemeyi ve yine geceleri komalarım başladı.

En son da geçen haftalarda 'doktora gitmicem' inadıma rağmen hastanede az biraz konakladım!

Serumlandım, geldim. Şimdi belli bi düzen var. Yemek var. Az az dinlenme var. Teşekkürler Haso'm :)

Organik anne kazandı!

Bebek dostu hastanede doğum yaptım.

Beslenme dostu okula vericem Simsim'i! :)

Yaa gördünüz mü?

Simsim'i organik beslemem, şekeri hiç tattırmamam, muhallebilerle şişirmememin boşuna olduğunu; nasılsa okulda hamburger ve cipsle tanışacağını iddia edenler!!!

Okullarda cips, hamburger ve cola yasaklandı!!!

Ben facebook'ta Jamie's Food Revolution serilerini paylaştıkça bana 'deli' gözüyle bakanlar oluyordu biliyorum!

Hani nasılsa okula başladığında hamburger ve kolaya ulaşacağı dakika için heyecanla sırasını bekleyenlerden olacaktı ya!!!

Jamie'nin paylaştığım videolarında Amerika'da sağlıksız beslenen çocukların sebzelerin bile ismini bilemez hale geldiğini izledikçe anne ve baba olarak  nefretle dolduk patates kızartmasına, hamburgere!

Öyle ki okullardaki çocuklara patatesi gösterdiğinde 'patates' diyemez ama kızartmasını gösterdiğinde 'aaa patates' diyen yeni nesil çok gururlandırdı bizi!!!

Artık Türkiye'deki okullarda 'devrim' var!

ve bizim düzenimize gülen, 'ha ha ha istediğin kadar o tatları tattırma nasılsa yiyecek' diyenler, doğar doğmaz şekerli su ile beslemeye niyetlenenler de artık bu devrime isteyerek ya da istemeyerek ayak uyduracaklar...

Zaten adım adım benim arkamdan gelin, güncel Tıp bilgileri de beni desteklerken, beni destekleyemeyen
sizlere çooook güzel yol açtım ben...

Sağlıklı, organik, özverili, biraz zor ama TEK BAŞINA çocuk yetiştirmenin püf noktalarını verdim, kolaysa siz de bu yolda gidin :)

20.6.11

Mesafesiz Kızım! :)

Kedi, köpek ve çocuk sevgisinden bahsetmiştim ya!

Artık abartma durumundayız...

Kediler elimizi yalarken kıkırdıyoruz, hatta iyice yalasın diye yiyecek parçaları istiyoruz anneden ki daha yakın temas olsun!

Sokakta gördüğümüz çocukları, caddenin ortasında karşıdan karşıya geçerken de denk gelsek durdurup sarılıyoruz ve sırtını sıvazlıyoruz 'pat pat'...

Arabalar korna çalmayı unutuyor, kendinden büyük kızlara sarılan minik Simsim'i görünce...

Yolda durup kameraya çekiyorlar, n'olur fotoğrafımızı çekin diyorlar!

Allah nazardan saklasın ama durumlar böyle...

Hiç mesafesi yok...

Aynı annesi, babası gibi!

Ben de insanları ayırmadan içten sarılırım, bağrıma basarım... Hele Haso; selam verdiğinin 2. dakkasında el ele, omuz omuzadır!

Canım kızım;

Çok tatlısın, böyle içten sarılman içimizi eritiyor!

Böyle sevgi dolu, mutlu bi çocuk yetiştirdiğimiz için kendimizle gurur duyuyoruz ciddi ciddi! :)

ama yani yolun ortasında 5 dakika sarılarak zorla tuttuğun çocuklar senden kaçmak isterken Elmyra gibi iyice sıkman hoş olmuyor ki :)

Bir de bizim gibi çok mesafesiz olmanı da istemiyorum açıkçası!

Biraz da burnu büyük ol, insan ayır valla! Biz ayırmadığımız, ayıklamadığımız için hadsizlikler gördük çok!!
Seviyorum seni bebem! Ben, Baban, İstanbul ve hatta Kıbrıs sana hayran!

Seni sevmeyen Ölsün!

4.6.11

Kıprıs Güzeli! :)

Yaz; 'geldim' demeden biz onu herkesten önce yakalamak için Kıprıs'a postaladık kendimizi!!

Biraz 'dinlenmek, 3 öğün yemek yiyebilme zevkine varmak, stres atmak ve deniz - güneş - kum isimli 3üz sevgililerime erkenden kavuşabilmek' için :)

Gitmeden önce Simre'nin doktor amcasına 'nasıl olur' dediğimizde, 'süper olur' cevabını alır almaz başladım bavul hazırlamaya!

Ama o ne bavul!

Hazırla hazırla bitmedi...

Bişey unutma ihtimali kabuslarım oldu!

En sonunda bi baktım Simre'nin tüm yazlık kıyafetleri bavulda!

Bebek arabası, bavullar, havuz, swim trainer simit derken oldukça yüklü bi şekilde havaalanına vardık ve teyzemizle buluştuk..

Biletler vs. derken, babamızdan aldığımız için kağıdı yetmedi, bir de üstüne kendisini görmek istediler!

Tabi bu durumda Haso, pek bi mutlu oldu...

'bak gördün mü, benden izinsiz hiç bi yere gidemezsiniz' böbürlenmeleri eşliğinde, hüzünlü bir veda sahnesi ile ülkeden çıkışımızı gerçekleştirdik...

Uçak yolculuğumuz süper geçti! Binmeden önce 'meme'si gelen kızım, biner binmez emerek uyudu ve uçak inişe geçtiği sıralarda ancak uyandı...

Esas zorlu olan Kıbrıs Ercan havaalanından otele transferdi çünkü Simsim uykusunu almış, enerji depolamışken ben mide bulantılarım, yemek yemeyi unuttuğum günlerden kalma halsizliğimle bitik haldeydim!

Onun için transfer de oldukça zevkliydi ama ablam da ben de 'koltuklara serilmiş haldeydik' :)

Su olan heryer Simsim'in cenneti! Havuz, deniz, su birikintileri, küvet...

Tatilimiz gerçekten de doktorumuzun dediği gibi süper geçti!

Güneş kremimiz, burada çok zor bulunan, hatta bizim de Avustralya'dan getirttiğimiz Blue Lizard Simsim'i korurken, ablam da beni yedirmek ve uyutmak üzere korumaya almıştı :)

Bu tatilden en karlı çıkan Simsim oldu!

Kıprıs'ı birbirine kattı!

Ben de yemek yiyip Simsim'i uyutma seanslarına katılmadığımdan dinlenmiş oldum.

Güneş görmemiş tenimizi bi güzel yaktık Coz Coz sesleri eşliğinde...

Ablam da Simsim'le geçirilen haftayı yakinen görünce halime acır; 'vah vah' sesleri eşliğinde tüm sorumluluğumu üstlenir oldu. Ama tatil yapmış oldu mu? Bilemedim :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...