21.9.11

kırmızı dut beyaz dut :)

Hani kalabalığa karıştık da vapura atlayıp Kadıköy'e geçtik ya!

İşte o gün yeni gelicek kardeşimiz Elis'in ve annesi Dut'umun eksiklerini almak için bi güzel kollarımızı sıvadık! :)

Ben güne biraz erken başlamanın verdiği 'günün ilk saatlerinde varolan sonrasında da yok olan' o küçük enerjimle erkenden yola çıktım.

Oyalana oyalana vapura kadar geldim ve Dut'umuzu aradık..

Aradık ki ne duyalım; hamileliğin son günlerinin verdiği ağırlık ve son uykuya doyumları sebebiyle daha kahvaltı bile etmemiş Dutttttttt! :)

Hemen çıkıyım dedi yine tüm 'madur etmiyim, madur olayım' ifadesiyle!! :) Ona bu yüzden kızmaktan bıktım ama çok sever kendisi 'maduriyetlikleri' karşısındaki kırılmasın, üzülmesin diye kendini feda etmeyi!!!

Kahvaltısını edip çıkmasını ağır ağır beklerken ne kadardır gezmediğim Kadıköy'ü talan etmeye başladık; kedi, köpek, hamster, kuş, insan, çocuk, motor delirdik!!!

Tabi bu arada gene kendini feda eden Dut, perişan 1 şekilde erkenden geldi...

Biraz Fatoş annenin yanında dinlenip, onun dükkanı dağıttık!?! veee ennfes 1 mantı yedik!! Tadı hala damağımda!! Yine 1 gün kalabalığa karışıp gelsek de o mantıdan yesekkkkkkkkkkkkkk!!!

Sonra alışveriş sonra da Haso ve Umudo'nun da katılımıyla 'anne eli değmiş harika bir ziyafet'

Fatoşum annem; Tazmania Simsim'in marifetlerini kaç günde toparlar acaba :)))

20.9.11

Kalabalığa karıştık! :)

Biz iki gez-e-gen ana kız ya alıp başımızı yürüyoruz ya da arabaya biniyor geziyoruz harıl harıl...

Duygu teyze hamile, bu tarafa gelemiyo! Ben de o tarafa arabayla gidersem Haso gelemiyo derken kahramanlık yapasım geldi...

E artık Simsim de büyüdü ya; toplu taşıma araçlarını kullanabiliriz cesaretiyle Bakırköy - Kadıköy hattını keşfettik...

Evden sahile yürürken uyuyarak annesini bilumum paranoyaklıklardan kurtardı Simsim...

Ama ben sahilin karşı tarafında kalakaldım bebek arabasıyla...

Üst geçit var, var da bebek arabasıyla gidebilicek bir yeri yok.

Ordaki dönerciye soruyorum 'ne bilem yau' diyo :) Yaşlı amcalar da yakınıyo; sakat arabaları için de çare yok diyolar...

Sinirlendim... Söylendim ama kime...

Simsim'in uyanma ihtimalini de düşünerek 'pat pat' merdiven çıkmamak için kucakladım arabayı (Yedek mini arabayı alarak yılın harika hareketini yapmışım)

Karşı yola geçtim, ordan da merdivenleri indiricektim koca topuklu ayakkabılarımla ki gençlerin arasından yaşlı bir amca daha çıkageldi ve yardımcı oldu bana...

Sonra son 10 dk'ya kadar güzel bir gemi yolculuğu yaptık kızımla :))) Ta ki uyanıncaya ve uyandıktan sonra arabanın içinde sıkılıncaya kadar!

Etraftan ona bakan, gülümseyen, laf atanların sayesinde o 10 dk da atlattık ve Dut teyzesiyle 'yakalar arası' büyük buluşmayı gerçekleştirdik :))

9.9.11

Organik Hiperaktif :)

Simsim'in beslenmesi ve uyku düzeni ile ilgili katı kurallarımız olduğunu yazıp duruyorum hep.

Soranlar oluyor; bu zamanda nasıl iyi beslediğinden emin olabiliyorsun diye..

Çarşı, pazar geziyorum. Organik marketleri alt üst ediyorum. Çiftlikleri geziyorum...

ve böylelikle en azından kendimi tatmin ediyorum :)

Çok organik oldu Simsim... Çikolata paketlerine anlamsız bakışlar atıyor, hala çikolata ve şekersiz takılmaktayız :)

Ona özel organik un ve organik esmer şekerden kek ve kurabiyeler yapıyorum, bayılıyor!

Bu zamana kadar neler yaptım, neler ettim...

Sebze ve meyveleri organik pazardan ya da bahçeleri olan tanıdıklarımdan aldım, yedirdim.
Her büyük markette bulunun organik bal, pekmez, kuru üzüm, dut kurusu, yumurtalara abone oldum.

Damacanalardaki BPA'lara yakınıma bayi açması için ısrarla taciz ettiğim Taşkesti su ile 'bye bye' dedik. Yemekleri bu su ile yaptım ama yine de Simre'nin içme suyunu cam şişeli sulardan verdim. BPA biberon ve damacanalar'ın neden olduğu hastalıklar göz ardı edilemeyecek düzeyde. İlgili haberi okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Öyle ki anne karnındaki bebeğin testis gelişimini bile bozma riski var!!! Bi de direk içen bebeği düşünün... BPA'yı ciddiye alın, plastikten uzak durun....

Ek gıdalarla tanışırken kefir mayaladım, kefirle tanıştırdım (pek sevmedi) ama inat ettim 1 yaşına kadar faydasını az da olsa almıştır.

Süt olarak da cam şişedeki günlük sütler gayet güzel yoğurt yapmak ve içirmek için. Ayrıca Pınar'ın organik küçük sütleri elimizde dolaşmaktayız.

18 aylık olduk, ipleri biraz gevşettim, organik pazara gitmiyorum ama direk fayda aldığı yumurta, ceviz, tereyağ, pekmezi hala organik alıyorum.

Tavuğu da Çatalca'da bir çiftlikten getirtiyorum, organik olduğunu pişiriken kolaylıkla anlayabiliyorsunuz :)

Ceviz boğazına takılır diye yediremediğim zamanlarda keten tohumu yağı takviye yaptım, omega 3 bakımından 1 avuç cevize eşdeğer..

Onu 'pufff' diye şişirecek bol şekerli muhallebi, çikolata, hamur işleri ve kızartmalar ile tanışacağına herşeyin organiği ve az şekerlisi ile beslendi.

Kemik gelişimi çok iyi. Minyon, ufak tefek.. Zayıf diyenlere tavsiyem 'Simsim'le 1 gün geçirin' :)

Kendisi Organik olduğu kadar da hiperaktif!!

Demirlere zıplayıp tutunup sallanan, kaydırağa ters tarafından tırmanan, salıncakta ayakta sallanan ve oto koltuğundan pıt diye çıkıp beni şok eden bir enerjiye sahip :)

Anne ve babası gibi kıkırdayan, gözlerinin içi gülen Simsim; istediği yapılmadığı anda da yeşeren ve kendini uzaktan da belli eden fena bir damara sahip!!! Ha bir de Km'lerce öteden duyulan çığlıklara :))))

15.8.11

A be kaynana! :)

Şimdiye kadar kafamdan kalbimden ellerime uzanan yoldan geçenler dışında 1 şey yazmadım ama hoşuma giden kısacık bi hikayeyi paylaşmak istedim bugün :)

Güncel boşanma davalarında adı sıkça geçen kız annesi ya da erkek annesi nam-ı diğer 'kaynana' ile ilgili minicik bir hikaye...

Gözlemlerimce;

Kız annesinin derdi; 'kızının değerini bilsin, kocası onu üzmesin' yeter! İstisnalar yok mu? Tabiki var... Kızını dolduran, damada karışan, çok konuşan...

Oğlan annesinin derdi ise 'kendi değeri bilinsin, kendi mutlu olsun'... Aslında oğlu, evde eziyet çekiyor olabilir, belki de karısından işkence görüyordur ama olsun kaynananın istekleri göz ardı edilmiyorsa problem yok :)

Kısacası erkek, kız annesi için; 'kızının kocası' işte o kadar...

ama kız, erkek annesi için, oğlunun karısından ziyade 'anneye gelin'dir

İşte 1 oğlu ve 1 kızı olan annenin dilinden dökülenler ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi :)

---

Kaynana Gözüyle


İki yaşlı kadın yolda karşılaşır. Hal-hatır sorarlar:

 
- Kızınız nasıl iyi mi?

 
- Ay sorma. Kızım o kadar rahat ki. Kocası sıcak sudan soğuk suya elini sokturmuyor. Hatta kahvaltıyı bile kocası yatağına götürüyor. Avrupa gezileri altınlar mücevherler. Para bol durumları çok iyi.




- Çok iyi maşallah! Peki oğlunuz nasıl?

 
- Ah ah! Hiç sorma! Öyle pasaklı bir kadına düştü ki kahvaltıyı oğlum hazırlıyor. Üstelik gelinin yatağına götürüyor. Daha neler canım Avrupa gezileri altınlar mücevherler. Para yetiştiremiyor. Yazık oldu oğluma!









14.8.11

go on möööööööing :)

Ve kararlıydım sütümü kesicektim artık!

ama sonra sakinleştiğimde ve oturup düşündüğümde ve Simsim'in gülen yüzüyle karşılaştığımda hatayı kendimde aradım...

Bu hafta bütün gün ve akşam evdeydik.

Ondan aynı saatlerde yemek yemesini ve uyumasını bekleyen 'kurallı ve saatli anne' olarak ona bu hafta eğlence anlamında hiçbişey vermeyerek çok şey isterken bulmuştum kendimi yorgun geçen 16 ayın birikimiyle...

Halbuki o yazlığa gidip serbestçe gezmek, şımarıklık yapmak istiyordu ya da sokaklarda gezmek, gezmek, sallanmak, kedi kovalamak…

Ben onu dört duvar arasına kapatmıştım.

Ayrıca Allah'ın önce bana sonra benden Simre'ye nasip ettiği, uğruna çok gözyaşı döktüğüm ve ona ulaşmamdaki engelleri bir bir ortadan kadırdığım 'mis sütümü' neden keseyim ki bir hışımla!

Simsim’e baktım.

Ben ona kızar küsersem, git yanımdan dersem, mememi emme istemiyorum dersem, eeeee bıktım artık dersem olmaz ki!

O, Hayatta yapayalnız.

Tüm gün onu düştüğünde kaldıracak, arkasından koşacak, canı yandığında öpücek, sıcak yemeği soğusun diye üf üf yapacak tek kişi benim!

Onu ben dünyaya getirdim; bana sonsuz desteğini esirgemeyen Haso’ya birlikte Simsim’in o kocaman gözerini gördük Nisan 2010’da bize bakarken…

O günden beri, onun yaslandığı dağız biz!

Ömrünün sonuna kadar da öyle olacak da ‘ben yapamıyorum’ diye ağlayarak doktoru arayan anne arada beziyor ama hemen sonrasında silkelenip kendine geiyor.

Seni çok seviyorum bebeğim!!! J

Sütümü de kesmiyorum, benim keyfimle değil, Simsim’in canı ne zaman isterse, sütüm ne zaman biterse o zaman ‘bye bye’ diyeceğiz…


13.8.11

'yok ben yapamıyorum'!

Gece emzirmeyeli 4 gün geçti.

Sorun yok! Herkes halinden memnun ama ev bastı bizi...

Evde yeni bir yardımcı düzeni oturtmaya çalışmak, otoritesi, kuralları, şartları, işlerin sırası, Simre'nin nazı derken 'evde fazlaca vakit geçirdik'...

Geçtiğimiz haftalarda yazlıkta ananeyle 'laylaylom' günler geçiren Simsim'i, fena halde 'ev bastı'

Deniz, havuz, güneş, köpek, su birikintisi, hava, sivrisinek ve anane istiyor fena halde...

En son telefon konuşmalarında 'bla bla bla lo lo lo incilayyyyyyyy' diye beni şikayet ettiğini anlamam zor olmadı.

Çünkü konuşmanın hemen arkasından 'öğle uykusunu uyumama' eylemi başladı evde...

Kucağıma yapıştı, memede asılı kaldı!!!

Ben de inat ettim. 'Sen misin uyumayan, ben de seni emzirmiyorum, kendi kendine uyudun uyudun, hadi yat' diye yatağa bıraktım...

Ağladı...

Ağladıııııııııı...

Ağladı............

Yatağın parmaklıklarını kırdı!!!

İnat ettim almadım.

Uykusu var, kendi uykuya geçmeyi öğrensin dedim...

Susmadı, çok ağladı...

Bana gelmek istedi, ittim...

Didiştim, çocuk gibi kavga ettim.

Sonra ağlaya ağlaya doktoru aradım 'yok ben yapamıyorum' diye...

Gökhan Bey; Ne, nasıl derken başladım dökülmeye...

Be: 'bana yapıştı, emmeden uyumuyo, şimdi emse de uyumuyo, uykusu var gözünü kafasını kaşıyo, kucağımdan inmiyo, pat diye mememi açıyo başlıyo emmeye, kendime hiç vakit ayıramıyorum, bütün gün belimde taşır oldum, yok ben yapamıyorum, emzirmiycem istemiyorum, dokunmasın bana, yapamıyorum ben...'

G.M: 'Tamam karar sizin, önce bi 10 dk tek başına dışarı çık, sakinleş... Gece emzirmeyi keserek çok önemli bir şey başardın, öncelikle bunun için tebrik ederim seni, tamamen emzirmeyi kesmek içinse şu şu şu şunu yap ama bilki onun şu an korkuları oluşmaya başladı ve rahatlayacağı tek yer 'meme' dedi...

O anda söylediği cümleler arasından tek seçtiğim 'emzirmeyi kesmek için şunu al, bunu yap'tı...

9.8.11

Mememania ile son durumlar :)

Bugün kontrol ve aşılarımız için doktorumuzun yolunu tuttuk.

Yine beni yorgun gördüğünü söyeyen Gökhan Mamur'a 'böyle demeyin, daha da çöküyorum, bana moral verin, iyisin diyin' yani resmen kandırın beni derken buldum kendimi!?!

Soluk yüzüm, uykusuz gözlerim ve yenmiş dudaklarım göze batıyor.

Halbuki iyice sararttığım ve şekillendirdiğim saçlarımla, yüksek ökçeli ayakkabılarım ve bakımlı tırnaklarım niye yetmiyor 'iyi gibi gözükmeme'! :)

'yorgun'luğumun altında yatan gizli gerçeğe yani 'yatamamaya' ulaştık konuşa konuşa...

Simsim'in 'mememania' durumundan bahsetmiştim.

Geceleri de tam gaz 'aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa' diye bir ses ve 'emzir beni' diye bakan gözler ve 'inek' modunda ben, ertesi gün 'inek' gibi bakan yine ben :)

Kime anlatsam; 'hımm meme aldığı için böyle, memeyi kes düzelir' tavsiyeleri alırken, sütümü Allah'ın bana ve Simsim'e sunduğu en harika nimet olarak görürken ve sütüm de varken asla kesmeyi düşünmedim...

ama doktorumuza anlattığımda ve gayet net bir şekilde 'geceleri emzirmeyi kes' şeklinde verdiği talimatla 'geceleri emzirmeyi kestim' büyük 1 zevkle :)

Çünkü denildiği gibi Simsim'i tamamen sütten kesmiş olmayacaktım, sadece 'artık geceleri beslenmeye ihtiyaç duymadığından' gece beslenmeyi rutinimizden kaldırmış olacaktım.

ve bunu da başardık.

Gökhan Mamur önerisi; kararlılık ve sabırla amacına ulaştı.

Simsim; geceleri saat başı uyanmıyor 2-3 kez uyansa da 'hadi yat kızım' diye yanına gittiğimde 'paaaaaat' kendini yatağa geri atarak uykusuna devam ediyor...

Gözlerim daha az yorgun bakıyor, evde gecelerimiz kabus olmaktan çıktı, uyku uyuyabiliyoruz, tabiki derin ve kesintisiz uyku değil bizim uykuarımız; çocuklu olmanın en güzel hediyesi 'kesik kesik uykular' bizimkisi :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...