21.12.11

Süt out kefir in!

Doktorlar bangır bangır bağırıyolar süt vermeyin diye...

Herkes şokta!

Daha şekerli su, pekmezli emzik, ballı süt, nutella, şeker vermemeye alışamamışken şoka giriyor anneler her yeni günde :)

Bebek ve çocuk beslenmesi çok basit aslında!

Şimdi özen gösterin, sonrasında hastalıklarda kendinizi suçlamayın.

Bence sakin kafa düşünün...

Liste yapın, ona uyun. Her gün bebeğin alması gerekenleri verin, sonra da ne veriyosanız verin.

Ama 'ne veriyosanız verin' işini alması gereken gıda, vitamin vs'den önce yapmayın...

İlk 6 ay 'anne sütü' herşey onda saklı!

Sonrasında ek gıdayla 'tanıştırma' %80 anne sütü devam.

10 aylıktan itibaren de kemik suyu, et suyu, et püresi, kereviz, ıspanak karışımı çorbası, ekmeksiz kuzu kıymalı köftesi, tuzsuz şekersiz az pütürlü mamaları...

Şeker mi alması gerek? Dut kurusu, kayısı, meyve pestilleri, meyve'den gayet güzel alabilir.

Süt olarak en sağlıklısı 'anne sütü' hala emzirmekteyim, sabah kahvaltısı sütünü sağlayan inek benim!

Market sütleri içtiğinde 'ohhh' diyemiyorum, tedirginim. Ne nedir, içinde ne vardır belli değil!

Ananesinin yaptığı, buzluğumuzu sıkça dolduran ve bi hızla da boşaltan et sularını tükettiğinde 'ohh' diyorum!

Parmaklarını yalayarak yiyor, etin özünü alıyor...

ve yapması çok basit iri köfteleri hapır hupur yediğinde bugünkü 'alması gerekeni' aldı diyor ve yumurta, meyvelere, kefirlere, kuru meyvelere açıyorum kapıları :)

Ekmeğimiz de tek çeşit 'halk ekmek altın çörek' elimizde daima! :)

Planlı olmak çok işe yarıyor, boğazından geçenleri sayıyorum adeta!

Azmime hayranım...

Süt içirmiyor değilim, meyve suyu almaktansa marketten süt yanına da meyve kurusu alıveriyor, sokakta uykuya dalmasına yardımcı oluyorum...

ama işte Tvler söylemeden çok önce ben evde kefir yapmakla uğraşıyordum! Kefir in, süt out :)

11.12.11

Biberon & Emzik luv u! :)

Kendimize 2. çocuk değil de Simsim'e kardeş düşünmekteyim yalan değil!

ama vakit var çokça :)

Yeni aralıksız uyumaya başladım.

Yani aralıksız derken sabaha kadar deliksiz uyuyor değilim, 9 buçukta mesaim bitiyor ve sabah 5 buçukta ayaktayız :)

Sabaha kadar aralıksız uyuyan çocuklar varmış!?!

Bizim en iyi halimiz 3,5 saatte bir kalktığımız ve şimdiki halimiz!!

Çocuktan çocuğa fark var. Bizimkinin yaşayacağı, keşfedeceği ve paylaşacağı çok şey var!

Oyunbaz lokum cinsi bu :)

Şimdiiiiiii şartlarım şöyle...

Simsim'e kendimi çok feda ettim!

Tamam tabiki yine beslenmeye dikkat edicez, organik olucaz ama bazı yardımcılarımızı seve seve kabul edicez.

Mesela Emzik!! Doğal anneyim ya; Denerken içimizden 'Allah'ım nolur istemesin, almasın' diye dua etmicez, tam tersini edicez ki kendimizi emzik olarak kullandırtmayalım zira 1 çocuk 40 emzik eskitiyor, ben baya eskidim :)

Biberon!! Biberon vermedik, alıştırmadık. Niye? Memeyi sakın bırakmasın diye, bırakmaz bırakmaz bence! Ah be çocuk 2 yaşına geliyosun, asılı kaldın :) Biberona alışsın ki ben ona kendimi değil sütümü bırakıyım biraz kaçıveriyim :)

Başka isteğim yok, pişmanlığım yok, herşeyden memnumum, kızımı çok seviyorum!

Feda ettiklerim onun cefa çekmemesi için ama şu iki şey 'biberon ve emzik' beni kurtaracak!

7.12.11

Evlat edineydik keşke :)

Kendi şartlarımla ve kendi gücümle aslan gibi 1 kız büyüttüm!

Haso'dan başka kimse diyemez ki birlikte büyüttük, yardım ettik, baktık vs.

Sadece Pazar günlerini çalıştıkları halde bizce Simsim'e 'feda' eden, onlara göre de eğlencesi garantili bir güne bilet alan  teyzesi ve eniştesi vardı yanımızda...

Tek istediğim 'anneliğimin' kutlanması ve 'nasıl istersin, ne istersin, nasıl yapalım istersin' diye sayılmaktı.

Ya yardım etmek istemediler, ya da kendi şartlarıyla etmek istediler yoksa da olay, surat, taciz vs..

Hem lohusayken yeni tanıştığım kızımla hem de bir yığın suratla uğraştım..

Kimse üstümden yük almayı düşünmedi, bi taraf hak iddia etti. 'bizde böyle'ler başladı.

Bi tarafsa 'işim var, ben karışmam' diyerek karışmamak işini abarttı.

Babam zaten komik adam; işi düşerse 'canım kızım'sındır, yok eğer mutluysa 'bas bas paraları' modundaysa bi tek 'incilay' yeter! :)

Benim nasıl biri olduğumu herkes bilir, saygılıyım, uyumluyum, sevgi doluyum.

Biz çocuğumuzu doktorumuz Gökhan Mamur ile birlikte kanıtlanmış tıbbi bilgiler ışığında büyütmeye karar verdik ilk günde.

ama buna karşı çıkan, kendi tecrübelerinde inat eden, bizim kararımıza saygı duymalarını beklediğimiz ama en zayıf anımda lohusalığımda olay çıkaran insanlar bir gün anlayacaklardır hatalarını...

Gerçi her bebek doğuranın başına da aynı tarz olayların geldiğini forumlarda bol bol okudum. Bunun adı 'kaynana lohusası'ymış.

Hadi onca acıyla doğum yapan, sonra uykusuzlukla gecelerini feda eden anne alttan alacak durumda değil de o kaynana neden alttan almaz, büyük olduğunu göstermez de hem oğlunu üzer, hem kızı?

En mutlu günlerimde ve en zayıf anlarımda beni allak bullak eden, hatta mümkünse 'boşanalım da hakimiyet kurabilecekleri bir zavallı alınsın rahat edilsin' diye düşünenler kendi içlerinde bana yaşattıklarını yaşasınlar göreyim yeter. Görmüşlüğüm de var zaten...

Biz severek evlendik, seviyoruz birbirimizi... Birbirimizden kaynaklı tek bir sorun yaşamadık... ve birbirimizi sevdiğimiz için planlı bir zamana planla büyüteceğimiz bir 'simsim' yaptık...

Sokaktan geçenlerin Simsim uğruna evime gelmek istemesine 'hayır' diyemeyen ben; kimsenin ayağını kesecek biri değilim.

Ama maalesef itaat edilmeyi şart koşanlar çok kolay ayaklarını kesiyorlar; güya çok sevdikleri, değer verdikleri Simsim'den.

Sevgi nasıl bir şey biliyor musunuz?

Ablam ve eniştem gibi burnunuzda tütmesi gerek, 15 senedir beni evden cepten arayıp da sohbet etmemiş eniştemin ablamdan ayrı özel olarak araması demek, yağmurda çamurda Göktürk yollarından Kumburgaz'a gelmek demek.

Komşularımız gibi kokusunu özledik, bi koklayıp gidicez demek.

Sinem gibi sabah gözünü açtığında uykulu hali için kapıyı tıklatmak demek.

arkadaşlarım gibi en tepemin attığı anda 'sen ver, ben uyuturum kuzumu' demek..

Sevgi; kendinden, işinden ve egolarından fedakarlık edip 'onsuz yapamamak' demek.

Biz bilseydik eğer biri torun bakmaktan kaçacak, randevulu ayda bir yalvar yakar görüşülecek, biri de 'ben ne dersem o olacak olmazsa da kızımı kocamı üstünüze salar gerekirse kendi açığımızı kapatmak için iftiralar atar küfür kıyamet taciz ederiz' durumları olacak; kendimize en baştan anneler, kardeşler ve babalar evlat edinirdik!

Kadınları sevmiyorum, hemcinslerim ama cidden cinsler!

Kendi özelimi deşifre eden bu yazıyı niye mi yazdım, Ayşe Arman'a özendiğimden değil. Gerçi Kenan Erçetingöz; Ayşe Arman yazar mı ki, sen ondan iyi yazar olursun' demişti :)

Yazdım çünkü yanlış bilinmesin, yanlış anlatılmasın. yapılmışlara, edilmiş küfürlere rağmen küçükleri es geçip!!! büyükleri davet etmişliğim var.

Ama işte dedim ya sevgi 'fedakarlık' ister! Şartla sevgi olmaz!

Hele ki kendi içindeki 'iç savaşı' bana mal etmeye çalışmakla hiç olmaz. O iç savaş benden önce de vardı, hem de her an, her dakika...

Ben ablama 'salak' bile diyememişim ki (buraya yazarken bile garip geldi, utandım) küfüre ne hacet!! Ben küfür ve çeşitlerini evlendikten sonra duyar oldum!

Benimle ilgili tek fark 'benim karakterim kavga, küfür, saygısızlık hazmedemiyor. Kapıyı çarpıp, duvarları tekmeleyip canım - cicim yapmam hiç 1 şey olmamış gibi..'

1  Şey oldu çünkü!

Sonuç olarak öyle ya da böyle 40 günlükten beri; 7/24 her konuda sadece babasıyla yardımlaşarak Simsim'i 20 aylık yaptık!

11.11.11

kısa 1 not :)

Simsim 8 aylıkken yazmışım kenara :) Delirdiğim 1 anda! :)

Deliksiz uyuyabilmek, dışarı çıkmak için sadece kendimi giydirmek, uzun uzun saçlarımı taramak, arabadan inerken sadece çantamı koluma takıp kapıyı kapamak, market arabasıyla saatlerce turlamak, alışveriş merkezlerinde tuvalete girebilmek, sinemaya gidebilmek, akşam eve geldiğimde gezmekten yoruldum diyip uzanabilmek, mutfakta ellerim hamur içinde mantı, börek yapabilmek, gün içinde 'ay uyumuşum' diyip uyuyakalabilmek, deniz kenarında soğukta bi başıma yürüyebilmek...

19.10.11

Kardeş değil Arkadaş!

Sonbaharda nurturia ve emzirenanneler forumlarındaki annelerle buluşmalar, Gymboree bebekleriyle tanışmalar derken en yakınımızdaki minik arkadaşlarımızı ihmal etmeyelim dedik

vee kendi oyun grubumuzu kendi kendimize kurma kararı aldık :)

Belirli günler ve haftalar dahilinde hem ben arkadaşlarımla hasret gideriyorum hem de Simsim arkadaşsızlıktan delirmiyor :)

Efe, Çınar, Demir, Emir, Nehir, Yağmur...

Çoğunluk erkek!!

Oyuncak kavgalarımız fena!

Simsim, kendinden büyük küçük tüm arkadaşlarının elindeki herşeyi alıyor, bırakın oyuncağı şişe kapağı bile olsa o ona değerli geliyor!! :)

Biz orta yolu bulmaya çalışırsak ya dayak yiyoruz ya da Simsim'in çığlıklarıyla kulaklarımızın pası, ması herşeyi siliniveriyor, heryeri inletiyor!!!

Selin teyzenin bebesi Efe, çok minik; henüz gaz sancıları, uyutma zorluklarıyla uğraşırken Simsim'le gitmek bir hayli zor oluyor...

Çünkü istediğini yapmassak çığlıkla heryeri inleten, kedi Altan'ın peşinde sürüklenen ve Efe biberonla süt içerken; tadına bakıp Selin teyzeyi süt anne ilan eden sonra da kalan sütü zorla Efe'ye içirmeye çalışan Simsim bize huzur vermiyor, 2 bebeli evde :)

Yağmur; komşumuzun kızısı... 3 buçuk yaşında... Gezme komasına giren Simsim'in sesini duydu mu 'Çirme'ye gidicem' diye tutturuyormuş annesine... Ben de her komada memnuniyetle onları beklediğimi söyledim... Şimdi karşılıklı komalar; 'Yağmur'un bize gelmesiyle' çözülmekte! :)

Demir'se; Efe'nin kuzeni... Efe'yi görmeye gittiğimizde 3 çocuklu bir ev nasıl olurmuş'u görüyoruz ve pestilimiz çıkıyor :) Efe'nin ananesi, babanesi, annesi, yengesi ve ben onlara bakıyoruz hayretle... Aralarında 1'er yaş olan çocukların aynı evde kardeş olarak nasıl zapdedilebildiğini tartışıp duruyoruz!! :)

Emir ve Nehir'se bugün misafirimiz oldular. Bekarlık günlerimin komşusu ve aynı zamanda okul arkadaşım Songül'ün çocukları... Yaşça rekor onlarda biri 4 buçuk, diğeri 8 yaşında ve açıkçası en çok popomu yere koyabildiğim gün oldu. Çünkü Simsim'le abi ve abla olarak çoooook ilgilendiler; kucaktan kucağa gezdirdiler sonrasında Simsim yorgun düştü ve 1 güzel uyudu ne harikaaaaaaaaaa 1 gün!! :)

Çınar'ı biliyosunuz zaten Perşembe günlerimizin daimi oyun arkadaşı... Perşembe Perişanlık dedik Bilge'yle biz! :) ve bu günü bebelerimize adadık...

Kendimizle ilgili hiçbir beklentimiz yok; özel çocuk yemekleri, çocuk şarkıları ve oyuncaklarla onları şımartıyoruz ama oyuncak kavgalarını çözümleyemiyoruz!! :)

Sevgi pıtırcığı Simsim şirinlikle elinden oyuncaklarını aldığı Çınar'ın ufak tefek sinirli hallerine maruz kalsa da yine yine yine şirinlik ve cadılıklarına devam ederek hem oyuncaklarını elinden kapıveriyor hem de peşinden koşuveriyor! :)

Sırada yeni bebesi olucak arkadaşlarımız var ve görüşemediğimiz diğer bebeli arkadaşlarımız var...

Mesela en yakında yine evimizin sahalarında görmek istediğimiz Aliş bebeğimiz var, Gamze'ye burdan açık davet gönderiyorum; hadi kopun gelin! :)

Şimdi tekrar forumlardan tanıştığımız anneler ve bebekleriyle evlerde ve dışarda görüşme toplantılarına katılmaya başlama niyetindeyiz.

Ben de insansız yaşamam, Haso da yapış yapış arkadaş hastası ve dolayısıyla Simsim tam bir japon yapıştırıcısıyla yapıştırılmış gibi yapışmakta sayemizde!

Bu yüzdendir ki; ne olursa olsun, oyuncak da paylaşamasak, çığlıklarımızla başınızı da ağrıtsak arkadaş istiyoruz arkadaş (kardeş değil arkadaş) :)))))

9.10.11

Babasının uşağı var! :)

Ben insan çalıştırmam! Çalıştıramıyorum...

İş veremem; versem bile o işleri oturur yeniden ben yaparım!

Bu çocuk adam çalıştırmayı çoooook iyi biliyor! :)

Sütünü halıya dökse; mutfağa gidip 'süüüt lkasdkljfasld asldfjsdfl asldkfj' diye uzuuun cümle kuruyor ve Nino'yu salona getirtip sildiriyor!

Yemek yerken minik bir parça yere düşse yemek yemeyi bırakıp 'pisssss, düştüüü' diyip yine Nino'nun yakasına yapışıyor!

Eli pislense ellerini hiçbir yere değdirmeden 'ffff pisssss ffffffff sdflkjf' diyip ıslak mendilini getiriyor ve bana sildiriyor!

ve çişini yaptığında da 'çişşşşşşşşşşş tıııııı' diyip öyle tatlı yüzüme bakıyor ki :)

Bazen tuvalete yetişip çişimizi yapıyoruz, sonra inatla kalkmıyor ve tuvalet kağıdı istiyor, itinayla temizliğini yapıyor ve tuvalete atıyor!

Sonra bebeğinin altını açıyor; 'çişşşşş, pisssss' diyo ıslak mendille siliyor ve bezliyor :)

Salonda hoparlorları yerinden alıyor, koltuğa koyuyor, oynuyor sonra 'hadi koy yerine' talimatıyla anında yerine götürüyor!

Yere su dökülse anında silinicek, kırıntı mı var hemen toparlanacak!

Düzen ve temizlik hastası kızım bu huyuyla aynı babasına benziyor! :)

30.9.11

Gymboree!!!

Çok yoruluyorum!!

Arkadaşım Bilge ve Simsim'in arkadaşı Çınar'la Gymboree yollarını aşındırıyoruz.

Hani çocuklar eğlensin, oynasın, zıplasın, enerji fazlalarını atsınlar diye..

ve ayrıca ikimiz de sırtüstü yatıp kalkmamak istiyoruz, biraz dinlenmek, kahve içmek, tıka basa yemek yemek istiyoruz.

İlk isteğimizi gerçekleştiriyoruz ama diğeri yani bizimle ilgili olan kısmı daha beter 1 hal alıyor :)

'Hadi anneler şimdi zıplıyoruz, şimdi hopluyoruz, şimdi çocukları şuraya taşıyın, kollarından tutun kaldırın, eğin, sallayın, şurdan geçirin, burdan kaydırın vs. vs.'

Perişan çıkıyoruz o kapıdan!!!

Anneli bebeli oyun grupları olduğundan popomuzdan ter damlarken ayrılıyoruz yüzümüzde sahte 1 'ne iyi yaptık da Gymboree'ye geldik ifadesiyle...

Kendimizi arabaya attığımızda da '1 daha asla' diyoruz ama nedense bunu tekrarlıyoruz!! :))

Ama Bilge n'olur 1 şuursuzluk yapıp da gidelim dersem yine; kocaman 1 'hayır' de bana ve gitmeyelim.

1 hafta kendimi toparlayamıyorum! Gymboreeeeeeeeeee yoruyosun çok biziiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii! :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...