7.4.11

Organik Bebek :)

Bir önceki yazımda başardık demiştim neyi mi başardık?
Organik bir bebek büyüttük...

Organik pazarlarda gezmem, City farm aboneliğim ve çikolata vermeye çalışalardan kaçmalarımız 'deli mi ne' diye adlandırılsa da; bağışıklık sistemi güçlü, kendi kendini şarj edebilme özellikli hiç durmayan, yorulmayan, beklenen herşeyi yaşıtlarına göre daha erken yapan bir bebeğimiz oldu.

1 yaşına girdik ve hiç hastalanmadık, hiç ilaç kullanmadık ve kullanmaya da niyetimiz yok!

Doktorumuz Gökhan Mamur; Antibiyotik ve nezle ilaçlarına sırtını dayayan bir doktor değil. Aksine ilaç karşıtı; sevgi ve ilgiyi ilaç niyetine sunuyor bizlere :)

Bu yüzden her bebeğin sıkça kullandığı Paranox fitilimiz bile olduğu gibi duruyor, sadece 2 tane eksik içinden; biri aşı sonrası ateşi, diğeri diş çıkarma ateşi için kullandığımız 2 yarım fitil...

Aslında aşı sonrası bu tarz ateş düşürücü, ağrı kesicilerin kullanılması aşının etkisini azaltıyormuş, artık tamamen ilaçsız atlatıoruz böyle ufak tefek şeyleri de :)

Tek derdimiz diş çıkarma sıralarında oldu. Ağrı, kaşıntı, bir günlük ateş, burun akıntısı ve hatta öksürük getirdi her diş beraberinde...

Tuz, şeker, inek sütü ve gereksiz her türlü şeyden uzak (hamileliğimde beslendiğim gibi) ama tüm sebze ve etleri mix ederek karıştırdığım, adeta labarotuvar ortamında deney yapar gibi hazırladığım mamalarla, hatta yoğurt yerine kefirlerle besledik.

Hastalık, yorgunluk ve nadir tembellik vakitlerinde doktorumuzun tavsiyesiyle sadece Hipp mamalarından yedi...

'6 ay anne sütü' hariç su bile değmedi ağzına...

İlk 7 ay şişko bacaklarımızla oldukça tombul bir bebekken, 7. ay sonunda yani büyüme hızının yavaşladığı süreçte anneye benzer minyon tipli kaşık suratlı bir bebek oluverdi...

6.4.11

İyiki doğurdum!!!

Bugün 6 Nisan 2011;

Geçen sene 5 Nisan akşamüstünde sancılarım başladı... 

ve sancılarla birlikte hastaneye yetişme çabaları...

Kıvranırken geç gelen Haso'ya küslüğümü ifade edememe sıkıntım da cabası...

ve bebeğim doğdu...

Canım doktorum ve artık ablamdan farksız abim bildiğim Altuğ Semiz; ilk görüşmeden sonra kendi kendine!?! karar verdiği 'normal doğurma' yolunda ilerletti beni...

İyi ki de yaptı! Bu sayede 1 yıldır çeşitli bloglardaki benim gibi annelerle birlikte normal doğum ve emzirmeye teşvik gönüllü elçiliği yapmaktayım :)

Minik kedim, babasının büyüüüüüüüük aşkı, Ring'deki Samara'yla çizgi film kahramanı Elmyra karışımı bebeğim bugün 1 yaşında!

Doğum günün kutlu olsun Simsimmmmmmmm :)

1 sene uzaktan izleyen herkes için 'ne çabuk geçti di mi' sözleriyle ifade edilebilirken; babası, ben ve yine ailemizin 1 parçası olan sevgili doktorumuz Gökhan Mamur'a sorarsanız 'çok yorulduk ama başardık'!

23.3.11

Kedi - Bebek - Çocuk!

Simre hasta!

Neye hasta?

Kedi - bebek - çocuk! :)

Sokakta bu 3ünden birini görürse 'biiiii, biiiiiiiiii' diye parmağıyla işaret edip çıldırıyor.

Yanına gelen çocuklarla oynamak için kendini paralıyor.

Çocuklar onun bu deli hallerine anlam veremiyor, bakıyolar şaşkın şaşkın.

Kediler kaçacak yer arıyor, hepsini tutup kuyruklarından çeviresi var kızımın :)

Köpekleri de durdurup seviyoruz ama onlara çok delirmiyoruz, biraz büyükler... :)

İnsan hiç arkadaşı işten ayrılsın diye dua eder mi? Ettim! :)

Bilge ve oğlusu Çınar'la vakit geçirebilmek, etkinliklere birlikte katılabilmek, diğer annelerle oyun grubu oluşturabilmek, emziren annelerle buluşmak ve en çok da sakin sessiz ve uslu Çınar'ı da kendisi gibi kuduruk yapmak için uğraşmak isteyen kızım için dua ettim! :)

ve babamın hastalığı, Simre'nin bitmeyen etkinlikleri, benim hastalığım, diş sıkıntılarımız derken henüz görüşemesek de havalar ısınınca ortalığı birbirine katıcaz!!!! 

Sevgili gebe arkadaşlarım, bir an önce gelsin kardeşler...

Simre, kabına sığmıyor!

Bi anda kucakta 360 derece dönüyor!

Emekleme rekorunu kırdı, koşarak emekliyor!

Yürümekten de geri kalmadı, henüz 11 aylık ama 3 adım atmışlığımız var.

Zaten 9 aydan beri de hiçbir yere tutunmadan ayakta durabiliyor ve 8. aydan beri sıralıyoruz...

Hızımıza kimse yetişemez, energizer'ız biz. Keşke bir düğmemiz olsa da arada kapatabilsek, dinlensek, sakin sakin otursak ama nerdeeee?

28.2.11

Tekrar buralarda olamadık...

Tekrar buralardayız dedikten kısa bir süre sonra babam tekrar rahatsızlandı ve bu kez de 3 hafta Amerikan Hastanesi'nde konakladık...

Tatsız, tutsuz haberler ve olayları bir kenara bırakıp bloğuma geri dönme kararı aldım.

Simsim'i tüm merak edenler için yeniden geliyoruz! :)

19.1.11

Tekrar buralardayız! :)

Babam önemli bir rahatsızlık geçirdi. Ben de kangurumda Simre, International koridorlarında geziniverdim 7 gün boyunca...

Malum, Simoti ve ben yapışık ikizleriz. O nerede ben orada! :)

Hemşire ve doktorlar bile rahatlığımıza ve uyumumuza inanamadı, çok şükür enfeksiyon, mikrop vs. kapmadan hastane serüvenimizi sonlandırdık.

Bu arada Acıbadem Hastanesi fobisi olan ben kan kardeşi International'dan da bu süre içinde nefret ettim özellikle sevgili Malatyalı Kadın doğum doktoru başhekimi ile muhatap olduktan sonra!

Eminim onlar da benden kurtulduklarına pek mutlu olmuşlardır :)

Stres, hastalık ve yorgunluk dolu günlerden sonra babam bakımı için bir süre benimle kaldı...

İki çocuklu!?! günlerde bloğuma hiç giremedim...

Halbuki sizlere Simoti ile ek gıda serüvenlerimiz, gezmelerimiz, bayramlarımız, ilk 'ba-ba'larımız, üstüme alındığım 'ma-ma'larımız :), uyku düzenlerimiz, öksürük numalarımız, tükürmelerimiz, kahkaha komalarına girmelerimiz, alkışlamalarımız, 6. ayda oturmamız, 7.. ayda emeklememiz 8. ayda sıralamamız (koltuğa tutunup yan yan yürümek), kendi kendine yemek yeme heveslerimizden bahsedecektim bol bol :)

ama yavaş yavaş sıra bunlara da gelecek, bizi izleyin :)

22.10.10

Kısa bir ara...

Günlerdir hastanelerde koşuşturma içerisindeyim.

Simo'yla birlikte dedesine bakar, International'da konaklar olduk. Allah'tan evimiz yakın ama ek gıdaları aksattık :(

Yazı yazamıyorum, tüm Simoti hayranları için kısa bir ara rica ediyorum...

2.10.10

Leileo'lu anne ve Tütü'lü bebek podyumdaydı! :)

Küçükken tam 1 sosyal kelebektim. Annemi peşimde az koşturmadım... Bale, modern dans, folklor, koro, solo koserler, tiyatro gösterileri, televizyon söyleşileri, radyo dj'liği gibi birbirinden alakasız bir sürü şeye atladım zıpladım :)

Her etkinlik öncesi gece uykularım defalarca bölünürdü, doğru düzgün uyuyamazdım, hep yatmadan önce ertesi günü düşünürdüm; 'nasıl olacak, ne giysem, tam olarak saat kaçta çıksak, oraya gidince neler olucak, nasıl geçicek'

'Emzirme Haftası Etkinlikleri'ne katılma konusunda bir an bile düşünmedim! Kazık kadar oldum, oturayım evimde diye hiç düşünmedim...

ve Simre'nin de o gece uykuları defalarca bölündü! :( Sürekli uyandı ve kafa üstü emekleme çalışmaları yaptı!!! Tabi benim de uykum paramparça oldu :(((

Defileyi duyduğum an yüreğim hop hopladı... Leileo emzirme kıyafetlerinde gözüm vardı, her an bir 'tık'la sipariş vermek niyetindeydim ama gidip yerinde görmek istiyordum, fırsat yaratmaya çalışıyordum.

Emzirme haftası etkinliklerine katılmakla, hem Leileo'nun ürünlerinden birini defilede sunmak ve böylece ürünü çok çok çok yakından tanıyabilme fırsatı yakalamış olacaktım hem de Simoti'mle şahane bir anımız olacaktı :)

O yüzden hiç düşünmeden, 'emziren anneler' grubundaki mankenlik teklifine Leileo'nun yaratıcısı Zeynep'le mailleşerek atladım!

Daha mailleşirken ne kadar doğru bir şeye adım atmakta olduğumu anladım. Zeynep; henüz 3 aylık olan bebeği (markası) Leileo için çok heyecanlıydı ve bir o kadar da samimi, içten ve sıcaktı detayları paylaşırken :)

Turkuaz rengi bir emzirme t-shirt'ü benim için seçmişlerdi. Altına herkesin bütün olabilmesi için kot ve babet giyilecekti.

Bebeklerimiz kucağımızda yürüyüş yapacaktık, onları da istediğimiz gibi giydirebileceğimizi öğrenince;

2 gün öncesinde; zaten ne kadardır giydirip de fotoğraflamak istediğim 'tütü' yapmak fikri aklıma geldi...

Tabii hemen annemin maharetli ellerinden yardım istedim. Ne renk olsun diye düşünürken, giyeceğim t-shirt'le aynı olsun dedik ve hemen yapımına giriştik...

Kabarık kabarık şahane turkuaz renkli bir tütü yaptık, üzerine de evde bulunan uyumlu bir t-shirt'ü giydirdik. Süper oldu!

ama oraya gittiğimde; bir an giydirmesem mi diye düşündüm.

Tüm bebekler çok doğaldı ve o doğallığı bozmak istemedim. Bi de modacının sergilenecek ürününü taşıyacaktım ve ön planda o olmalıydı, onu da tütülerle kapatmak yanlış olur gibi geldi o an...

Çantamın içinde tütü bana ben tütüye bakarken, bir de annemin gece yarılarına kadar o büzdüğümüz tülleri birleştirmek için harcadığı emek geldi aklıma...

ama yine de giydirmeme kararı aldığım bir anda yanıma organizasyondan (ismini hatırlayamadığım için üzgünüm) birisi geldi ve tütüyü görür görmez 'kesinlikle giydirmelisin' dedi...

Vazgeçtim giydirmekten dediğimdeyse, Simre'yi aldı ve bizzat kendi giydirdi bayıla bayıla :)

Giyinme odasından çıktığımızdaysa diğer anneler ve basının fotoğraf isteklerine yetişemez olduk :)))

Tütülü bebek pek 1 meşhur oldu! :)

Biz organizasyonu yapanları, Zeynep'i, koreograf Banu Noyan'ı (her ne kadar izlesem ve dinlesem de nerde duracağımı ve bakacağımı unuttum :)), defilede karşılaştığımız yoga hocam Başak'ı ve orda tanıştığım ama telaş, sıcak, heyacandan isimlerimizi alamadığımız anneleri çok sevdik!

Zeynep, tanıttığımız t-shirt'leri bizlere hediye etti. Çok Çok Çok sevindik şimdi çantamızda onunla geziyoruz! :)

Bu arada fotoğraf makinemizin azizliğine uğradık ve elimizde hiç fotoğrafımız yok desem!!!

Şimdi blog blog geziyoruz, basını tarıyoruz fotoğraflarımızı toplamaya çalışıyoruz, 1 yardım edip elimizden tutan olur da bizi fotoğraf ve videoyla donatırlarsa çoooooooooooooooook mutlu oluruz :))

1 Ekim itibariyle başlayan emzirme haftamız kutlu olsun, sütümüz bol olsun!!!

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...