6.5.10

Babababası ve babaannesi ziyaretimiz :)

Bugün ilk ev gezmemize gittik.
Simoti'yi el öpmeye götürdük ama o ne yaptı?

Dedesine dil çıkarma şirinliği yaptı, herkesi güldürdü :)

Akşam 9'da banyomuzu yapmaya 10'da da son kez anne Mö'den karnımızı doyurmaya :) ve sonra uyumaya alıştığımız için misafirliğimizde de rutini bozmadık ve uyuyakaldık :)

Sonra babanın kollarında evimizin yolunu tuttuk ve gece nöbeti için hazır asker beklemeye başladık :))

Simo yaaa! Uykumun düşmanısın, beni 'Möö' olarak çok hırpalıosun, uyudun sanıp yatağına yatırdığımda o cingöz gözlerini sonuna kadar açıosun, beni deli ediyosun ama çok seviyorum seni!:)

5.5.10

Babamızın doğum günü! :)

Bugün 5 Mayıs!

İşçi bayramının 4 gün sonrası işte, başka 1 özelliği yok :)))

Yok, yok bugün çooooooook önemli 1 gün, bugün babamızın doğum günü!

Ben Simoti'nin peşinde sürünürken Haso da unutmuş olduğumu düşünedursun, ona gönderdiğim çiçekleri görünce de bayıladursun :)))

Simo, babasına sürpriz çiçek gönderdi ve çiçeklere de not iliştirdi.

Aslında notta 'annemle yemeğe çıkar mısınız? Bana teyzem bakar' da yazdırıcakmış ama onu annesi direk teklif etmek istediğinden son anda vazgeçmiş :)

İşte Simoti'nin babasına süprizi!


28.4.10

Kedi beni tırmaladı!!!!!

Simre için çekik gözlü Japon kedisi demiştim...

Babası da öyle diyor artık!

ama öyle böyle değil tam japon kedisi!

Kedi gibi miyav miyav sesleri çıkarıyor, arada sinek görmüş kedi gibi 'kıhhh'lıyor! ve şimdi de beni tırmalıyor!

Tırnaklarını kesiyorum, anında uzuyor! (kedi tırnağı kesme konusunda profesyonel oldğumdan Simre'de de hiç zorluk yaşamadım:)

ve bugün o minik ellerini hep kapalı tuttuğumuz için kıyamadım. Biraz eldivenlerini çıkarıyım, seviyim, öpiyim sonra banyo yaptırıyım dedim.

Eldivenleri çıkardığım an 5 parmak ve beraberinde 5 tırnak yanağıma cırtttttttttt diye çizik attı!

Sanki kavgadan çıkmışım, yüzüm çizik içinde.

Kedim mi var?

Hayır, japon kedisi kılıklı kızım var :)

26.4.10

Offline'ım :)

7/24 Simre için çalışmaktayım.

Çamaşır makinasının düğmesine basacak vaktim yok!

Yemek yemeyi unutuyorum.

İnternete giremiyorum! Maillerime bakamıyorum, face'imin book'unda kendimi güncelleyemiyorum, bloğuma yazı yazamıyorum...

Emzirme konusunda yaşadığımız sıkıntılar sırasında dualarım biraz fazla gelmiş olucak ki bu sefer emzirmediği anı kolluyorum.

Yapışkanla yapıştırılmış gibiyiz!

Babasını bekliyoruz ki omzuna tükürelim, kocaman 1 gaaark yapalım :)

Özellikle anane ve babanın t-shirtlerinin omuzlarına beyaz beyaz süt lekeleri yapıyoruz!

Evimiz süt kokuyor, kapıdan girmeden 'içerde bebek var' kokuları siniyor apartmana...

Uykusuzluk, sırt ağrıları ve evde kapanmaktan sıkılmak dışında (babayla arada kaçsak da) derdim yok.

Evde durmaya sabretmekteyim.

Minyatürlükten çıksın, havalar düzelsin nasıl ki karnımda hop hop gezdirdim yine öyle gezicez kızımla her gün

19.4.10

'Meraklı Ben' :)

Doğumla ilgili yazdığım yazılarımla henüz evlenmemiş arkadaşlarımı evlenmeye, evlileri hamile kalmaya, hamile arkadaşlarımı da normal doğum yapmaya heveslendirmişim :)

Facebook'tan sitenin linkini verdim vereli herkes büyük merakla yazılarımı takip ediyor!
Yazmayı aksatsam; yeniden yazılarımla geri döndüğüm gün face'te yorum yağmurlarına tutuluyorum :) Sitede direk yorum yazan olmazken bi baktım 'simre de doktorlandı' yazıma yorum var...

Simre'nin göbeğimin içindeki göbek dansına şahit olan ve dişimden dolayı kısa kısa sohbet edebildiğimiz Altuğ Bey'in hastası; google'dan yaza yaza benim bloğa kadar gelmiş, çok sevindim..
ama Altuğ Bey yandı. Bi google'cı daha geliyo :))

gecce.com'da köşede yazarken bile bu kadar güzel tepkiler almıyordum. Sanırım 'meraklı ben'i anlatmalıymışım orda da :)))

Gün geçtikçe 'ne güzel doğum yapmışım be' derken buluyorum kendimi!

Hasot'tan ve çevremdekilerden övgüler bekliyorum, kanatlanıp uçacak gibi oluyorum.

Doğumumla ilgili yazılarımı okurken yeniden yaşıyor gibi oluyorum, en fenası da annemle ablamı ağlatmaya sebep olması...

Yaa hepiniz gülerken annemle, ablam; doğum sırasında dillendiremediğim sancıların tarifini yazılı olarak okurken gözlerini kaşıyor numarası yapa yapa ağladılar, bilgisayar başından çaktırmadan kalkmaya çalıştılar :)

doğum gazileri :)

Doğum sırasında gazi olanlar var;

Biri ablam;
Ağrımı dindirmek için belime masaj yapmasını istedim (aslında doğuma hazırlık kursunda eşler yapıyodu ama piyango ablama çattı :)

Ağrım dinmeyince, gitgide daha fazla şiddetlenince ve daha sert masaj yapmasını isteyince ablam helak oldu!

O telaşla vurduğunu hissetmemiş ama yatağın demir kenarlıklarına vurduğu kolları şu an hala mor :)

Diğeri nöbetçi doktorumuz;
Simre'cik karnımın en tepesinde duruyordu.

Tıpkı annesinin alışveriş merkezlerinin otoparklarında çıkışı bulamadığı gibi çıkışla alakasız gel keyfim gel takılıyordu!

Doktor da Simre'yi çıkışa yönlendirmek için koluyla, dirseğiyle, omzuyla baskı yaptı.

Benim kadar bitap düştü :) 'omzum çıktı, kolum çıktı' diyordu ama yalan! Ertesi gece yine nöbetteydi sapasağlam :)

Üçüncü gazimiz Hasot;
onunki duygusal gazilik :) Sanırım depresyona girdi kendisi!

Belirtileri mi? Çok yemek yiyor, Ofluyor, Pufluyor, her gün 1 yeri ağrıyor (genelde benim nerem ağrırsa onun da orası ağrır :)

Mesela sırtı ağrıyormuş, benim epidüral olduğum yeri işaret ediyor. Beli ağrıyormuş, bacağı ağrıyormuş...

Pazar günü gezmeye diye çıkıp alışveriş merkezinde market alışverişi yapınca da gezemedik, hava alamadık diye mızmızlanmalarr!

Aslında Hasot kaşınıyor!

Anne; sorunsuz, ah'sız - vah'sız ve onu bunu istemeden aşermesiz bi hamilelik geçirmiş, üstüne doğum yapmış, eve gelir gelmez ayaklanmış, 7/24 uyanıkken bile naz - kapris yapmamış..

ama baba; sürekli mızmızlanıyor...

9 aylık naz + doğum sonrası depresyon + lohusalık ağrısı, sızısı, kaprisini biriktirip su yüzüne çıkarırsam boğarım seni Hasooooooooooooot :)

Azmettim, başardım, Simre malup ben galip!

Bu arada ben nasılım?

Hiçbir yerim ağrımıyor, depresyona da girmedim. doğum sırasında epizyotemi yapıldığından atılan dikişlerimden de şikayetim olmadı.

Epidüral'in de hiçbir yan etkisini görmedim; bazı forumlarda epidüral baş ağrısı yapıyor, sırt ağrısı yapıyor yazıyor ama bana 1 buçuk saat ağrılarımı dindirmesiyle verdiği mutluluk dışında hiçbir etki yapmadı...

İlk hafta bebekle çok ilgilenemedim; hem gelen giden oldu, hem bebek sarılık oldu tekrar hastaneye yattık derken ikinci hafta herşey daha güzel olmaya başladı!

İlk hafta eve geldiğimde, bebeği emzirme denemelerim oldu.

Hastanede hemşireler herşeyi gösteriyorlar, eve dönüşte tek başınıza üstesinden gelebilirsiniz. 'aman' diyim, bebeğinizle başbaşa kalmanız gereken o dakikalarda yanınızda her kim olursa olsun siz tek başınıza inzivaya çekilin.

Anneniz, kayınvalideniz, en yakın arkadaşınız bile olsa söylenen her laf, yapılan her yorum o an siz hassasken ve saf ötesiyken incitiyor ve eğer benim gibi pes eden bi tipseniz de 'ben yapamıycam, mama yesin' dedirtebiliyor ki mamaya, biberona ne kadar karşı olsam da!

Evet, ilk hafta pes ettim, bebek zaten sarılıktı, moral bozukluğum iki kat olmuştu. Onu besinsiz bırakıp da inat ederek emzirmeyi başaracak gücüm yoktu.

İkinci haftaya girmeden Simre'nin doktoru Gökhan Bey'e gittiğimizde yorum yapılan konular bilirkişi tarafından onaylandı ve 'emzirmeye engelim olmadığı' tespit edildi :))

Sonrasında söylediği iki cümle kulağıma küpe oldu. ' Biberon ve mama verdiğiniz her an bir daha sizi hiç emmeyeceği ve sütünüzü istemeyeceği ihtimalinin çok yüksek olduğunu hatırlayın' dedi...

Gerçekten de kulaklarımda çınlayan bu cümle ile azmettim ve başardım!

İlk hafta sürekli biberonla beslendiğinden beni sürekli reddetti. Her denememde fenalık geçirdim. Benle dalga geçti, istemedi, gıcıklık yaptı sürekli!

Simre inatçı çıktı ama ben ondan daha inatçı!

2 gün tek başıma uğraşarak verdiğim çabanın sonucunda artık Simre'yi anasının ak sütüyle emziriyorum :)))))))))))

Söylenenleri duymayın, pes etmeyin, bebeğinizin sağlığı ve hatta sizin KİLOLARINIZ için bi odaya saklanın tek başınıza emzirin! Bunca helva ve hoşafa doğum öncesi kilomdan 1 kilo ve azıcık göbek nasıl kalırdı yoksa? :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...