19.4.10

doğum gazileri :)

Doğum sırasında gazi olanlar var;

Biri ablam;
Ağrımı dindirmek için belime masaj yapmasını istedim (aslında doğuma hazırlık kursunda eşler yapıyodu ama piyango ablama çattı :)

Ağrım dinmeyince, gitgide daha fazla şiddetlenince ve daha sert masaj yapmasını isteyince ablam helak oldu!

O telaşla vurduğunu hissetmemiş ama yatağın demir kenarlıklarına vurduğu kolları şu an hala mor :)

Diğeri nöbetçi doktorumuz;
Simre'cik karnımın en tepesinde duruyordu.

Tıpkı annesinin alışveriş merkezlerinin otoparklarında çıkışı bulamadığı gibi çıkışla alakasız gel keyfim gel takılıyordu!

Doktor da Simre'yi çıkışa yönlendirmek için koluyla, dirseğiyle, omzuyla baskı yaptı.

Benim kadar bitap düştü :) 'omzum çıktı, kolum çıktı' diyordu ama yalan! Ertesi gece yine nöbetteydi sapasağlam :)

Üçüncü gazimiz Hasot;
onunki duygusal gazilik :) Sanırım depresyona girdi kendisi!

Belirtileri mi? Çok yemek yiyor, Ofluyor, Pufluyor, her gün 1 yeri ağrıyor (genelde benim nerem ağrırsa onun da orası ağrır :)

Mesela sırtı ağrıyormuş, benim epidüral olduğum yeri işaret ediyor. Beli ağrıyormuş, bacağı ağrıyormuş...

Pazar günü gezmeye diye çıkıp alışveriş merkezinde market alışverişi yapınca da gezemedik, hava alamadık diye mızmızlanmalarr!

Aslında Hasot kaşınıyor!

Anne; sorunsuz, ah'sız - vah'sız ve onu bunu istemeden aşermesiz bi hamilelik geçirmiş, üstüne doğum yapmış, eve gelir gelmez ayaklanmış, 7/24 uyanıkken bile naz - kapris yapmamış..

ama baba; sürekli mızmızlanıyor...

9 aylık naz + doğum sonrası depresyon + lohusalık ağrısı, sızısı, kaprisini biriktirip su yüzüne çıkarırsam boğarım seni Hasooooooooooooot :)

Azmettim, başardım, Simre malup ben galip!

Bu arada ben nasılım?

Hiçbir yerim ağrımıyor, depresyona da girmedim. doğum sırasında epizyotemi yapıldığından atılan dikişlerimden de şikayetim olmadı.

Epidüral'in de hiçbir yan etkisini görmedim; bazı forumlarda epidüral baş ağrısı yapıyor, sırt ağrısı yapıyor yazıyor ama bana 1 buçuk saat ağrılarımı dindirmesiyle verdiği mutluluk dışında hiçbir etki yapmadı...

İlk hafta bebekle çok ilgilenemedim; hem gelen giden oldu, hem bebek sarılık oldu tekrar hastaneye yattık derken ikinci hafta herşey daha güzel olmaya başladı!

İlk hafta eve geldiğimde, bebeği emzirme denemelerim oldu.

Hastanede hemşireler herşeyi gösteriyorlar, eve dönüşte tek başınıza üstesinden gelebilirsiniz. 'aman' diyim, bebeğinizle başbaşa kalmanız gereken o dakikalarda yanınızda her kim olursa olsun siz tek başınıza inzivaya çekilin.

Anneniz, kayınvalideniz, en yakın arkadaşınız bile olsa söylenen her laf, yapılan her yorum o an siz hassasken ve saf ötesiyken incitiyor ve eğer benim gibi pes eden bi tipseniz de 'ben yapamıycam, mama yesin' dedirtebiliyor ki mamaya, biberona ne kadar karşı olsam da!

Evet, ilk hafta pes ettim, bebek zaten sarılıktı, moral bozukluğum iki kat olmuştu. Onu besinsiz bırakıp da inat ederek emzirmeyi başaracak gücüm yoktu.

İkinci haftaya girmeden Simre'nin doktoru Gökhan Bey'e gittiğimizde yorum yapılan konular bilirkişi tarafından onaylandı ve 'emzirmeye engelim olmadığı' tespit edildi :))

Sonrasında söylediği iki cümle kulağıma küpe oldu. ' Biberon ve mama verdiğiniz her an bir daha sizi hiç emmeyeceği ve sütünüzü istemeyeceği ihtimalinin çok yüksek olduğunu hatırlayın' dedi...

Gerçekten de kulaklarımda çınlayan bu cümle ile azmettim ve başardım!

İlk hafta sürekli biberonla beslendiğinden beni sürekli reddetti. Her denememde fenalık geçirdim. Benle dalga geçti, istemedi, gıcıklık yaptı sürekli!

Simre inatçı çıktı ama ben ondan daha inatçı!

2 gün tek başıma uğraşarak verdiğim çabanın sonucunda artık Simre'yi anasının ak sütüyle emziriyorum :)))))))))))

Söylenenleri duymayın, pes etmeyin, bebeğinizin sağlığı ve hatta sizin KİLOLARINIZ için bi odaya saklanın tek başınıza emzirin! Bunca helva ve hoşafa doğum öncesi kilomdan 1 kilo ve azıcık göbek nasıl kalırdı yoksa? :)

15.4.10

Simre de doktorlandı :)

Hamileliğimin son günlerinde, daha Simre doğmadan çocuk doktoru telaşına düştüm!

Hamile kalmadan önce doktor telaşına düştüğüm gibi, panik panik doktor arıyordum...

En önemlisi benim anlaşabilmemdi, ne de olsa Simre kedisi 1 süre anlaşamicak, ben onun tercümanı olucaktım :)

Sonrasında bazı kurallarım vardı, onlara ters düşmemeliydi...

Klasik doktor özelliklerinden ziyade; gelenekselci değil yenilikçi olmalıydı.

Rahat ve huzurlu bi bebek yetiştirmemi sağlamalıydı bu yüzden de huzur vermeliydi konuştukça...

Beslenme konusunda katı olmalıydı ki ben de katı olayım...

Bana sabırlı olmalıydı ki ben de yeni tanıştığım bebeğe sabırlı olayım...

Doğum öncesinde methini duyduğum ve sonra televizyon programlarında izlediğimde de oldukça içimin ısındığı doktor Gökhan Mamur'la tanışacaktık.

ama doğum beklediğimizden erken oldu ve Gökhan Bey'le tanışamadan bebeğimizin ilk kontrolleri o anda nöbetçi olan başka bir doktor tarafından yapıldı.

Isınmaya mecbur değilim di mi? Isınamadım!

Sarılığımızın ilk tehlikesini atlattıktan sonra koşa koşa Etiler Memorial'da Gökhan Mamur'a gittik...

Eşimin çocukluk doktoru, komşumun çocuğunun doktoru, benim çocukluk doktorum tavsiyelerine kulak asmadık, doktor konusunda yine bildiğimizi okuduk :)

Bebeğimizi kontrolden önce uzun uzun bizimle sohbet etti.

Sıkıntılarımızı ve merak ettiklerimizi sordu ve yanıtladı.

Tüm bunları yaparken öyle yumuşak öyle sıcak konuşuyordu ki insanın bebek olası; 'anne beni doktora götür' diyesi geliyordu. :)

Ben doktor kaçkınıyım nedeni de annemin profesor diye beni yaşlı yaşlı suratsız amcalara götürmesi!

O doktor sevimlilik bile yapsa, yuvarlak kalın çerçeveli gözlükleri ve sakalları beni korkutmaya yetiyordu...

Sık hasta oluyor ve her hastalandığımda koltukların altına saklanıyodum ki annem beni o doktora götürmesin!

Şimdi Simre de bana benzer de doktor kaçkını olur diye uzun yıllar birlikte büyüyeceğimiz doktorumuzu seçmek benim için çok önemliydi.

Ben buraya sevdim yazıyorsam sonuna kadar giderim...

Doktorumuzun en sevdiğim yanı benim gibi 'online' olması... http://www.bebekdoktorum.com/ onun sitesi...

Sarılıkla ilgili sıkıntımız çok şükür geçti.

Tahlil sonuçlarını alır almaz geri dönerek o sıcacık ses tonuyla; 'Sitaaare Hanımm unutmayın bir telefon kadar yakınım size her an' diyerek içimizi rahatlattı ama bunu derken benim ne kadar 'meraklı anne' olduğumu bilmiyordu :)))


Biz anne ve baba olarak sakinleştik, rahatladık ve sevdik. Simre nasıl sevmesin!

14.4.10

en sevdiğimsin oksitosinnnn!

Doktorumun tavsiyesiyle doğumla ilgili olumsuz yazılar ve sohbetlerden hamileliğim boyunca uzak kaldım.

ve herkesin bahsetmeye çalıştığı o kötü doğumların hiçbirisine benzemedi benim doğumum!

Şimdi doğumu en yakın arkadaşım Bilge, özellikle sen oku :)

Ters bi durum yoksa kesinlikle normal doğum, normal doğum, normal doğum! (çoğu doktor günü, saati belirleyip sezeryana yönlendirip arkadan kahvesini içmeyi daha çok tercih ediyor maalesef)

Aklımıza 'sezeryan' olup bi an önce zahmetsiz, acısız atlatmak hep geliyor da onu bastırabilirsek kahraman biziz.

Bence işin sırrı pozitif olmakta, mutlu olabilmekte!

Doğum sırasında salgılanan oksitosin diye 1 hormoncuk var. O salgılandıkça doğum kolaylaşıyor ve onu arttırmanın yolu da pozitif olmaktan geçiyor...

Hamileliğim sırasında doğumla ilgili korkularım çoktu ama doğumdan hemen önce o korkuların hepsi kayboldu.

Zaten o anda çok fazla bişey düşünemiyorsunuz, bi an evvel doğurmak tek isteğiniz olunca doğuruyosunuz hemen :)

Hele bi de emin ellerdeyseniz, korkucak hiç 1 şey yok! Siz mutlu olun, oksitosini yükseltin yeter :)

Hatta sütü de arttıran oksitosinin ta kendisi, değerini bilmek gerek yani! :)

Normal miyim?!? Normal doğum mu?!?!?!?!

Ben normal miyim ki normal doğum istedim!

Aklımda fikrimde çocuk yapmakla ilgili her durumda kaçış yolu olarak sezeryan vardı.

Normal doğum asla asla asla diyordum!

Sonra doktorumla ilk görüşmemizde 'normal doğum yapabilirsin, sen normalsin ve doğal yolu seçmelisin' demesiyle 'uf çattık' demiştim ama nasılsa dik kafalıydım doktorumu da kandırır sezeryanla kurtarırdım paçamı...

Pozitif yaklaşımlarıyla kendilerine hayran bırakan Başak Kutlu Atay ve Nur Sakallı hocalarımla; yoga, doğuma hazırlık çalışmaları vs. derken normal doğumun gerçekten normal olduğunu ve evrelerini öğrendim...

Bebek için ve kendim için en sağlıklısı olduğunu, normal doğumla daha güçlü daha dirençli bi bebek doğacağı fikrini benimsedim.

Bi yandan Hasot, bi yandan doktorum, bi yandan doğum dersi hocalarımdan aldığım tüyolarla 'sezeryana hayır' kampanyalarına katılacak duruma geldim!

ve sonunda 06.04.2010 tarihinde normal doğumla bebeğim Simre'yi dünyaya getirdim.

Belki çok acı vericiydi, belki biraz rezil, zahmetli ve eziyetliydi ama doğum belgesinde normal doğum gerçekleştirdiğim yazısını okudukça kendimle gurur duymam tüm acıları unutturdu!

Bilmiyorum ben normal miyim? Kolaycıyımdır ama Simre bebek için kendimi ateşe attım :) Yandım yandım kül oldum ama gerçekten değdi.

Kimse korkmasın, kimse mecbur kalmadıkça sezeryana yönelmesin, son dakikalarda sezeryan diye yalvarırken bulsanız da kendinizi normal doğum yapmak bi başka keyif veriyor insana! :)

Doktorum kahramanım Altuğ Semiz, bana 9 ay katlandı...

Google maceralarıma güle güle şaşkına döndü...

Kilomu kontrolü, bebeği paranoyak derecesindeki gelişmiş ultrason cihazlarıyla incelemesi ve her ihtimali benimle paylaşması, tek bir nokta bile atlamaması ve verdiği morali ile Çok şahane, sağlıklı bir 9 ay geçirmeme sebep oldu!

Son güne kadar araba kullandım (kendisinin haberi yok, olsa muhtemelen kızardı :)

Son günden bi öncesine kadar gezmeden geri kalmadım;

Cumartesi günü Nişantaşı'nda enine boyuna gezerken, annemin arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında hala alışveriş yapıyorken Pazar günü Hasot'la da alışveriş merkezlerini gezip akşam da arkadaşlarımızla buluşmuşken Pazartesi doğuma gittim.

Allah herkese benimki gibi hamilelik nasip etsin.

Arkadaşlarım 'hamileliğini algılayamadık ki doğum yaptığına inanalım' derken, apartman görevlimiz 'a a a aaa' diye bebekle gördüğünde şaşırıyor.

Eniştem 'hamile insan yerinden kalkarken zorlanır, evinde oturur' derken, kuaförüm 'göbeğine ne oldu, bebek mi doğdu, doğdu da sen neden burdasın' diye şaşırıyor :)

İnşallah bebekle ilgili maceralarım da hamileliğim gibi geçer...

Altuğ Bey'i beklerken 'doktorunuzdan memnun musunuz' sorularına 'aynısından bebek doktoru olsun, daha ne isterim' diyorum.

Şimdi bebek doktoru maceram başlıyor...

Onunla ilgili yazılarım da çok yakında :)

Sarı kedi solaryumda!

ve Simre doğar...

Simre'yle birlikte  korkular, meraklar, endişeler de doğar...

Evimize geldik, toz pembe odamıza Simre'mizle girdik.

Henüz onu beklemiyorduk, evden muayene için çıkmıştık gün sonunda doğum yapmıştım.

Gözleri kocaman açık, uzun saçları kirpi gibi japon kedisi tam :)

Hastanede 1 gece kalmam yeterliymiş ama bakılmak çok hoşuma gitmiş olucak ki bi gece daha kalmak istedim :)

İki gecemiz hastanede geçtikten sonra eve döndük.

İlk günümüz güzel geçti ama bi gariplik vardı. Kedicik hep uyuyodu...

Ev kalabalık, herkes onu sevmeye geldi.

Ama o hep uyuyodu!

İki gün sonra doğuma giren çocuk doktoruyla olan randevumuza gitmek için hazırlandık...

Anne ve baba olarak ilk doktor heyecanını birlikte yaşamak istedik, kimseyi peşimize takmadan kedimizi sepetine koyduk, hastanenin yolunu tuttuk.

Tahliller yapıldı, bilrubinimiz yüksek çıktı. Yani bebeğimiz sarılık olmuştu. Kan uyuşmazlığı dedi doktor, bişiler dedi ve onu acil olarak ışın tedavisine almaları gerektiğini, 4 saat içinde sonuç vermezse kanının değişeceğini ve bunun risk taşıyan bir işlem olduğunu söyledi.

O anda dünya durdu.

Herşeyi kötüye yoran ben; bebek makineye bağlandıktan sonra odadan çıktım. Hastane kafesinde ağla ağla kendimden geçtim... En kötü ihtimali düşünüyodum, daha yeni doğmuş bebeğime bişey olmasından korkuyodum.

O kabus dolu bekleyiş sona erdi. Sonuç güzeldi ama 24 saati hastanede geçirmemiz gerekiyordu.

Simre, cıscıbıl solaryum makinesinin minyatüründe güneşlenir gibi keyifle yatıyordu...

Onu öyle görenler solaryum makinelerinden çıkmayan annesine benzettiler :)

Daha bebeciklikten annesi gibi süsüne düşkün, kokosh olucak besbelli!

9.4.10

Elinize, kolunuza sağlık doktorlarım :)

Saat 11.45 beni doğum odasına aldılar!

Almasalar mı!

Almasınlar...

Bıraksınlar beni!

İmdatlar imdatlarrrrrr :)

Sezeryan da olmaz bu saatten sonra 'epidüral yapın yalvarırım'...

Doktorum beni kandırdı, böyle anlaşmamıştık, ben acı çekiyorum hani hissetmiycektim bu sancıları...

Olmazmış, doğum sırasında sancı hissetmeliymişim...

'Ah doktorum beni doğum odasına kadar getirdin, artık dönüşüm yok bu garip yatağımsı koltuğumsu şeyde 'epidüral' diye yalvarmakla geçiyor son dakikalarım...

Fazla detaya girmiyim, bilahare anlatırım :)

ama şöyle söyliyim saat 11.45'te girdiğim doğum odasında 00.01'de duyulan kedi miyavlaması ile tüm ağrılarım dindi...

Hamileliğim boyunca doktorumdan dolayı çok şanslı olduğumu biliyodum ama o gece nöbetçi olan doktordan da bu kadar şanslı olunmaz ki :)

Doktorlarım elinize, kolunuza sağlık...

Doğum sırasında epidüral diye yalvartıp vermediniz diye size çok kızmıştım ama haklıymışsınız eğer verseydiniz ben doğumu unutup kafam rahat sohbet ederdim:)))

O minik kediyi normal normal dünyaya getirmek için o kadarcık acıyı iyiki çekmişim!

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...