Yok ben emzirmeyi bırakamicam! :)
1 ara denedim. Sonra düşündüm 'neden kendi rahatım için memeden ayırayım ki Simsim'i'
3 Bebekli Cavidan ablama danıştım ve bencilliğime 1 son verdim. Onu emzirebilmek için nasıl bir çaba sarfettiğimi hatırladım! Ağladığım günlere geri döndüm ve kesin karar verdim. Emsin, gitsin emmediği yere kadar :)
Anneannecim lütfen vazgeç artık 'kes, kurtul, yeter kızım' demekten...
Emzirirken gören herkes 'hala emziriyor musun cık cık cık' demekten vazgeçin!
'Ama faydası yok, boşuna, yemek yemez, zayıf zaten' demeyin!
Çünkü hala çok faydası var.
Gruplarına abone olduğum annelerden elime geçen bir bilgide 2,5 yaşında çocuğu olan bir annenin 6 cc'lik sütündeki milyonlarca hücreden ve faydadan bahsediliyordu.
Yani iki buçuk sene sonra bile sütün miktarı azalsa da faydasının hala göklerde olduğu kanıtlanmıştı artık!
Hani bazen utanıyorum; yanımda 2 aylık bebeğini emziren arkadaşımın önlüğünün altından çıkan bebekten sonra benim koca eşşeğimi saklamam zor ve gülünç oluyor :)
Devamlı emzirmiyorum, bazen diş çıkarırken, bazen psikolojik olarak ihtiyaç duyduğunda ve öğle uykusu koması geldiğinde...
Ha ayrıca belirteyim 'YEMEK YEMESİNE ENGEL DEĞİL'
Öyle düşünenler sakın 'su' da vermeyin çocuğunuza mazallah yemek filan yiyemez :)
Simsim'in düzenli bir menüsü var, her gün onu yiyor. İçinde çikolata, hamur işi yoğunluklu olmadığından da gereksiz yere 'şişiremiyorum' :) Et, meyve ve tatlı olarak da kuru meyve ağırlıklı beslenmekteyiz. Köftemiz bile 30 gr protein içersin diye ekmekle şişmiyor yumurta ve baharatlarla süsleniyor..
Eğer bu benim başarısızlığımsa siz Simsim'in elinden 1 şeyi almayı başarın da görelim diyoruz babasının lafıyla :)
Çok çok çok hareketli ve güçlü bizim sıpamız :)
Oyun ablaları bize Simsim'i teslim ederken saçları başları dağılmış ve 'uhh 1 dk bile durmuyor, maşallah çok hareketli' diyorlar.
Belki hareketli olduğundan çok kilolu değil belki de çok kilolu olmadığından hareketli :) Bilemedim tam! Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bişey oldu bu!?!
27.2.12
22.2.12
3 Mekan 3 Kilo :)
Rejime girdim! Yemek organizasyonları iptal!
Kendimi yazarak tatmin edicem!
Dünyayı yemek istiyorum! :)
İşte 3 Kg garantili vazgeçemediğimiz 3 mekan!
ESKİ EV - Yeşilköy
Biz burayı tesafüfen keşfettik.
Balıkçı. Ufak ve samimi.
Sahipleri işin başında.
Gerekirse servisi onlar yapıyor.
Sohbet ediyorlar.
Sizi bağımlı yapıyorlar.
Çocuk için alanı yok. Eğer mekan boşsa garsonlar 'balık' çizebiliyor :) ama yan taraftaki restoranda duran bi abi var çocuklarla ilgilenen 'ufak bir bahşiş' karşılığında çocuğunuzu o restorana ve o abiye emanet edebilirsiniz.
Ara sıcaklar harika! Balık Mücver, Köftesi, Böreği kesinlikle tadılmalı.
Balık olarak da Fener Fajita! Bu ismi ben uydurdum :) Fajita hastası olan ben balığın fajitasını burda yedim! Onlara da söyledim, belki değiştirirler ismini :) Balıklar şerit şerit kesilmiş, soğan, çeşitli biberler ve mantar sotelenerek güveçte servis ediliyor!
Ali Haydar Usta - Bakırköy
Biz burayı güzel bir kebapçı ararken Bahçelievler'deki şubesiyle keşfettik.
Meğer sahibi Malatya'lıymış. Haso ayrı bi sevdi! :)
Künefesi harika.
Tavuk şiş, tavuk şiş değil 'lokum şiş'! Kesinlikle bir deneyin ne dediğimi anlayacak ve çok şaşırıcaksınız tavuğu öyle yumuşacık ve lezzetli görünce.
Kebap olarak da köz patlıcan üzerine minik minik kesilmiş etler ve tavukların üzerine eritilmiş kaşarlı 'ali haydar kebap'!
Çocuk için özel alanı yok. Biz Simsim'i bırakıp gidiyoruz :)
Şenol Kolcuoğlu Metrelik Kebap - Maltepe sahil sanırım :)
O sıradaki tüm kebapçılarda çocuğunuzu bırakıyosunuz oyun ablası ilgileniyor ve rahat rahat yemek yiyorsunuz.
Adana kebapçısı.
Çorba - Pilav yok. Kebabı hakkıyla yiyin diye!
Ama kebap ki ne kebap!
Et sevmeyen biri olarak her hafta gözümde o metrelik kebap tütüyorsa siz anlayın gerisini!
1 metre pide üstüne adana kebap üstüne de beyti, tavuk kanat, kaburga filan minik minik karışık sunuluyor! Asla bitiremiyorsunuz! Ağzım sulandı! :)
Hatır için vs diye değil gerçekten lezzetli oldukları için yazdım.
Yanlış anlaşılmasın.
Yoksa biz çooook mekana gidiyoruz ve etrafımızdaki alışveriş merkezleri içindeki midpoint, cookshop, bigchef'ler de dahil çooook mekanlar kankamız :) Hatır için yazsam içinden çıkamam :)
Sizi seviyorum, Yemek yemeyi de! :))))
Kendimi yazarak tatmin edicem!
Dünyayı yemek istiyorum! :)
İşte 3 Kg garantili vazgeçemediğimiz 3 mekan!
ESKİ EV - Yeşilköy
Biz burayı tesafüfen keşfettik.
Balıkçı. Ufak ve samimi.
Sahipleri işin başında.
Gerekirse servisi onlar yapıyor.
Sohbet ediyorlar.
Sizi bağımlı yapıyorlar.
Çocuk için alanı yok. Eğer mekan boşsa garsonlar 'balık' çizebiliyor :) ama yan taraftaki restoranda duran bi abi var çocuklarla ilgilenen 'ufak bir bahşiş' karşılığında çocuğunuzu o restorana ve o abiye emanet edebilirsiniz.
Ara sıcaklar harika! Balık Mücver, Köftesi, Böreği kesinlikle tadılmalı.
Balık olarak da Fener Fajita! Bu ismi ben uydurdum :) Fajita hastası olan ben balığın fajitasını burda yedim! Onlara da söyledim, belki değiştirirler ismini :) Balıklar şerit şerit kesilmiş, soğan, çeşitli biberler ve mantar sotelenerek güveçte servis ediliyor!
Ali Haydar Usta - Bakırköy
Biz burayı güzel bir kebapçı ararken Bahçelievler'deki şubesiyle keşfettik.
Meğer sahibi Malatya'lıymış. Haso ayrı bi sevdi! :)
Künefesi harika.
Tavuk şiş, tavuk şiş değil 'lokum şiş'! Kesinlikle bir deneyin ne dediğimi anlayacak ve çok şaşırıcaksınız tavuğu öyle yumuşacık ve lezzetli görünce.
Kebap olarak da köz patlıcan üzerine minik minik kesilmiş etler ve tavukların üzerine eritilmiş kaşarlı 'ali haydar kebap'!
Çocuk için özel alanı yok. Biz Simsim'i bırakıp gidiyoruz :)
Şenol Kolcuoğlu Metrelik Kebap - Maltepe sahil sanırım :)
O sıradaki tüm kebapçılarda çocuğunuzu bırakıyosunuz oyun ablası ilgileniyor ve rahat rahat yemek yiyorsunuz.
Adana kebapçısı.
Çorba - Pilav yok. Kebabı hakkıyla yiyin diye!
Ama kebap ki ne kebap!
Et sevmeyen biri olarak her hafta gözümde o metrelik kebap tütüyorsa siz anlayın gerisini!
1 metre pide üstüne adana kebap üstüne de beyti, tavuk kanat, kaburga filan minik minik karışık sunuluyor! Asla bitiremiyorsunuz! Ağzım sulandı! :)
Hatır için vs diye değil gerçekten lezzetli oldukları için yazdım.
Yanlış anlaşılmasın.
Yoksa biz çooook mekana gidiyoruz ve etrafımızdaki alışveriş merkezleri içindeki midpoint, cookshop, bigchef'ler de dahil çooook mekanlar kankamız :) Hatır için yazsam içinden çıkamam :)
Sizi seviyorum, Yemek yemeyi de! :))))
17.2.12
46 to 64 :) 1 Şişkoluk masalı :)
Hamileydim, Doğurdum, Büyüttüm şimdi yiyorum eskisi gibi :)
Simsim büyüdü ya! Nereye koysan kaynaşır vaziyette :) Sosyal kelebeğim; abi, abla, bebek, büyük, küçük, balık, kedi herkesle iletişim peşinde; dolayısıyla da biz kendimizi lezzet avcılığına adamış durumdayız! :)
İyi mi kötü mü diye sorarsanız.
Yorumlarıyla size 3 mekan yazıcam. 3'ünü de denemenizi tavsiye edicem ve sizi kilolarınızla başbaşa bırakıcam :)
Biz Simsim'siz yemek organizasyonlarımızı arttırdığımızdan beri kilolar gram gram etimize budumuza parmaklarımıza kadar yapışır oldu!
Bugün itibariyle rejime başladık.
Yani en azından evde mutfak giriş - çıkışları azaltıldı.
Malzeme alımı durduruldu.
Dışarda yemek yemek yerine 'ne yapacağız'a henüz karar verilmemiş olsa da yemekten haz alma duygumuzu bastırmaya çalışmaya karar verdik!?!
Benim için 'az yemek' ya da 'yemek seçmek' çok zor.
Çünkü Simsim'e yemek yedirdikten sonra kalan artık yemekleri yerken buluyorum kendimi.
Ya da ben yemek yediğimde canı yemek yemek isteyen bir çocuğum var desem!?! :)
Dolayısıyla sürekli bi yemek yeme - yapma durumu söz konusu... Ben nasıl rejim yaparım ki! :(
Şöyle bi kilo hesabı yapıyorum, gayet açık seçik. Buyrun!
Hamile kaldığımda 58.5 kiloydum. İlk 3 ay sonunda 56 kiloya düştüm. 64 kiloyla doğurdum. Doğumun 40. gününde 53.5 kiloya düştüm!
Şu an mı? Hamileliğimin 6. ayındaki gibi bir göbeğe ve kiloya sahibim!?!
Ben 2005'ten beri sürekli kilo alan ve veren bi tip oldum.
O zamana kadar 46 -50 Kg arasında dolaşmaktaydım.
Ne olduysa Haso'nun Malatya yemekleriyle tanışmamla oldu :)
Bulgurun o çeşit çeşit halleri ve tereyağıyla tanışınca benim gözlerim ve midem bayram ederke karşımdakilerin gözleri bayram etmememeye başladı, göz zevklerini bozar oldum :))))
Yardım edin! Yine Şişko oluyorum!!!!!!!!!! :)
Simsim büyüdü ya! Nereye koysan kaynaşır vaziyette :) Sosyal kelebeğim; abi, abla, bebek, büyük, küçük, balık, kedi herkesle iletişim peşinde; dolayısıyla da biz kendimizi lezzet avcılığına adamış durumdayız! :)
İyi mi kötü mü diye sorarsanız.
Yorumlarıyla size 3 mekan yazıcam. 3'ünü de denemenizi tavsiye edicem ve sizi kilolarınızla başbaşa bırakıcam :)
Biz Simsim'siz yemek organizasyonlarımızı arttırdığımızdan beri kilolar gram gram etimize budumuza parmaklarımıza kadar yapışır oldu!
Bugün itibariyle rejime başladık.
Yani en azından evde mutfak giriş - çıkışları azaltıldı.
Malzeme alımı durduruldu.
Dışarda yemek yemek yerine 'ne yapacağız'a henüz karar verilmemiş olsa da yemekten haz alma duygumuzu bastırmaya çalışmaya karar verdik!?!
Benim için 'az yemek' ya da 'yemek seçmek' çok zor.
Çünkü Simsim'e yemek yedirdikten sonra kalan artık yemekleri yerken buluyorum kendimi.
Ya da ben yemek yediğimde canı yemek yemek isteyen bir çocuğum var desem!?! :)
Dolayısıyla sürekli bi yemek yeme - yapma durumu söz konusu... Ben nasıl rejim yaparım ki! :(
Şöyle bi kilo hesabı yapıyorum, gayet açık seçik. Buyrun!
Hamile kaldığımda 58.5 kiloydum. İlk 3 ay sonunda 56 kiloya düştüm. 64 kiloyla doğurdum. Doğumun 40. gününde 53.5 kiloya düştüm!
Şu an mı? Hamileliğimin 6. ayındaki gibi bir göbeğe ve kiloya sahibim!?!
Ben 2005'ten beri sürekli kilo alan ve veren bi tip oldum.
O zamana kadar 46 -50 Kg arasında dolaşmaktaydım.
Ne olduysa Haso'nun Malatya yemekleriyle tanışmamla oldu :)
Bulgurun o çeşit çeşit halleri ve tereyağıyla tanışınca benim gözlerim ve midem bayram ederke karşımdakilerin gözleri bayram etmememeye başladı, göz zevklerini bozar oldum :))))
Yardım edin! Yine Şişko oluyorum!!!!!!!!!! :)
11.2.12
Gamze AKBAŞ!
Söz yok söyleyecek!
Gamze'nin kişisel bloğu:
http://atakan310309.wordpress.com/
ve ilik donörü nasıl olunur'la ilgili:
http://gamzeakbas.blogspot.com/
Allah minik kuzuna bağışlasın onu!
Allah hepimize 'SAĞLIK' versin herşeyden önce!
Şu günlerde gözümün önünde babamın sağlığını nasıl kaybettiğini izlerken yaşadığım moral kaybı ile benimle aynı yaştaki Gamze'nin minik yavrusuna ve eşine, eşinin ona yazdığı yazıları okumak ve şu an Okan Bayülgen'de onun sesini duymak 'SAĞLIK' kavramını ne kadar arka planda tuttuğumuzu ve ancak başımıza kötü bir şey geldiğinde dile getirdiğimizi hatırlattı.
Hep farkında olalım. Kaybetmeden 'SAĞLIĞIMIZIN' kıymetini bilelim.
Ne yönetilemeyen devletin, değişen düzenin, açığın, kapalının, dinlerin, ırkların, kötü bakan gözlerin, kötü konuşan dillerin, başarılamayan işlerin, kötü olmuş yemeklerin, küskünlüklerin, dedikoduların hiçbir şeyin ve hiçkimsenin önemi yok!
Allah sadece SAĞLIK versin. Sağlıklı olduktan sonra sevdiklerimle dağda da olsa bir yudum su bir yudum ekmekle yaşarım demeyi bilelim hırsları bir kenara bırakıp!
ve bencilliği de bir kenara bırakalım 'başımıza gelince' değil 'gelmeden' Gamze'ye ve onun gibi destek bekleyenlere bizzat yardım eli uzatarak işe başlayalım.
O derneği, bu derneği, Turkcell, hacı, hoca, bilmemkim vasıtasıyla değil kendi elinizle yardım edin!
Bir senedir babamın durumu ile ilgili hastanelere oldukça yakınken yarın da refakatçi olarak yanında bulunduğum süre içerisinde yapacağım ilk şey Gamze ve eğer uymassa diğer ilik nakli ihtiyacı olanlar için ne yapmak gerekiyorsa bir adım atmak!
Lafta, okumakta kalmasın. Onun yazılarını okuduğunuzda duygularınız gözyaşlarınızla birlikte akıp gitmesin siz de bir adım atın.
Parmağınızla tuşlayarak ya da düzenli olarak 'çocuk okutmak' adı altında kime yardım ettiğinizi bilmeden gönderdiğiniz paralara ihtiyaç yok!
Hadi....
Gamze'nin kişisel bloğu:
http://atakan310309.wordpress.com/
ve ilik donörü nasıl olunur'la ilgili:
http://gamzeakbas.blogspot.com/
Allah minik kuzuna bağışlasın onu!
Allah hepimize 'SAĞLIK' versin herşeyden önce!
Şu günlerde gözümün önünde babamın sağlığını nasıl kaybettiğini izlerken yaşadığım moral kaybı ile benimle aynı yaştaki Gamze'nin minik yavrusuna ve eşine, eşinin ona yazdığı yazıları okumak ve şu an Okan Bayülgen'de onun sesini duymak 'SAĞLIK' kavramını ne kadar arka planda tuttuğumuzu ve ancak başımıza kötü bir şey geldiğinde dile getirdiğimizi hatırlattı.
Hep farkında olalım. Kaybetmeden 'SAĞLIĞIMIZIN' kıymetini bilelim.
Ne yönetilemeyen devletin, değişen düzenin, açığın, kapalının, dinlerin, ırkların, kötü bakan gözlerin, kötü konuşan dillerin, başarılamayan işlerin, kötü olmuş yemeklerin, küskünlüklerin, dedikoduların hiçbir şeyin ve hiçkimsenin önemi yok!
Allah sadece SAĞLIK versin. Sağlıklı olduktan sonra sevdiklerimle dağda da olsa bir yudum su bir yudum ekmekle yaşarım demeyi bilelim hırsları bir kenara bırakıp!
ve bencilliği de bir kenara bırakalım 'başımıza gelince' değil 'gelmeden' Gamze'ye ve onun gibi destek bekleyenlere bizzat yardım eli uzatarak işe başlayalım.
O derneği, bu derneği, Turkcell, hacı, hoca, bilmemkim vasıtasıyla değil kendi elinizle yardım edin!
Bir senedir babamın durumu ile ilgili hastanelere oldukça yakınken yarın da refakatçi olarak yanında bulunduğum süre içerisinde yapacağım ilk şey Gamze ve eğer uymassa diğer ilik nakli ihtiyacı olanlar için ne yapmak gerekiyorsa bir adım atmak!
Lafta, okumakta kalmasın. Onun yazılarını okuduğunuzda duygularınız gözyaşlarınızla birlikte akıp gitmesin siz de bir adım atın.
Parmağınızla tuşlayarak ya da düzenli olarak 'çocuk okutmak' adı altında kime yardım ettiğinizi bilmeden gönderdiğiniz paralara ihtiyaç yok!
Hadi....
30.1.12
Sevgi Kelebeğim :)
Çok sık yazamıyorum.
Ya yazmak istediğim an bilgisayarı ele geçiremiyorum ya da bu zamana kadar kaldığım uykusuzlukların öcünü alır gibi bol bol uykuya vakit ayırıyor ve yazamıyorum :)
Simsim'le aramız pek iyi. Çünkü artık bensiz, babasız sevdikleriyle vakit geçirebilen kocaman 1 çocuk oldu :)
Bunun sonuçları çok iyi olmadı.
Anne kilo aldı; rahata erince ilk işim kilo almak :)
Baba sigaraya başladı; gittiğimiz yerlerde 'du 1 sigara yakıyım' derken yeniden sigaranın eline düştü :(
Dönüp dönüp kendimize şaşar olduk; dışarı çıkmaya can atan biz; 'yine mi dışarı çıkıcaz' diyip gezicek yer bulamaz ve Simsim'le gezmeyi özler olduk:)
Derdini anlatabildiği için çığlıklarımız son buldu.
Masada otururken o minik elini çenesine yaslaması, kollarını bağlayarak oturup bacak bacak üstüne atmasına bayılmaktayım.
Gezmelerimiz tam bir komedi. Ben peşinden gidiyorum. O önde, koluna çantasını takmış, minik bebekli bebek arabasını sürerken tanıyanlar bu havasına şaşıp kalıyor.
Ev ziyaretlerimizde bizden biri ama sokakta bizi tanımayan havalı bi genç kız modlarında :)
Her hafta görüşüp kendimizce oyun grubu oluşturduğumuz arkadaşı Çınar'ı öpücüklere boğmakta.
Bizim iki anne olaraksa tek derdimiz 'oyuncak paylaşamama' durumları.
Ortada dandik bir oyuncak ve çığlıklar içinde deliren iki çocuğa bakakalıyoruz çoğu zaman.
Çınar'ımız erkek adam ya 'pat' diye simrenin kafasına vurmak üzere ya da saçına yapışmış yakalıyoruz :)
Bu durumda da pedagoglarımızdan yardım alıyoruz iki taraflı.
Araya girin, engel olun diyolar; perişanlık yaşıyoruz :)
Simre de Çınar'a karşılık versin o da onun saçını çeksin ki 'vurduğumda vururlar'ı anlasın Çınar, Simre de karşılık vermeyi bilsin diyorlar; tamam diyoruz Simre ısrarla 'hadi sen de saçını çek' dediğimizde Çınar'ı seviyor, okşuyor, öpüyor :)
Sevgi pıtırcığı kızım saçı başı yolunsa da o sırada yüzünü buruşturuyor ama hemen arkasında Şıı Şııı diye Çınar'a sevgi kelebekliği yapıyor :)
Yeni çözümü ben buldum; bi dahaki sefere hiç oyuncak bulundurmayıp 'oyuncak paylaşamama' sorununu çözücez, bakalım sonuçlar ne olucak :)
Ya yazmak istediğim an bilgisayarı ele geçiremiyorum ya da bu zamana kadar kaldığım uykusuzlukların öcünü alır gibi bol bol uykuya vakit ayırıyor ve yazamıyorum :)
Simsim'le aramız pek iyi. Çünkü artık bensiz, babasız sevdikleriyle vakit geçirebilen kocaman 1 çocuk oldu :)
Bunun sonuçları çok iyi olmadı.
Anne kilo aldı; rahata erince ilk işim kilo almak :)
Baba sigaraya başladı; gittiğimiz yerlerde 'du 1 sigara yakıyım' derken yeniden sigaranın eline düştü :(
Dönüp dönüp kendimize şaşar olduk; dışarı çıkmaya can atan biz; 'yine mi dışarı çıkıcaz' diyip gezicek yer bulamaz ve Simsim'le gezmeyi özler olduk:)
Derdini anlatabildiği için çığlıklarımız son buldu.
Masada otururken o minik elini çenesine yaslaması, kollarını bağlayarak oturup bacak bacak üstüne atmasına bayılmaktayım.
Gezmelerimiz tam bir komedi. Ben peşinden gidiyorum. O önde, koluna çantasını takmış, minik bebekli bebek arabasını sürerken tanıyanlar bu havasına şaşıp kalıyor.
Ev ziyaretlerimizde bizden biri ama sokakta bizi tanımayan havalı bi genç kız modlarında :)
Her hafta görüşüp kendimizce oyun grubu oluşturduğumuz arkadaşı Çınar'ı öpücüklere boğmakta.
Bizim iki anne olaraksa tek derdimiz 'oyuncak paylaşamama' durumları.
Ortada dandik bir oyuncak ve çığlıklar içinde deliren iki çocuğa bakakalıyoruz çoğu zaman.
Çınar'ımız erkek adam ya 'pat' diye simrenin kafasına vurmak üzere ya da saçına yapışmış yakalıyoruz :)
Bu durumda da pedagoglarımızdan yardım alıyoruz iki taraflı.
Araya girin, engel olun diyolar; perişanlık yaşıyoruz :)
Simre de Çınar'a karşılık versin o da onun saçını çeksin ki 'vurduğumda vururlar'ı anlasın Çınar, Simre de karşılık vermeyi bilsin diyorlar; tamam diyoruz Simre ısrarla 'hadi sen de saçını çek' dediğimizde Çınar'ı seviyor, okşuyor, öpüyor :)
Sevgi pıtırcığı kızım saçı başı yolunsa da o sırada yüzünü buruşturuyor ama hemen arkasında Şıı Şııı diye Çınar'a sevgi kelebekliği yapıyor :)
Yeni çözümü ben buldum; bi dahaki sefere hiç oyuncak bulundurmayıp 'oyuncak paylaşamama' sorununu çözücez, bakalım sonuçlar ne olucak :)
21.12.11
Süt out kefir in!
Doktorlar bangır bangır bağırıyolar süt vermeyin diye...
Herkes şokta!
Daha şekerli su, pekmezli emzik, ballı süt, nutella, şeker vermemeye alışamamışken şoka giriyor anneler her yeni günde :)
Bebek ve çocuk beslenmesi çok basit aslında!
Şimdi özen gösterin, sonrasında hastalıklarda kendinizi suçlamayın.
Bence sakin kafa düşünün...
Liste yapın, ona uyun. Her gün bebeğin alması gerekenleri verin, sonra da ne veriyosanız verin.
Ama 'ne veriyosanız verin' işini alması gereken gıda, vitamin vs'den önce yapmayın...
İlk 6 ay 'anne sütü' herşey onda saklı!
Sonrasında ek gıdayla 'tanıştırma' %80 anne sütü devam.
10 aylıktan itibaren de kemik suyu, et suyu, et püresi, kereviz, ıspanak karışımı çorbası, ekmeksiz kuzu kıymalı köftesi, tuzsuz şekersiz az pütürlü mamaları...
Şeker mi alması gerek? Dut kurusu, kayısı, meyve pestilleri, meyve'den gayet güzel alabilir.
Süt olarak en sağlıklısı 'anne sütü' hala emzirmekteyim, sabah kahvaltısı sütünü sağlayan inek benim!
Market sütleri içtiğinde 'ohhh' diyemiyorum, tedirginim. Ne nedir, içinde ne vardır belli değil!
Ananesinin yaptığı, buzluğumuzu sıkça dolduran ve bi hızla da boşaltan et sularını tükettiğinde 'ohh' diyorum!
Parmaklarını yalayarak yiyor, etin özünü alıyor...
ve yapması çok basit iri köfteleri hapır hupur yediğinde bugünkü 'alması gerekeni' aldı diyor ve yumurta, meyvelere, kefirlere, kuru meyvelere açıyorum kapıları :)
Ekmeğimiz de tek çeşit 'halk ekmek altın çörek' elimizde daima! :)
Planlı olmak çok işe yarıyor, boğazından geçenleri sayıyorum adeta!
Azmime hayranım...
Süt içirmiyor değilim, meyve suyu almaktansa marketten süt yanına da meyve kurusu alıveriyor, sokakta uykuya dalmasına yardımcı oluyorum...
ama işte Tvler söylemeden çok önce ben evde kefir yapmakla uğraşıyordum! Kefir in, süt out :)
Herkes şokta!
Daha şekerli su, pekmezli emzik, ballı süt, nutella, şeker vermemeye alışamamışken şoka giriyor anneler her yeni günde :)
Bebek ve çocuk beslenmesi çok basit aslında!
Şimdi özen gösterin, sonrasında hastalıklarda kendinizi suçlamayın.
Bence sakin kafa düşünün...
Liste yapın, ona uyun. Her gün bebeğin alması gerekenleri verin, sonra da ne veriyosanız verin.
Ama 'ne veriyosanız verin' işini alması gereken gıda, vitamin vs'den önce yapmayın...
İlk 6 ay 'anne sütü' herşey onda saklı!
Sonrasında ek gıdayla 'tanıştırma' %80 anne sütü devam.
10 aylıktan itibaren de kemik suyu, et suyu, et püresi, kereviz, ıspanak karışımı çorbası, ekmeksiz kuzu kıymalı köftesi, tuzsuz şekersiz az pütürlü mamaları...
Şeker mi alması gerek? Dut kurusu, kayısı, meyve pestilleri, meyve'den gayet güzel alabilir.
Süt olarak en sağlıklısı 'anne sütü' hala emzirmekteyim, sabah kahvaltısı sütünü sağlayan inek benim!
Market sütleri içtiğinde 'ohhh' diyemiyorum, tedirginim. Ne nedir, içinde ne vardır belli değil!
Ananesinin yaptığı, buzluğumuzu sıkça dolduran ve bi hızla da boşaltan et sularını tükettiğinde 'ohh' diyorum!
Parmaklarını yalayarak yiyor, etin özünü alıyor...
ve yapması çok basit iri köfteleri hapır hupur yediğinde bugünkü 'alması gerekeni' aldı diyor ve yumurta, meyvelere, kefirlere, kuru meyvelere açıyorum kapıları :)
Ekmeğimiz de tek çeşit 'halk ekmek altın çörek' elimizde daima! :)
Planlı olmak çok işe yarıyor, boğazından geçenleri sayıyorum adeta!
Azmime hayranım...
Süt içirmiyor değilim, meyve suyu almaktansa marketten süt yanına da meyve kurusu alıveriyor, sokakta uykuya dalmasına yardımcı oluyorum...
ama işte Tvler söylemeden çok önce ben evde kefir yapmakla uğraşıyordum! Kefir in, süt out :)
11.12.11
Biberon & Emzik luv u! :)
Kendimize 2. çocuk değil de Simsim'e kardeş düşünmekteyim yalan değil!
ama vakit var çokça :)
Yeni aralıksız uyumaya başladım.
Yani aralıksız derken sabaha kadar deliksiz uyuyor değilim, 9 buçukta mesaim bitiyor ve sabah 5 buçukta ayaktayız :)
Sabaha kadar aralıksız uyuyan çocuklar varmış!?!
Bizim en iyi halimiz 3,5 saatte bir kalktığımız ve şimdiki halimiz!!
Çocuktan çocuğa fark var. Bizimkinin yaşayacağı, keşfedeceği ve paylaşacağı çok şey var!
Oyunbaz lokum cinsi bu :)
Şimdiiiiiii şartlarım şöyle...
Simsim'e kendimi çok feda ettim!
Tamam tabiki yine beslenmeye dikkat edicez, organik olucaz ama bazı yardımcılarımızı seve seve kabul edicez.
Mesela Emzik!! Doğal anneyim ya; Denerken içimizden 'Allah'ım nolur istemesin, almasın' diye dua etmicez, tam tersini edicez ki kendimizi emzik olarak kullandırtmayalım zira 1 çocuk 40 emzik eskitiyor, ben baya eskidim :)
Biberon!! Biberon vermedik, alıştırmadık. Niye? Memeyi sakın bırakmasın diye, bırakmaz bırakmaz bence! Ah be çocuk 2 yaşına geliyosun, asılı kaldın :) Biberona alışsın ki ben ona kendimi değil sütümü bırakıyım biraz kaçıveriyim :)
Başka isteğim yok, pişmanlığım yok, herşeyden memnumum, kızımı çok seviyorum!
Feda ettiklerim onun cefa çekmemesi için ama şu iki şey 'biberon ve emzik' beni kurtaracak!
ama vakit var çokça :)
Yeni aralıksız uyumaya başladım.
Yani aralıksız derken sabaha kadar deliksiz uyuyor değilim, 9 buçukta mesaim bitiyor ve sabah 5 buçukta ayaktayız :)
Sabaha kadar aralıksız uyuyan çocuklar varmış!?!
Bizim en iyi halimiz 3,5 saatte bir kalktığımız ve şimdiki halimiz!!
Çocuktan çocuğa fark var. Bizimkinin yaşayacağı, keşfedeceği ve paylaşacağı çok şey var!
Oyunbaz lokum cinsi bu :)
Şimdiiiiiii şartlarım şöyle...
Simsim'e kendimi çok feda ettim!
Tamam tabiki yine beslenmeye dikkat edicez, organik olucaz ama bazı yardımcılarımızı seve seve kabul edicez.
Mesela Emzik!! Doğal anneyim ya; Denerken içimizden 'Allah'ım nolur istemesin, almasın' diye dua etmicez, tam tersini edicez ki kendimizi emzik olarak kullandırtmayalım zira 1 çocuk 40 emzik eskitiyor, ben baya eskidim :)
Biberon!! Biberon vermedik, alıştırmadık. Niye? Memeyi sakın bırakmasın diye, bırakmaz bırakmaz bence! Ah be çocuk 2 yaşına geliyosun, asılı kaldın :) Biberona alışsın ki ben ona kendimi değil sütümü bırakıyım biraz kaçıveriyim :)
Başka isteğim yok, pişmanlığım yok, herşeyden memnumum, kızımı çok seviyorum!
Feda ettiklerim onun cefa çekmemesi için ama şu iki şey 'biberon ve emzik' beni kurtaracak!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ünlü gurmeler neler dedi?
Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...
-
Daha inşaat halindeyken ziyaret ettiğim. Pek çok bebek mekan gibi, açılışına şahit olduğum. ve müşteri olarak abonesi olduğum mekana abon...
-
ve ben doktorsuz kalınca, kabuslarım gerçekleşmesin diye hemen google'a sarıldım. Arkadaşlarıma danıştım... En sonunda özgeçmiş ve ...
-
Bizim evin Firuze'si, Simre ve Tümhan'ın Ablası uzun bir süre bizimle çalıştıktan sonra memleketine dönme kararı aldı. Onun o kara...