Mars'tan mı Jüpiter'den mi neden bilmem elektronikler benden uzaklaşır vaziyette!
Bilgisayarlardan sonra emektar Ay Fon'um da terketti beni...
1 gün kapandı ve açılmadı...
Zaten uzun zamadır titreşimi de bozulmuştu.
Artık yavaş yavaş saçı, dişi dökülen nineleri andırmaya başlamıştı bana ama böyle aniden gitmesi beni yıktı!
Yıktı çünkü içindeki binlerce fotoğraf, video, en son kaydettiğim bazı telefon numaraları ve ajandaya kaydettiğim önemli 1 şeyler gittiiiiiiiiiiii!
Tamire gönderdik, içindekilerin silinmeden yapılmasını rica ettik ama diyorum ya ninenin sonradan çalıştığına şükretmek lazım :)
Haso bi anda yıkıldı, fotoğraflar gidince...
E tabi biz fotoları bilgisayara atmıştık, bilgisayara da virüs girince şahane olduk :))
Önemsememiş numarası yaptım; Haso yıkılma işini daha uzatmasın diye...
ama bi yutkundum ki 'amaan boşver, fotoğrafa ne gerek var, seninkinde var bi sürü, sanki ne var abartma' derken :)))
aman dikkat i phone ve pc'leriniz ortak çalışıp 'geçmişimi temizle' tuşuna basmasınlar sizin de :)
11.5.12
24.4.12
Anneye parmak sallanır mı ki!?!
Bloğa ara verdim, verdirildim, teknoloji beni yedi, şimdi ben onu yicem! Hammmm :)
Sebep şu!
Evde iki bilgisayar var. İkisi de Kaput!
Biri; hem de en çok kullandığım netbook'um açılmaz oldu!
Doktora gitti.
Kötü haber geldi, içine giren virüsler harddiskini yemiş!
Tedavisi yeni 1 harddisk ama bu mini bilgisayarın kendisi zaten 1 harddisk parası!
İçindeki herşey gittikten sonra napayım ben seni sevgili Asus'um!
Asus EEE Pc'ydi benimki. Ufak tefek, ucuz ve işgören bişey...
Simsim doğduğundan beri yattığım yerde kolumun altında tıkır tıkır yazabildiğim,
Tek elle küçük bi defter tutar gibi ordan oraya taşıdığım,
Oyun oynamadığım ve ağır programları çalıştırmadığım minyon PC'm rahmetli oldu :(
Gelelim İkincisine!
O ise bildiğiniz kocamaaan bir laptop,
Photoshop, nakış programı PE Design kullanmalık,
İnternete girmiyorum onunla; yani pek sosyal değil :)
İki ağır ve bizce çok önemli programı onda kullandığımdan virüslerle tanışmasın diye...
Ama gelin görün ki; minyon netbook'um rahmetli olunca koca eşşeği çıkardım meydana!
Çıkarmaz olaydım!
Simsim diğer bilgisayarı elinde ters çevirme özgürlüğüne bile sahipken bunu görünce delirdi!
Tek tek tuşlarını koparmaya başladı!
İki dakikalık işimi halledip çıkmaya çalıştığım her an bi tuş gitti!
Şimdi o bilgisayardan yazıyorum ama tuşlardan 10 tanesi tuş değil parmaklarım tuş!!
Ben de mümkün olduğu kadar az ortalıklara çıkarıyorum çünkü babadan azar işitiyoruz...
'Simre bak baban akşam gelince kızıcak yapma' diye parmak sallıyorum
O da ben yazı yazarken 'anne yapmaa, baba hııııı' diyip bana parmak sallıyo!
Anlamadım kime layık o parmaklar kime sallıycaz bilemedim! :))
Sebep şu!
Evde iki bilgisayar var. İkisi de Kaput!
Biri; hem de en çok kullandığım netbook'um açılmaz oldu!
Doktora gitti.
Kötü haber geldi, içine giren virüsler harddiskini yemiş!
Tedavisi yeni 1 harddisk ama bu mini bilgisayarın kendisi zaten 1 harddisk parası!
İçindeki herşey gittikten sonra napayım ben seni sevgili Asus'um!
Asus EEE Pc'ydi benimki. Ufak tefek, ucuz ve işgören bişey...
Simsim doğduğundan beri yattığım yerde kolumun altında tıkır tıkır yazabildiğim,
Tek elle küçük bi defter tutar gibi ordan oraya taşıdığım,
Oyun oynamadığım ve ağır programları çalıştırmadığım minyon PC'm rahmetli oldu :(
Gelelim İkincisine!
O ise bildiğiniz kocamaaan bir laptop,
Photoshop, nakış programı PE Design kullanmalık,
İnternete girmiyorum onunla; yani pek sosyal değil :)
İki ağır ve bizce çok önemli programı onda kullandığımdan virüslerle tanışmasın diye...
Ama gelin görün ki; minyon netbook'um rahmetli olunca koca eşşeği çıkardım meydana!
Çıkarmaz olaydım!
Simsim diğer bilgisayarı elinde ters çevirme özgürlüğüne bile sahipken bunu görünce delirdi!
Tek tek tuşlarını koparmaya başladı!
İki dakikalık işimi halledip çıkmaya çalıştığım her an bi tuş gitti!
Şimdi o bilgisayardan yazıyorum ama tuşlardan 10 tanesi tuş değil parmaklarım tuş!!
Ben de mümkün olduğu kadar az ortalıklara çıkarıyorum çünkü babadan azar işitiyoruz...
'Simre bak baban akşam gelince kızıcak yapma' diye parmak sallıyorum
O da ben yazı yazarken 'anne yapmaa, baba hııııı' diyip bana parmak sallıyo!
Anlamadım kime layık o parmaklar kime sallıycaz bilemedim! :))
27.2.12
Yumurta mı Tavuktan mı Tavuk mu ondandı?! :)
Yok ben emzirmeyi bırakamicam! :)
1 ara denedim. Sonra düşündüm 'neden kendi rahatım için memeden ayırayım ki Simsim'i'
3 Bebekli Cavidan ablama danıştım ve bencilliğime 1 son verdim. Onu emzirebilmek için nasıl bir çaba sarfettiğimi hatırladım! Ağladığım günlere geri döndüm ve kesin karar verdim. Emsin, gitsin emmediği yere kadar :)
Anneannecim lütfen vazgeç artık 'kes, kurtul, yeter kızım' demekten...
Emzirirken gören herkes 'hala emziriyor musun cık cık cık' demekten vazgeçin!
'Ama faydası yok, boşuna, yemek yemez, zayıf zaten' demeyin!
Çünkü hala çok faydası var.
Gruplarına abone olduğum annelerden elime geçen bir bilgide 2,5 yaşında çocuğu olan bir annenin 6 cc'lik sütündeki milyonlarca hücreden ve faydadan bahsediliyordu.
Yani iki buçuk sene sonra bile sütün miktarı azalsa da faydasının hala göklerde olduğu kanıtlanmıştı artık!
Hani bazen utanıyorum; yanımda 2 aylık bebeğini emziren arkadaşımın önlüğünün altından çıkan bebekten sonra benim koca eşşeğimi saklamam zor ve gülünç oluyor :)
Devamlı emzirmiyorum, bazen diş çıkarırken, bazen psikolojik olarak ihtiyaç duyduğunda ve öğle uykusu koması geldiğinde...
Ha ayrıca belirteyim 'YEMEK YEMESİNE ENGEL DEĞİL'
Öyle düşünenler sakın 'su' da vermeyin çocuğunuza mazallah yemek filan yiyemez :)
Simsim'in düzenli bir menüsü var, her gün onu yiyor. İçinde çikolata, hamur işi yoğunluklu olmadığından da gereksiz yere 'şişiremiyorum' :) Et, meyve ve tatlı olarak da kuru meyve ağırlıklı beslenmekteyiz. Köftemiz bile 30 gr protein içersin diye ekmekle şişmiyor yumurta ve baharatlarla süsleniyor..
Eğer bu benim başarısızlığımsa siz Simsim'in elinden 1 şeyi almayı başarın da görelim diyoruz babasının lafıyla :)
Çok çok çok hareketli ve güçlü bizim sıpamız :)
Oyun ablaları bize Simsim'i teslim ederken saçları başları dağılmış ve 'uhh 1 dk bile durmuyor, maşallah çok hareketli' diyorlar.
Belki hareketli olduğundan çok kilolu değil belki de çok kilolu olmadığından hareketli :) Bilemedim tam! Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bişey oldu bu!?!
1 ara denedim. Sonra düşündüm 'neden kendi rahatım için memeden ayırayım ki Simsim'i'
3 Bebekli Cavidan ablama danıştım ve bencilliğime 1 son verdim. Onu emzirebilmek için nasıl bir çaba sarfettiğimi hatırladım! Ağladığım günlere geri döndüm ve kesin karar verdim. Emsin, gitsin emmediği yere kadar :)
Anneannecim lütfen vazgeç artık 'kes, kurtul, yeter kızım' demekten...
Emzirirken gören herkes 'hala emziriyor musun cık cık cık' demekten vazgeçin!
'Ama faydası yok, boşuna, yemek yemez, zayıf zaten' demeyin!
Çünkü hala çok faydası var.
Gruplarına abone olduğum annelerden elime geçen bir bilgide 2,5 yaşında çocuğu olan bir annenin 6 cc'lik sütündeki milyonlarca hücreden ve faydadan bahsediliyordu.
Yani iki buçuk sene sonra bile sütün miktarı azalsa da faydasının hala göklerde olduğu kanıtlanmıştı artık!
Hani bazen utanıyorum; yanımda 2 aylık bebeğini emziren arkadaşımın önlüğünün altından çıkan bebekten sonra benim koca eşşeğimi saklamam zor ve gülünç oluyor :)
Devamlı emzirmiyorum, bazen diş çıkarırken, bazen psikolojik olarak ihtiyaç duyduğunda ve öğle uykusu koması geldiğinde...
Ha ayrıca belirteyim 'YEMEK YEMESİNE ENGEL DEĞİL'
Öyle düşünenler sakın 'su' da vermeyin çocuğunuza mazallah yemek filan yiyemez :)
Simsim'in düzenli bir menüsü var, her gün onu yiyor. İçinde çikolata, hamur işi yoğunluklu olmadığından da gereksiz yere 'şişiremiyorum' :) Et, meyve ve tatlı olarak da kuru meyve ağırlıklı beslenmekteyiz. Köftemiz bile 30 gr protein içersin diye ekmekle şişmiyor yumurta ve baharatlarla süsleniyor..
Eğer bu benim başarısızlığımsa siz Simsim'in elinden 1 şeyi almayı başarın da görelim diyoruz babasının lafıyla :)
Çok çok çok hareketli ve güçlü bizim sıpamız :)
Oyun ablaları bize Simsim'i teslim ederken saçları başları dağılmış ve 'uhh 1 dk bile durmuyor, maşallah çok hareketli' diyorlar.
Belki hareketli olduğundan çok kilolu değil belki de çok kilolu olmadığından hareketli :) Bilemedim tam! Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bişey oldu bu!?!
22.2.12
3 Mekan 3 Kilo :)
Rejime girdim! Yemek organizasyonları iptal!
Kendimi yazarak tatmin edicem!
Dünyayı yemek istiyorum! :)
İşte 3 Kg garantili vazgeçemediğimiz 3 mekan!
ESKİ EV - Yeşilköy
Biz burayı tesafüfen keşfettik.
Balıkçı. Ufak ve samimi.
Sahipleri işin başında.
Gerekirse servisi onlar yapıyor.
Sohbet ediyorlar.
Sizi bağımlı yapıyorlar.
Çocuk için alanı yok. Eğer mekan boşsa garsonlar 'balık' çizebiliyor :) ama yan taraftaki restoranda duran bi abi var çocuklarla ilgilenen 'ufak bir bahşiş' karşılığında çocuğunuzu o restorana ve o abiye emanet edebilirsiniz.
Ara sıcaklar harika! Balık Mücver, Köftesi, Böreği kesinlikle tadılmalı.
Balık olarak da Fener Fajita! Bu ismi ben uydurdum :) Fajita hastası olan ben balığın fajitasını burda yedim! Onlara da söyledim, belki değiştirirler ismini :) Balıklar şerit şerit kesilmiş, soğan, çeşitli biberler ve mantar sotelenerek güveçte servis ediliyor!
Ali Haydar Usta - Bakırköy
Biz burayı güzel bir kebapçı ararken Bahçelievler'deki şubesiyle keşfettik.
Meğer sahibi Malatya'lıymış. Haso ayrı bi sevdi! :)
Künefesi harika.
Tavuk şiş, tavuk şiş değil 'lokum şiş'! Kesinlikle bir deneyin ne dediğimi anlayacak ve çok şaşırıcaksınız tavuğu öyle yumuşacık ve lezzetli görünce.
Kebap olarak da köz patlıcan üzerine minik minik kesilmiş etler ve tavukların üzerine eritilmiş kaşarlı 'ali haydar kebap'!
Çocuk için özel alanı yok. Biz Simsim'i bırakıp gidiyoruz :)
Şenol Kolcuoğlu Metrelik Kebap - Maltepe sahil sanırım :)
O sıradaki tüm kebapçılarda çocuğunuzu bırakıyosunuz oyun ablası ilgileniyor ve rahat rahat yemek yiyorsunuz.
Adana kebapçısı.
Çorba - Pilav yok. Kebabı hakkıyla yiyin diye!
Ama kebap ki ne kebap!
Et sevmeyen biri olarak her hafta gözümde o metrelik kebap tütüyorsa siz anlayın gerisini!
1 metre pide üstüne adana kebap üstüne de beyti, tavuk kanat, kaburga filan minik minik karışık sunuluyor! Asla bitiremiyorsunuz! Ağzım sulandı! :)
Hatır için vs diye değil gerçekten lezzetli oldukları için yazdım.
Yanlış anlaşılmasın.
Yoksa biz çooook mekana gidiyoruz ve etrafımızdaki alışveriş merkezleri içindeki midpoint, cookshop, bigchef'ler de dahil çooook mekanlar kankamız :) Hatır için yazsam içinden çıkamam :)
Sizi seviyorum, Yemek yemeyi de! :))))
Kendimi yazarak tatmin edicem!
Dünyayı yemek istiyorum! :)
İşte 3 Kg garantili vazgeçemediğimiz 3 mekan!
ESKİ EV - Yeşilköy
Biz burayı tesafüfen keşfettik.
Balıkçı. Ufak ve samimi.
Sahipleri işin başında.
Gerekirse servisi onlar yapıyor.
Sohbet ediyorlar.
Sizi bağımlı yapıyorlar.
Çocuk için alanı yok. Eğer mekan boşsa garsonlar 'balık' çizebiliyor :) ama yan taraftaki restoranda duran bi abi var çocuklarla ilgilenen 'ufak bir bahşiş' karşılığında çocuğunuzu o restorana ve o abiye emanet edebilirsiniz.
Ara sıcaklar harika! Balık Mücver, Köftesi, Böreği kesinlikle tadılmalı.
Balık olarak da Fener Fajita! Bu ismi ben uydurdum :) Fajita hastası olan ben balığın fajitasını burda yedim! Onlara da söyledim, belki değiştirirler ismini :) Balıklar şerit şerit kesilmiş, soğan, çeşitli biberler ve mantar sotelenerek güveçte servis ediliyor!
Ali Haydar Usta - Bakırköy
Biz burayı güzel bir kebapçı ararken Bahçelievler'deki şubesiyle keşfettik.
Meğer sahibi Malatya'lıymış. Haso ayrı bi sevdi! :)
Künefesi harika.
Tavuk şiş, tavuk şiş değil 'lokum şiş'! Kesinlikle bir deneyin ne dediğimi anlayacak ve çok şaşırıcaksınız tavuğu öyle yumuşacık ve lezzetli görünce.
Kebap olarak da köz patlıcan üzerine minik minik kesilmiş etler ve tavukların üzerine eritilmiş kaşarlı 'ali haydar kebap'!
Çocuk için özel alanı yok. Biz Simsim'i bırakıp gidiyoruz :)
Şenol Kolcuoğlu Metrelik Kebap - Maltepe sahil sanırım :)
O sıradaki tüm kebapçılarda çocuğunuzu bırakıyosunuz oyun ablası ilgileniyor ve rahat rahat yemek yiyorsunuz.
Adana kebapçısı.
Çorba - Pilav yok. Kebabı hakkıyla yiyin diye!
Ama kebap ki ne kebap!
Et sevmeyen biri olarak her hafta gözümde o metrelik kebap tütüyorsa siz anlayın gerisini!
1 metre pide üstüne adana kebap üstüne de beyti, tavuk kanat, kaburga filan minik minik karışık sunuluyor! Asla bitiremiyorsunuz! Ağzım sulandı! :)
Hatır için vs diye değil gerçekten lezzetli oldukları için yazdım.
Yanlış anlaşılmasın.
Yoksa biz çooook mekana gidiyoruz ve etrafımızdaki alışveriş merkezleri içindeki midpoint, cookshop, bigchef'ler de dahil çooook mekanlar kankamız :) Hatır için yazsam içinden çıkamam :)
Sizi seviyorum, Yemek yemeyi de! :))))
17.2.12
46 to 64 :) 1 Şişkoluk masalı :)
Hamileydim, Doğurdum, Büyüttüm şimdi yiyorum eskisi gibi :)
Simsim büyüdü ya! Nereye koysan kaynaşır vaziyette :) Sosyal kelebeğim; abi, abla, bebek, büyük, küçük, balık, kedi herkesle iletişim peşinde; dolayısıyla da biz kendimizi lezzet avcılığına adamış durumdayız! :)
İyi mi kötü mü diye sorarsanız.
Yorumlarıyla size 3 mekan yazıcam. 3'ünü de denemenizi tavsiye edicem ve sizi kilolarınızla başbaşa bırakıcam :)
Biz Simsim'siz yemek organizasyonlarımızı arttırdığımızdan beri kilolar gram gram etimize budumuza parmaklarımıza kadar yapışır oldu!
Bugün itibariyle rejime başladık.
Yani en azından evde mutfak giriş - çıkışları azaltıldı.
Malzeme alımı durduruldu.
Dışarda yemek yemek yerine 'ne yapacağız'a henüz karar verilmemiş olsa da yemekten haz alma duygumuzu bastırmaya çalışmaya karar verdik!?!
Benim için 'az yemek' ya da 'yemek seçmek' çok zor.
Çünkü Simsim'e yemek yedirdikten sonra kalan artık yemekleri yerken buluyorum kendimi.
Ya da ben yemek yediğimde canı yemek yemek isteyen bir çocuğum var desem!?! :)
Dolayısıyla sürekli bi yemek yeme - yapma durumu söz konusu... Ben nasıl rejim yaparım ki! :(
Şöyle bi kilo hesabı yapıyorum, gayet açık seçik. Buyrun!
Hamile kaldığımda 58.5 kiloydum. İlk 3 ay sonunda 56 kiloya düştüm. 64 kiloyla doğurdum. Doğumun 40. gününde 53.5 kiloya düştüm!
Şu an mı? Hamileliğimin 6. ayındaki gibi bir göbeğe ve kiloya sahibim!?!
Ben 2005'ten beri sürekli kilo alan ve veren bi tip oldum.
O zamana kadar 46 -50 Kg arasında dolaşmaktaydım.
Ne olduysa Haso'nun Malatya yemekleriyle tanışmamla oldu :)
Bulgurun o çeşit çeşit halleri ve tereyağıyla tanışınca benim gözlerim ve midem bayram ederke karşımdakilerin gözleri bayram etmememeye başladı, göz zevklerini bozar oldum :))))
Yardım edin! Yine Şişko oluyorum!!!!!!!!!! :)
Simsim büyüdü ya! Nereye koysan kaynaşır vaziyette :) Sosyal kelebeğim; abi, abla, bebek, büyük, küçük, balık, kedi herkesle iletişim peşinde; dolayısıyla da biz kendimizi lezzet avcılığına adamış durumdayız! :)
İyi mi kötü mü diye sorarsanız.
Yorumlarıyla size 3 mekan yazıcam. 3'ünü de denemenizi tavsiye edicem ve sizi kilolarınızla başbaşa bırakıcam :)
Biz Simsim'siz yemek organizasyonlarımızı arttırdığımızdan beri kilolar gram gram etimize budumuza parmaklarımıza kadar yapışır oldu!
Bugün itibariyle rejime başladık.
Yani en azından evde mutfak giriş - çıkışları azaltıldı.
Malzeme alımı durduruldu.
Dışarda yemek yemek yerine 'ne yapacağız'a henüz karar verilmemiş olsa da yemekten haz alma duygumuzu bastırmaya çalışmaya karar verdik!?!
Benim için 'az yemek' ya da 'yemek seçmek' çok zor.
Çünkü Simsim'e yemek yedirdikten sonra kalan artık yemekleri yerken buluyorum kendimi.
Ya da ben yemek yediğimde canı yemek yemek isteyen bir çocuğum var desem!?! :)
Dolayısıyla sürekli bi yemek yeme - yapma durumu söz konusu... Ben nasıl rejim yaparım ki! :(
Şöyle bi kilo hesabı yapıyorum, gayet açık seçik. Buyrun!
Hamile kaldığımda 58.5 kiloydum. İlk 3 ay sonunda 56 kiloya düştüm. 64 kiloyla doğurdum. Doğumun 40. gününde 53.5 kiloya düştüm!
Şu an mı? Hamileliğimin 6. ayındaki gibi bir göbeğe ve kiloya sahibim!?!
Ben 2005'ten beri sürekli kilo alan ve veren bi tip oldum.
O zamana kadar 46 -50 Kg arasında dolaşmaktaydım.
Ne olduysa Haso'nun Malatya yemekleriyle tanışmamla oldu :)
Bulgurun o çeşit çeşit halleri ve tereyağıyla tanışınca benim gözlerim ve midem bayram ederke karşımdakilerin gözleri bayram etmememeye başladı, göz zevklerini bozar oldum :))))
Yardım edin! Yine Şişko oluyorum!!!!!!!!!! :)
11.2.12
Gamze AKBAŞ!
Söz yok söyleyecek!
Gamze'nin kişisel bloğu:
http://atakan310309.wordpress.com/
ve ilik donörü nasıl olunur'la ilgili:
http://gamzeakbas.blogspot.com/
Allah minik kuzuna bağışlasın onu!
Allah hepimize 'SAĞLIK' versin herşeyden önce!
Şu günlerde gözümün önünde babamın sağlığını nasıl kaybettiğini izlerken yaşadığım moral kaybı ile benimle aynı yaştaki Gamze'nin minik yavrusuna ve eşine, eşinin ona yazdığı yazıları okumak ve şu an Okan Bayülgen'de onun sesini duymak 'SAĞLIK' kavramını ne kadar arka planda tuttuğumuzu ve ancak başımıza kötü bir şey geldiğinde dile getirdiğimizi hatırlattı.
Hep farkında olalım. Kaybetmeden 'SAĞLIĞIMIZIN' kıymetini bilelim.
Ne yönetilemeyen devletin, değişen düzenin, açığın, kapalının, dinlerin, ırkların, kötü bakan gözlerin, kötü konuşan dillerin, başarılamayan işlerin, kötü olmuş yemeklerin, küskünlüklerin, dedikoduların hiçbir şeyin ve hiçkimsenin önemi yok!
Allah sadece SAĞLIK versin. Sağlıklı olduktan sonra sevdiklerimle dağda da olsa bir yudum su bir yudum ekmekle yaşarım demeyi bilelim hırsları bir kenara bırakıp!
ve bencilliği de bir kenara bırakalım 'başımıza gelince' değil 'gelmeden' Gamze'ye ve onun gibi destek bekleyenlere bizzat yardım eli uzatarak işe başlayalım.
O derneği, bu derneği, Turkcell, hacı, hoca, bilmemkim vasıtasıyla değil kendi elinizle yardım edin!
Bir senedir babamın durumu ile ilgili hastanelere oldukça yakınken yarın da refakatçi olarak yanında bulunduğum süre içerisinde yapacağım ilk şey Gamze ve eğer uymassa diğer ilik nakli ihtiyacı olanlar için ne yapmak gerekiyorsa bir adım atmak!
Lafta, okumakta kalmasın. Onun yazılarını okuduğunuzda duygularınız gözyaşlarınızla birlikte akıp gitmesin siz de bir adım atın.
Parmağınızla tuşlayarak ya da düzenli olarak 'çocuk okutmak' adı altında kime yardım ettiğinizi bilmeden gönderdiğiniz paralara ihtiyaç yok!
Hadi....
Gamze'nin kişisel bloğu:
http://atakan310309.wordpress.com/
ve ilik donörü nasıl olunur'la ilgili:
http://gamzeakbas.blogspot.com/
Allah minik kuzuna bağışlasın onu!
Allah hepimize 'SAĞLIK' versin herşeyden önce!
Şu günlerde gözümün önünde babamın sağlığını nasıl kaybettiğini izlerken yaşadığım moral kaybı ile benimle aynı yaştaki Gamze'nin minik yavrusuna ve eşine, eşinin ona yazdığı yazıları okumak ve şu an Okan Bayülgen'de onun sesini duymak 'SAĞLIK' kavramını ne kadar arka planda tuttuğumuzu ve ancak başımıza kötü bir şey geldiğinde dile getirdiğimizi hatırlattı.
Hep farkında olalım. Kaybetmeden 'SAĞLIĞIMIZIN' kıymetini bilelim.
Ne yönetilemeyen devletin, değişen düzenin, açığın, kapalının, dinlerin, ırkların, kötü bakan gözlerin, kötü konuşan dillerin, başarılamayan işlerin, kötü olmuş yemeklerin, küskünlüklerin, dedikoduların hiçbir şeyin ve hiçkimsenin önemi yok!
Allah sadece SAĞLIK versin. Sağlıklı olduktan sonra sevdiklerimle dağda da olsa bir yudum su bir yudum ekmekle yaşarım demeyi bilelim hırsları bir kenara bırakıp!
ve bencilliği de bir kenara bırakalım 'başımıza gelince' değil 'gelmeden' Gamze'ye ve onun gibi destek bekleyenlere bizzat yardım eli uzatarak işe başlayalım.
O derneği, bu derneği, Turkcell, hacı, hoca, bilmemkim vasıtasıyla değil kendi elinizle yardım edin!
Bir senedir babamın durumu ile ilgili hastanelere oldukça yakınken yarın da refakatçi olarak yanında bulunduğum süre içerisinde yapacağım ilk şey Gamze ve eğer uymassa diğer ilik nakli ihtiyacı olanlar için ne yapmak gerekiyorsa bir adım atmak!
Lafta, okumakta kalmasın. Onun yazılarını okuduğunuzda duygularınız gözyaşlarınızla birlikte akıp gitmesin siz de bir adım atın.
Parmağınızla tuşlayarak ya da düzenli olarak 'çocuk okutmak' adı altında kime yardım ettiğinizi bilmeden gönderdiğiniz paralara ihtiyaç yok!
Hadi....
30.1.12
Sevgi Kelebeğim :)
Çok sık yazamıyorum.
Ya yazmak istediğim an bilgisayarı ele geçiremiyorum ya da bu zamana kadar kaldığım uykusuzlukların öcünü alır gibi bol bol uykuya vakit ayırıyor ve yazamıyorum :)
Simsim'le aramız pek iyi. Çünkü artık bensiz, babasız sevdikleriyle vakit geçirebilen kocaman 1 çocuk oldu :)
Bunun sonuçları çok iyi olmadı.
Anne kilo aldı; rahata erince ilk işim kilo almak :)
Baba sigaraya başladı; gittiğimiz yerlerde 'du 1 sigara yakıyım' derken yeniden sigaranın eline düştü :(
Dönüp dönüp kendimize şaşar olduk; dışarı çıkmaya can atan biz; 'yine mi dışarı çıkıcaz' diyip gezicek yer bulamaz ve Simsim'le gezmeyi özler olduk:)
Derdini anlatabildiği için çığlıklarımız son buldu.
Masada otururken o minik elini çenesine yaslaması, kollarını bağlayarak oturup bacak bacak üstüne atmasına bayılmaktayım.
Gezmelerimiz tam bir komedi. Ben peşinden gidiyorum. O önde, koluna çantasını takmış, minik bebekli bebek arabasını sürerken tanıyanlar bu havasına şaşıp kalıyor.
Ev ziyaretlerimizde bizden biri ama sokakta bizi tanımayan havalı bi genç kız modlarında :)
Her hafta görüşüp kendimizce oyun grubu oluşturduğumuz arkadaşı Çınar'ı öpücüklere boğmakta.
Bizim iki anne olaraksa tek derdimiz 'oyuncak paylaşamama' durumları.
Ortada dandik bir oyuncak ve çığlıklar içinde deliren iki çocuğa bakakalıyoruz çoğu zaman.
Çınar'ımız erkek adam ya 'pat' diye simrenin kafasına vurmak üzere ya da saçına yapışmış yakalıyoruz :)
Bu durumda da pedagoglarımızdan yardım alıyoruz iki taraflı.
Araya girin, engel olun diyolar; perişanlık yaşıyoruz :)
Simre de Çınar'a karşılık versin o da onun saçını çeksin ki 'vurduğumda vururlar'ı anlasın Çınar, Simre de karşılık vermeyi bilsin diyorlar; tamam diyoruz Simre ısrarla 'hadi sen de saçını çek' dediğimizde Çınar'ı seviyor, okşuyor, öpüyor :)
Sevgi pıtırcığı kızım saçı başı yolunsa da o sırada yüzünü buruşturuyor ama hemen arkasında Şıı Şııı diye Çınar'a sevgi kelebekliği yapıyor :)
Yeni çözümü ben buldum; bi dahaki sefere hiç oyuncak bulundurmayıp 'oyuncak paylaşamama' sorununu çözücez, bakalım sonuçlar ne olucak :)
Ya yazmak istediğim an bilgisayarı ele geçiremiyorum ya da bu zamana kadar kaldığım uykusuzlukların öcünü alır gibi bol bol uykuya vakit ayırıyor ve yazamıyorum :)
Simsim'le aramız pek iyi. Çünkü artık bensiz, babasız sevdikleriyle vakit geçirebilen kocaman 1 çocuk oldu :)
Bunun sonuçları çok iyi olmadı.
Anne kilo aldı; rahata erince ilk işim kilo almak :)
Baba sigaraya başladı; gittiğimiz yerlerde 'du 1 sigara yakıyım' derken yeniden sigaranın eline düştü :(
Dönüp dönüp kendimize şaşar olduk; dışarı çıkmaya can atan biz; 'yine mi dışarı çıkıcaz' diyip gezicek yer bulamaz ve Simsim'le gezmeyi özler olduk:)
Derdini anlatabildiği için çığlıklarımız son buldu.
Masada otururken o minik elini çenesine yaslaması, kollarını bağlayarak oturup bacak bacak üstüne atmasına bayılmaktayım.
Gezmelerimiz tam bir komedi. Ben peşinden gidiyorum. O önde, koluna çantasını takmış, minik bebekli bebek arabasını sürerken tanıyanlar bu havasına şaşıp kalıyor.
Ev ziyaretlerimizde bizden biri ama sokakta bizi tanımayan havalı bi genç kız modlarında :)
Her hafta görüşüp kendimizce oyun grubu oluşturduğumuz arkadaşı Çınar'ı öpücüklere boğmakta.
Bizim iki anne olaraksa tek derdimiz 'oyuncak paylaşamama' durumları.
Ortada dandik bir oyuncak ve çığlıklar içinde deliren iki çocuğa bakakalıyoruz çoğu zaman.
Çınar'ımız erkek adam ya 'pat' diye simrenin kafasına vurmak üzere ya da saçına yapışmış yakalıyoruz :)
Bu durumda da pedagoglarımızdan yardım alıyoruz iki taraflı.
Araya girin, engel olun diyolar; perişanlık yaşıyoruz :)
Simre de Çınar'a karşılık versin o da onun saçını çeksin ki 'vurduğumda vururlar'ı anlasın Çınar, Simre de karşılık vermeyi bilsin diyorlar; tamam diyoruz Simre ısrarla 'hadi sen de saçını çek' dediğimizde Çınar'ı seviyor, okşuyor, öpüyor :)
Sevgi pıtırcığı kızım saçı başı yolunsa da o sırada yüzünü buruşturuyor ama hemen arkasında Şıı Şııı diye Çınar'a sevgi kelebekliği yapıyor :)
Yeni çözümü ben buldum; bi dahaki sefere hiç oyuncak bulundurmayıp 'oyuncak paylaşamama' sorununu çözücez, bakalım sonuçlar ne olucak :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ünlü gurmeler neler dedi?
Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...
-
Daha inşaat halindeyken ziyaret ettiğim. Pek çok bebek mekan gibi, açılışına şahit olduğum. ve müşteri olarak abonesi olduğum mekana abon...
-
ve ben doktorsuz kalınca, kabuslarım gerçekleşmesin diye hemen google'a sarıldım. Arkadaşlarıma danıştım... En sonunda özgeçmiş ve ...
-
Bizim evin Firuze'si, Simre ve Tümhan'ın Ablası uzun bir süre bizimle çalıştıktan sonra memleketine dönme kararı aldı. Onun o kara...