12.9.10

Tatil, tatil, tatil! :)

Bayram tatilinde Ayvalık'taydık!

Cunda - Sarımsaklı arası gittik geldik...
Cunda'nın zeytinyağında kızarmış kalamarıyla, efsane kabak çiçeği dolmasını, lokma tatlısını
Sarımsaklı Leda'nın kızarmış dondurmasını yemeden gelmedik :)
Bana tatil demek; deniz, güneş ve yöresel lezzetleri bir bir tatmak demek...
Senelerce gide gele de her yörede bir adres edindim.
Gözlemecisi, dondurmacısı, peynircisi, zeytinyağcısı, muzcusu, mantıcısı, reçelcisi vs. bir sürü liste var elimde ege ve akdenize ait!
Simoti'^yle ilk tatilimizdi...
Nasıl gitsek, nasıl yapsak diye doğduğundan beri düşündüğümüz ve korktuğumuz bir şeydi 'simoyla tatil'
ama hiç de korktuğumuz gibi olmadı çünkü gerekli önlemleri aldık; tabiien önemlisi yardımcı kuvvet desteği aldık :)

Anneannemiz yoğun iş temposundan tatile gitmeye vakit bulamamıştı ve çok da yorgundu.

Bayrama denk gelen bir vakitte yazın son demlerinden faydalanarak tatile çıkma hazırlıkları yapıyordu ki benim katakullime geldi :))

Önce anneannemizle tatile gitmeyi düşünüyorduk ama anneanne siz başbaşa gidin diye bizi başından savdı :(

sonra arkadaş grubu ile tatile gitmeye hazırlanıyorduk ama tarihler uymayınca o da olmadı.

Sonra anneme yoğun ısrarlarım; 'sen gelmezsen biz karı - koca vakit nasıl geçiricez ki' demelerim işe yaramış olacak ki; arkadaşı Ayla abla'yla çıkacağı tatilin rotasını değiştirip bizden farklı bir otelde kalmak şartıyla Sarımsaklı'ya yönlendirdi.

'Niye bizden farklı bir otel, hadi gelin aynı otele' desem de 'yok yok ihtiyacın olduğunda yanında olurum, onun dışında başbabaşa kalın' diyerek otoritesini bozmadı ve dediğini yaptı :)

Anneme zorla bişey yaptıramazsınız, bendeki ve hatta Simre'deki 'keçi'lik onda da var. Karar vermişse kararından döndüremezsiniz, hani çok ısrar ederseniz de kibarca bir dille 'susmaya' davet edilirsiniz :)

11.9.10

Pembe 1 kamyon isteriz! :)

Tatile gitmeden önce aşıya giderken kendi arabamla gitmedim.

Benimki eşimin ailesinde, onlarınkiyse bende kalmıştı.

Biz Simoti ve eşyalarıyla kalabalık bir anne-kız'ız :)

Kendi arabamıza yerleşmişiz, bagaj full dolu, arka koltukta tek kişilik yer bırakıp ön koltuğa da Simo'yu koymuşuz geziyoruz her gün! Ama bu araba spor bi araba yani tek kapı, bagajı desen 1 James Bond çant ancak sığar...

İlk gün binmeden önce arabanın etrafında dön dön durdum sonra bazı eşyalarımızdan feragat ettik ve sadece araba koltuğu ve ufak çantamızla idare ettik günlerce :(

Alamadığım eşyalardan lazım olanlar oldu, indir bindir, sığdırmaya çalışmaktan çok yoruldum falan filan ve sonunda anladım ki biz minik ama oldukça kalabalık ve spor arabaya asla sığamayan bir aileymişiz aslında :)

Mümkünse pembe 1 kamyon istiyorum!! :)

Pis aşı git burdan! :)

Tatil öncesi doktorumuza aylık genel kontrollerimiz için gittik.

Boyu, posu, kilosu ile ilgili anne ineçe'yi takdir eden doktorumuz 'zatüre' aşısı günü olduğunu söyleyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü :(

Çünkü o aşının birincisi Simoti'mi perişan etmişti!
Allaha şükür ateş, kusma vs gibi yan etkilerimiz hiçbir aşıda olmadı ama bacaktan yapılan bu aşının sıvısı bebeğimin tombik bacaklarında dolaştıkça yakıyordu canını! :(

Geçen sefer aşı olduğunda, gece sabaha kadar her bacağını hareket ettirdiğinde ağlayarak uyanıyordu!

Sabahı sabah etmiştim, bacağını kıpırdatmasın die neler neler yapmıştık babasıyla :(

Şimdi yine o aşının sırası gelmiş işte!

Doktorumuza sabaha karşı yolculuğa çıkacağımızı söylerek ve tatil dönüşü aşı için gideceğimize söz vererek ordan ayrıldık ama ayaklarım varmıyor gitmeye...

Kendimi 'aşı olduğu zamanki acıyı sadece o gece çekecek ama hastalığa yakalnırsa günlerce çekecek' diye avutuyorum ve bu hafta içinde gitmeyi planlıyorum o çirkin aşı için :)

5.9.10

Referandum duma duma dum!

Bloğumda devlet meselelerine değinmiyorum.

Hele hele şu aralar gündemde olan 'Evet' mi 'Hayır' mı polemiklerine hiç girmiyorDum ama tutamadım kendimi!

Her birey özgürdür.

Bireylerin fikirlerine reklamlar, afişler, gösteriler ve erzak kolilerinin üzerinde yazılanlarla yön vermeye çalışmaksa eksiklikten öte bir şey değildir!

Ben Tv'deki reklamlara kanarak deterjan almam, bilmem kaç tane tencere tabak yıkayan bulaşık sıvılarına kanmam, reklamı çok dönen gazeteyi de almam!

Çünkü bence iyinin reklama ihtiyacı yoktur! İyi, iyidir ve zaten bilinir!

Yani sonuç itibariyle bilinçli insan bilinçlidir!

Ona yaz aylarında kömür verseniz de,
erzak kolilerinin üstüne ne yapması gerektiğini vurgulasanız da,
televizyonlarda bangır bangır bağırsanız da,
belediye otobüslerini afişlerle doldursanız da,
yani elinizde ne kadar imkan varsa onu 'reklam' için kullansanız da kanmayan bir kesim elbette vardır!

ve o kesim benim için aslandır, kaplandır!

Okumuştur, okumamış olsa da kendini geliştirmiştir! Reklamlarla etkilenmez, bilinçlidir!

Belki azdır, belki çoktur ama en önemlisi 'doğmuş veya doğacak bebeklerinin geleceğini düşünendir'...

Ben Hukuk okudum; hani değiştirilmeye niyetlenilen anayasayı en güzel haliyleyken birinci sınıfta okudum madde madde!

Eşim reklamcılık okumuş; hani anayasayı değiştirmeye yönelik yönlendirmelerin baş yardımcısı 'reklamlar'la içli dışlı!

Hadi şimdi tekrar düşünelim;

Neden en güzel fındık kreması Nutella iken ve Ülker çokokrem'den çok çok çok daha güzelken ondan daha az reklamı var?
Hatırlarsanız Nutella'nın reklamında fındıklar başrolde iken Çokokremin reklamında onu yerken ayılanlar, bayılanlar ve kafa karıştıran bir sürü ayrıntı!

ya da neden ağzının tadını bilenlerin evindeki zeytinyağı hiç reklamı yapılmayan ayvalıktan alınan 'hakiki sızma zeytinyağları' iken reklamlarda şahane sofralar eşliğinde gösterilen zeytinyağları değil?

Yani derler ya reklamın kötüsü olmaz diye... Bu kadar reklamı yapılanın da iyisi olmaz bence!!!


PS. Reklamlara kanmam derken maalesef  yeni çıkan şekerleme ve çikolataları denememezlik etmem :) ama onların bir iddiası yok ki sadece seratonin hormonu salgılamamı sağlayacaklar :)

4.9.10

Annelik nedir?

Daha önce de 'hamilelik nedir' demişim. Yeniden veya ilk kez okumak isteyenlere; http://meraklianne.blogspot.com/2009/11/hamilelik-nedir-kim-bilir-kimse-bilmez.html

Şimdiyse 'annelik nedir' diye soruyorum kendi kendime :)

ve bence cevaplar işte!

Annelik;

Olgunlaşmaktır! ama öyle armut gibi kayısı gibi değil, bedenen değil fikren olgunlaşmaktır!

Bebeğinin süt kokusunu içine çektiğinde huzur bulmaktır!

Onun kusmuk kokusu ile kaka kokusunu çok uzaklardan tanımak ve haşır neşir olduğunda tiksinmemektir!

Babasıyla olan aşkını kıskanır gibi yapmak ama aslında bayılmaktır!

Büyük adamlar gibi gaz çıkardığında kahkahalarla gülmektir!

Kaka yaptığını yüzündeki ifadeden anlayabildiğiniz an 'üstad' mertebesine erişmektir!

Her hapşırdığında kendine gülen bebeğinizle 'hapşırmaya' farklı açıdan bakabilmektir!

Mutlu bir çocuk olsun diye ana rahmine düştüğü andan itibaren özen göstermektir!

Önemsiz şeylere kafayı takmamayı öğrenmek; en derin üzüntüyü ve mutluluğu bebeğinin gözlerinde bulmaktır!

Ağlamasın diye keşifler üzerine çalışmaktır!

Sevdiği müzikler eşliğinde şarkılar söylemek, arabada giderken çukurlara girmek, ve hatta oynamayı hiç sevmezken kendini göbek atarken bulmaktır!

Uyutmaya çalışırken 'delirmek' ama uyandığı andaki tebessümüyle 'pamuk gibi yumuşamaktır!'

Laf olsun diye değil 'gerçekten' fedakarlık yapmaktır!

Zamana karşı yarışmaktır!

Uyanma saati, uyuma saati, emme saati, oyun saati, gezme saati ve hatta kaka saati, ağlama saati diye günü saatlere bölmek ve deli gibi bunları kağıda dökmektir!

Fazlaca bel ağrısı çekmektir! 'Ana kucağı ve bilumum ekipmanlarını ordan oraya taşımak, bebek arabasını bagajdan indirip kaldırmak, sallamak ve emzirmekten'...

Çok çocuk büyütmek değil tek çocuğu anlamak ve her an dinlemek, gözlemektir!

Sokak gezmelerindeki ilgi alaka zaman zaman 'hijyen' nedeniyle canını sıksa da böyle sevilesi kahkahalar atan bir bebek doğurduğu için 'gurur duymaktır!'

ve en sonuncusu da o daha doğmadan onun için 'blog' açmak ve okunası yazılar yazmaktır! :)

28.8.10

Aslında sütünüz hazır sadece sizden işaret bekliyor!

O işareti verebilmek için;

Etraftan gelen tüm yorumlara kulaklarınızı kapayın!


Odanıza kapanın!

Yanınızda kimseler olmasın! (e malum doğumdan önce de göğsümüzü ortalık yerde açan 1 tip değildik, 1 de onun stresini yaşamayın)

Bebeğinizle sabredin, pozitif olun, sütünüz gelsin ve sonra herkesin yanında EMZİRİN!
O anlarda anne yanında olanlar;

'yok gelmiyor, ah çocuk aç kaldı, mama hazırlayalım, yok yok az geliyor, yağı yok, şunu ye, bunu ye, tutamadı bebek, tüh, vah' demeyin!
olumlu ve pozitif durun!
Yapamıyorsanız sessiz durun, mümkünse yanına da yaklaşmayın, tanıdığım hiçbir kadn göğsüne dikkatlice odaklanılmasından ve sorulmadan birden ellenerek yardım edilmeye çalışılmasından hoşlanmaz...

Olumlu yaşanmış hikayeler anlatın, olucak diyin, gelecek diyin, uğraşmasına zemin hazırlayın, poh pohlayın :)

20.8.10

Ben kimle dolaşıyorum?!?

Bugün yine evde uyku öncesi krizlerimizden birini yaşıyorduk ki toparlandık arabamıza bindik ve klimalı ilk alışveriş merkezine kendimizi attık!

Capacity'e girdik, bu kez kangurumuzla gezmedik çünkü rahat rahat uyusun istedim. Ben de rahat rahat bişeyler yiyip içeyim! :)

Önce biraz uyudu, ben de o sırada biraz mağaza gezdim ama sonra hemen uyandı meraklı! Ne yapıyoruz, nereyi geziyoruz, burda ne var, o kim vs. vs. bakışları atmaya başladı!

Nine West'te içerisi müşteri dolu olmasına rağmen herkes işi gücü bıraktı Simre'nin başına üşüştü.

Bişey soruyorum kimse bana cevap vermiyor!

Ay diyorum napıyo o size öyle?

Bi bakıyorum ki herkesi başına toplamış, eteğini açıyor, gülücükler atıyor, 'aaaaaaaa, uuuuuuuu, yaaaaaa' diye hepsinin ayrı ayrı yüzüne bakarak sohbet ediyor!

Ben benle ilgilensinler diye uğraşırken Simre Hanım sanki ayakkabı alıcak bi müşteriymiş gibi tüm çalışanları başına toplamış!

Neyse çıkıyoruz, her gün ziyaret sözü verip!?! :)

Sonra diğer ayakkabıcıları geziyoruz. ( annesi biraz ayakkabı delisi, ona da annesinden geçmiş :)

Her yerde herkes işi bırakıyor, Simre'nin başına toplanıyor!.

Diğer mağazalar, giyim, yemek vs. Hepsi neredeyse kapıları kapatacak Simre'yle ilgilenecek!

Bi an ben kimle geziyorum dedim.

Ajda Pekkan mı? Ünlü bir oyuncu mu? Yoksa futbolcu mu?

Nesin sen Simre? Büyüdün de küçüldün, büyükken de artist miydin neydin kızımmmmm bırak biraz da annenin istekleriyle ilgilensinlerrrrrrrrr! :)

Sağımızda solumuzda bir sürü bebek arabasıyla gezen bebek var ama herkes Simoti'nin peşinde! Bu nasıl gülüş, ne diyosun sen, o nasıl bakış' sesleri arasında alıp kızımı evin yolunu tutuyorum 'söz, yine gelicez' diyerek tüm mağazalara!

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...