13.5.20

Saçımı ak ettim! Pişman değilim :)

Yeme - İçme Sektörü'nün Corona Salgını nedeniyle darbe aldığı bu günlerde 'destek' olabilmek adına sektörde bir elin parmağı kadar kalmış arkadaşlarımla bir araya geldik. Size özel bir sayı hazırladık.

Korona öncesinden bahsedeyim biraz.
İstanbul Beyoğlu'ndaki ofisimizden kalabalık grupları restoran ve kulüplere yönlendirdiğimiz 'yeni bir bebek' oluşumun içindeydim. 

Mekan kapamalar, etkinlikler, davetler için rezervasyon aldığımız Planit / hadi planla rezervasyon şirketinde acenta ve restoranlar arası güzel işler için büyük adımlar atmaya başlamıştık ki; 

Corona geldi çattı! Öncesinde yurtdışından gelen gruplarımızın rezervasyonları ertelendi, sonra işin boyutu büyüdükçe süresiz iptal edildi. Ülkemizde de corona belirtileri duyulduğu anda zaten restoranlar kapandı. Dolayısıyla bırakın kalabalık rezervasyonu, iki kişilik rezervasyon yapma şansımız bile kalmadı :)

Ben de tası tarağı topladım, geldim annemin yanına Palamutbükü/Datça'ya.
İlk günler soğuğun ve şokun etkisiyle 'bitkisel hayatta' gibi geçti.
Sonra havalar da ısınınca, İstanbul'da 4 duvar arasına sıkışmaktan kurtulmuş halimle barıştım.
Daha özgür (jandarmalar oldukça sıkı), daha doğal, daha temiz bir havada dinlenmenin keyfine vardım.

Sonra hal hatır sormak istediğim işletmecileri aradım, sektörden arkadaşlarımla iletişim başladı. Malum instagram canlı yayınlarıyla konu konuyu açtı ve şimdiye kadar hiç bu kadar canı yanmamış olan sektöre nasıl destek olabiliriz diye düşünmeye başladık.

Kaan Şimşek, çok eski arkadaşım. Ben Kenan Erçetingöz ile restoran dergilerinin ilk 3 sayısını çıkarmışken eşi aracılığıyla tanıştık. Sonra o da Milliyet Gazetesi, internet gazetesi ve ödül törenleri derken sektörde yer almaya başladı. Aralıklarla konuşur, hasbıhal ederdik. Bu süreçte birlik olmanın tam zamanı olduğunda karar kılana kadar, aynı sektörde ayrı kulvarlarda koşturduk. Şimdi ben de onun yıllardır yürüttüğü markası Şehrin En İyileri için çalıştım. 

Bana çok iyi geldi. Beni tanıyanlar bilir. Boş duramama sıkıntım var benim. İlla faydalı olma hastalığı. Sektörü de asla terketmeyi düşünmedim bir an bile. Batacaksak beraber, çıkacaksak beraber!

Gazetecilik doğuştan damarlarımda vardı. Sebebi yok. Babam Kimya Mühendisi'ydi. Alakasız.
Ama bi yazasım, çizesim. 
Yazarak incitesim ya da yüceltesim oldu hep.
Babam izin vermedi. Hukuk okudum.
Pat çaktırmadan Habertürk'e başvurdum. Para almadan çalıştım, işi öğrendim.
Annem, kendi işini yap dedi Balat'da şirin bir kafe açtı. 2 sene garsonluk da yaptım, yemek de yaptım. Sonra ne oldu? Yine dergi çıkarmaya kaçtım :)
Azmettim.
Şimdi kimse benim sektörümü ve ona inancımı sorgulamasın.
Çok insan biriktirdim.
Alnımın ve saçımın akıyla :)
Sevilmek çok güzel şey, hele böyle zor zamanlarda birlik olabileceğin bir topluluğa mensup olmak.
Şefi, garsonu, komisi, işletmecisi ve mekan sahibi o kadar zor günler geçiriyor ki şu sıralar.
Şimdi herkes sektörü bırakalım, pazarda limon satalım derse.
Bunca yılın emeğini çöpe mi atalım?
Birlikte yol almaya devam!


Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...