13.4.23

Doktor Op. Dr. Vahit Mutlu, hasta mutlu :)

Canım fibromiyaljimle yaşamayı öğrendiğim günden beri ağrılarımı pek önemsemem.

Hemen bi kas gevşetici ilaç, ağrı kesiciye sarılma durumlarımı bile rafa kaldırdım. Gel canım diyorum, gel otur başımın üstünde yerin var, nasılsa birazdan kalkıp gideceksin diyip sabrettiğim canım fibrom benim! Fakat geçtiğimiz günlerde öyle bir ağrılarla baş ettim ki; ne canımı, ne cicimi konuşacak dermanım, nefes alacak halim kalmadı... 

3 yıl önce check up ile öğrendiğim minnoş 3 adet safra kesesi taşımın varlığını yok sayarak yaşamaya devam ettiğim günler günleri kovaladı. O sırada yönlendirdikleri genel cerrah 'hemen alalım, rahat edersin. Almazsak ağrıyla beraber o olur, şu olur, bu olur' dedi de. Ben dinledim mi? Bana varlığını hiçbir şekilde hissettirmeyen 3 minnoş taş için ben safra kesemi aldırıcam öyle mi? Yok, teşekkür ederim diyip hastaneden usulca uzaklaşmıştım. Şimdi o 'şu olur, bu olur' kısımlarının ne kadar önemli olduğunu, nasıl tıpış tıpış ameliyata giriliri anlatıyor olucam :)

Son bir aydır özellikle geceleri midem mi desem, böbreğim mi, safra kesem mi, ciğerim mi, sırtım mı bilemediğim değişik bir ağrı ile uyanır oldum. Tam tanımı 'doğum sancısı' ama aralıklı gelmiyor, bildiğin doğuruyosun o an... Bunun masum ve mantıklı olmadığına kısa sürede (3. atakta) karar verip acile gittim ama nasıl; ağlayarak, gözlerim ağlamaktan kapanıyor, inadım inat her işini kendi halletme hastalıklı dev cücesi tuttu hastanenin yolunu. Vardığımda nefes bile alamayacağım bi ağrı vardı, tarifsiz fena. Şu an hatırlamak bile istemiyorum. O gece o 3 tatlı taşın pek masum olmadıklarını öğrendim. Safra kesesi duvarım 8mm olmuş (normali 3 mm'miş). Akut iltihap falan filan. Hadi antibiyotikler. Sonra da gel hemen alalım safra keseni diyen tatlış doktorlar ile sarıldı etrafım. 

Antibiyotik bitince ameliyat olmalıyım ya, olmamamdan korkanlar korkunç senaryoları anlatmaya başladılar ki hakkaten sonum korkunç olmaya ramak kalmıştı :)

3 yıl önceki doktorun uyarısını dinlemeyip ağrı, iltihap ve patlamalı yapışmalı nerdeyse ölmeli perişan olmalı hikayeleri can kulağıyla dinlemeye başladım. Dinlerken ağrılarım yine coşmaya başladı. Yine bir gece hastaneye kaldırdım kendimi ağlaya ağlaya... Yapılacaklar belliydi. Ağrı kesici iğne, serum sonra doğru eve...

Bu sefer boş durmadım, korktum haliyle... 

Öncelikli olarak yaşadığım bölgede Muğla’da güvenip inanabileceğim bir doktor arayışına başladım. Ameliyat olmaktan son derece korkan bir tip olarak bu konuda uzman olmalı, ulaşılabilir olmalı ve belki de 'ameliyat olmana gerek yok boşver' demeliydi en önemlisi :)))

Buralardaki doktorlar beni odalarında 'hemen alayım' cümlesi ve üstlerinde ameliyat önlükleriyle karşıladıkları zaman nasıl ki üzeri lekeli aşçı kıyafetiyle restoran kapısında karşılanmaktan hoşlanmıyorsam, doktorun ameliyata fazla hazır oluşu beni rahatsız etti. Oturdum bilgisayarın başına, safra kesesi konusunda uzman, bilgili, deneyimli doktoru İstanbul semalarında aramaya başladım. Ablama yakın olması birinci kriterdi, ikinci kriter de 'tamam Allah'ım kabul ediyorum, bari önüme iyi bir doktor çıkar'dan fazlası değildi...

Eleye eleye, hastaları tarafından çok güzel yorumlar ve en önemlisi dualar alan Memorial Ataşehir Genel Cerrah Op. Dr Vahit Mutlu’ya ulaşmaya çalıştım. Maalesef kendisi izinliymiş. 'Raporlarıma göre gelip gelmemek için görüşmem gerektiğini, mutlaka ulaşmam gerektiğini' söyleyince direk cep telefonunu verdiler. Kendisine yazdığımda, raporlarımı istedi, inceledi ve o hiç de beklemediğim sonuç ile geri döndü. 'acil ameliyat' :)

İstanbul’a gitmek, orada iyileşme sürecini geçirmek gibi dezavantajlar olmasına rağmen görüşmemizdeki sakinleştirici üslubu ile ameliyata ikna etmesiyle uçağa bindim ve aynı gün tetkikler sonrası operasyona alındım. 

Daha önce başka bir doktor ile geçirdiğim başarısız bir operasyon, iyileşmeyen ameliyat izlerim ve yoğun ağrılarımdan dolayı korkarak adım attığım hastaneden bu kez gülümseyerek çıktım. Çünkü doktorum Vahit Mutlu ve ekibi de beni karşılamalarında da, uğurlamalarında da gülümseyerek yanımda oldular. 

En önemlisi ameliyat sonrasının sorunsuz ve sıkıntısız geçmesi, çok ince işçilik ile yapılan estetik dikişlerimin çok hızla iyileşmesi ve 1 hafta sonrasında gündelik hayatıma rahatlıkla geri dönmüş olmamdı. 

Değerli doktorum Vahit Mutlu’ya ailemizden biri gibi gösterdiği ilgiden, operasyondaki titizliğinden dolayı çok teşekkür ediyorum. İyi ki beni şehirlerarası ameliyat planlamasına ikna etmiş. Tüm Memorial ekibine, ameliyat sonrası havuç, patates, kabak püresi ile besleyen mutfağına rağmen (başka şansım yoktu) ellerine sağlık :))) çoook teşekkür ediyorum.

 Allah korusun ama bundan sonra ihtiyacımız olan başka hastalıklarda güvenle danışabileceğimiz, inanabileceğimiz bir doktor kazanmış olduk. 

Okuduğum yorumlardaki tüm hastalara şifalar diliyorum, dua ediyorum. Çünkü onların sayesinde ben de şifa buldum.

Her durumda kötü yorumları yazmayı, eleştirmeyi, şikayet etmeyi seven bir toplum olarak 'iyilikleri' de paylaşalım ki böyle iyilikler hepimize dokunsun...


7.3.21

Masalar dolsun, satışlar artsın, lezzetleriniz yayılsın!


Restoranlar, Covid19 ile ciddi yaralar aldı. Hatta İzmir'deki deprem ile birlikte çıkmaza giren işletmeler oldu. Yaraları bir nebze de olsa sarabilmek adına 'normalleşme sürecinde yeniden açılabilen mekanlara sosyal medya kanalı ile seslendik. Ücretsiz olarak instagram sayfamızda yer vereceğimizi ve sponsorlu reklam ile de destekleyeceğimizi açıkladık. Gelen mesajlar bizler için çok kıymetliydi. İşine sahip çıkan, Türkiye'nin dört bir yanından bize ulaşan işletmelere teşekkür ediyoruz. İşlerine sahip çıktıkları için, yıkılmadıkları için, ayakta kalmak için de sosyal medyayı yakından takip etmek gerektiğinin bilincinde oldukları için tebrik ediyoruz. 

Bize güzel dileklerini sunarak görsellerini ve instagram adreslerini paylaşan işletmeler genellikle Antep, Adana ve Mersin yoğunlukluydu. (Boşuna en iyi mutfaklar seçilmiyor o bölgeler) :) Görselleri tasarımlarımıza uygun ölçülerde olan, instagram adresleri yeterli verilmiş olan işletmeler için renkli bir post hazırladık. 

Biz onlar için çalışırken çok zorlandık çünkü döner, hamburger, kebap lezzetlerine karşı koyamadık. Onlar kadar lezzetli miydi bilmiyoruz ama sürekli acıktığımız için yakın çevremizdeki restoranlardan yemek siparişi vererek çalıştık :) 

En kısa sürede gerçek lezzetlerini deneyimlemek, sizlere daha detaylı sunabilmek ve sizi de acıktırabilmek adına şehir şehir gezmeyi planlıyoruz. Çünkü maalesef şöyle bir gerçek var ki; etin lezzeti 'hayvanın beslendiği yöre' ile ilişkiliymiş. 

Bu lezzeti İstanbul'da sağlamak için üretim tesisleri kuran ya da memleketinden getirten işletmeleri de unutmamak gerek. Onlar bizim canımız, mesela Nuri Usta'nın Beyoğlu'nda Eski Babel Ocakbaşı'nda pişirdiği etlerin yöresi ve terbiyesi birleşince ortaya çıkan şöleni tarif etmemiz imkansız. İstanbul Dudullu'daki Ağababa Döner (instagramdaki videoları izleyin, ilk uçağa atlayıp gelirsiniz) ya da aynı şekilde Antalya'daki Sıralı Kebap'ın unutamadığım lezzetleri için 'aman Allah'ım' diyoruz. 

Kebaptan kısaca bahsettik. Balık mevzusu ise çok derin. Balığın ne kadar tazesini temin ederseniz edin, onu pişirmeyi bilmiyorsanız sınıfta kalırsınız. Tabi balık ve ot mezeleri de çan eğrisine etki eden derslerimizden :) 

Size Yeşilköy Yüksel Balık'ın tazecik balıklarını, Küçükyalı Calipso'nun mezelerini, Ikaria Balık'ın ara sıcaklarını tavsiye etsem ne dersiniz? Sanmayın ki hepsi tek kalemde iddialı. Bu bahsettiğim balık restoranları İstanbul'un seçkin konuklarına hizmet veren şık, lezzetli ve hijyende öne çıkan işletmeler. Emin olun hepsini detaylı olarak yazmazsam ve gidip de lezzetlerini tatmazsanız anlayamazsınız. 

Ben İstanbul'un lezzetlerini size anlata anlata bitiremem ama bu yazının kahramanları 'işletmesine sahip çıkan' işletmeciler. Sosyal medyanın gücünü bilen, kavrayan ve kullanan işletmecilere destek olmak adına Türkiye genelinde hizmet veren mekanların instagram adreslerini @simreiletisim hesabımızda paylaştık. 



13.5.20

Saçımı ak ettim! Pişman değilim :)

Yeme - İçme Sektörü'nün Corona Salgını nedeniyle darbe aldığı bu günlerde 'destek' olabilmek adına sektörde bir elin parmağı kadar kalmış arkadaşlarımla bir araya geldik. Size özel bir sayı hazırladık.

Korona öncesinden bahsedeyim biraz.
İstanbul Beyoğlu'ndaki ofisimizden kalabalık grupları restoran ve kulüplere yönlendirdiğimiz 'yeni bir bebek' oluşumun içindeydim. 

Mekan kapamalar, etkinlikler, davetler için rezervasyon aldığımız Planit / hadi planla rezervasyon şirketinde acenta ve restoranlar arası güzel işler için büyük adımlar atmaya başlamıştık ki; 

Corona geldi çattı! Öncesinde yurtdışından gelen gruplarımızın rezervasyonları ertelendi, sonra işin boyutu büyüdükçe süresiz iptal edildi. Ülkemizde de corona belirtileri duyulduğu anda zaten restoranlar kapandı. Dolayısıyla bırakın kalabalık rezervasyonu, iki kişilik rezervasyon yapma şansımız bile kalmadı :)

Ben de tası tarağı topladım, geldim annemin yanına Palamutbükü/Datça'ya.
İlk günler soğuğun ve şokun etkisiyle 'bitkisel hayatta' gibi geçti.
Sonra havalar da ısınınca, İstanbul'da 4 duvar arasına sıkışmaktan kurtulmuş halimle barıştım.
Daha özgür (jandarmalar oldukça sıkı), daha doğal, daha temiz bir havada dinlenmenin keyfine vardım.

Sonra hal hatır sormak istediğim işletmecileri aradım, sektörden arkadaşlarımla iletişim başladı. Malum instagram canlı yayınlarıyla konu konuyu açtı ve şimdiye kadar hiç bu kadar canı yanmamış olan sektöre nasıl destek olabiliriz diye düşünmeye başladık.

Kaan Şimşek, çok eski arkadaşım. Ben Kenan Erçetingöz ile restoran dergilerinin ilk 3 sayısını çıkarmışken eşi aracılığıyla tanıştık. Sonra o da Milliyet Gazetesi, internet gazetesi ve ödül törenleri derken sektörde yer almaya başladı. Aralıklarla konuşur, hasbıhal ederdik. Bu süreçte birlik olmanın tam zamanı olduğunda karar kılana kadar, aynı sektörde ayrı kulvarlarda koşturduk. Şimdi ben de onun yıllardır yürüttüğü markası Şehrin En İyileri için çalıştım. 

Bana çok iyi geldi. Beni tanıyanlar bilir. Boş duramama sıkıntım var benim. İlla faydalı olma hastalığı. Sektörü de asla terketmeyi düşünmedim bir an bile. Batacaksak beraber, çıkacaksak beraber!

Gazetecilik doğuştan damarlarımda vardı. Sebebi yok. Babam Kimya Mühendisi'ydi. Alakasız.
Ama bi yazasım, çizesim. 
Yazarak incitesim ya da yüceltesim oldu hep.
Babam izin vermedi. Hukuk okudum.
Pat çaktırmadan Habertürk'e başvurdum. Para almadan çalıştım, işi öğrendim.
Annem, kendi işini yap dedi Balat'da şirin bir kafe açtı. 2 sene garsonluk da yaptım, yemek de yaptım. Sonra ne oldu? Yine dergi çıkarmaya kaçtım :)
Azmettim.
Şimdi kimse benim sektörümü ve ona inancımı sorgulamasın.
Çok insan biriktirdim.
Alnımın ve saçımın akıyla :)
Sevilmek çok güzel şey, hele böyle zor zamanlarda birlik olabileceğin bir topluluğa mensup olmak.
Şefi, garsonu, komisi, işletmecisi ve mekan sahibi o kadar zor günler geçiriyor ki şu sıralar.
Şimdi herkes sektörü bırakalım, pazarda limon satalım derse.
Bunca yılın emeğini çöpe mi atalım?
Birlikte yol almaya devam!


28.11.19

Abone Pera, sınıfta kaldı!

Daha inşaat halindeyken ziyaret ettiğim.
Pek çok bebek mekan gibi, açılışına şahit olduğum.
ve  müşteri olarak abonesi olduğum mekana aboneliğimi şu an itibariyle sonlandırıyorum.

Neden mi?

Ben 15 yılı aşkın süredir yeme-içme sektörüne 'yazılı basın' ile destek olarak hizmet verdim ve halen aktif olarak sektöre hakim çalışmaya devam ediyorum.

Bugüne kadar Vedat Milor, Mehmet Yaşin, Arda Türkmen gibi isimlerle çalıştım. Sohbetleri ile restorancılığa dair bilgi hazinesi sahibi olmamı sağladılar.

Buraya kadar beni bi geçelim,

Gelelim Abone'liğimin durumuna;

Abone Pera, aynı zamanda sevdiğim kardeşim Ferdi Aydın'ın canlı müzik mekanının hemen üst katında.

Dolayısıyla ona uğradığımda da yukarı uğramışlığım, ya da özellikle arkadaşlarımın doğum gününü oraya yönlendirerek dahil olmuşluğum çoktur.

İşletme ve Pr ekibi açıldığı günden beri değişmekte.

Son işletmeci çok yeni. O kadar yeni ki, iletişim kurmaktan fazlaca uzak.

Restorana girdiğimizde 8 kişilik bir bayan grubu vardı. Tahminimce doğum günü kutlaması için gelmişlerdi. Biz iki bayan olarak hemen arka masalarına oturduk. Yaklaşık 5 dakika sonra bayanlar, mekanı beğenmediklerini ileterek kalkıp gittiler.

Burada da işletmeci devreye ne kadar girdi, ilgilenme anını gözümle görmediğim için yorum yapamıyorum.

ve kaldık tek masa. İşletmeci hoşgeldin dedi mi? Hayır. İlgilendi mi? Hayır.

Sorun değil, işletmeler değişse de 'mekan'ın müdavimi olduğumdan ben rahatım. İlgilenmesine de gerek yok.

Atıştırmak için gelmiştik. Yemek almadık. İki çeşit meze, patates kızartması, salata ve iki adet sigara böreği şekli ve büyüklüğünde sarılmış Paçanga Böreği sipariş ettik.

Fiyatları yazıyorum. (Fiyat politikasına saygım var. Value For Money mi? Kesinlikle hayır. Özellikle Paçanga Böreği asla!)

Yoğurtlu Semizotu 20 TL
Şakşuka 20 TL
Roka salatası  30 TL
Patates Kızartması 20 TL
Paçanga 30 TL

Fiyatlar böyle. Sorun yok buraya kadar. İtirazım da yok.

Bu hesaba + 40 TL olarak yazılan Kuver'e itirazım büyük!

Kuver nedir? Bunu biliyor muyuz önce?
Yurtdışında hesaplarda sıklıkla karşımıza çıkar. Burada da şık restoranlarda.
Şöyle ifade etmeliyim ki.
Bunu talep eden mekan.
Ütüsü yapılmış bembeyaz örtüleri hatta moltanı olan.
Çatal bıçak servisi yerli yerinde ve meze-yemek için takım olarak yerleştirilmiş olan.
Ekmeğini kendi fırınında ekşi mayadan hazırlamış ya da özel olarak yaptırmış, çeşitli buğday seçenekleri ile sunmuş olan ve servisinizin sıklıkla yenilendiği bir mekan olmalı.

Abone böyle bir restaurant mı? Hayır değil.

Olmaması benim için sorun asla olmadı. Ben Abone Pera'yı samimiyeti ile sevmiştim.

Lakin tüm olmayanlara rağmen Kuver ücreti, kişi başı 20 TL olarak isteniyorsa.

Hem de gerçek anlamda abone'si olduğum yerde.

360 İstanbul'u bilirsiniz. İstanbul'un en güzel manzarasına sahip restoranı.
El yapımı ekmekleri, bembeyaz masa örtüleri, bardak ve servis dizimi ile kalitesi ile yıllardır hizmet veren restoran, kuver ücreti için 15 TL alıyor.

Abone Pera'da, bakkaldan alınmış dilimlenmiş ekmeğe ve restoran yemek düzeni olmayan masaya alınan ücret, belki 40 yılda bir gelen birinin gözüne batmazdı da.

Bunu söylememe, iletmeme rağmen panik içinde hesabı almaları gerçekten çok ayıp oldu! Bu arada itirazım asla hesaba, paraya vs. değil. Tamamen haksızlığa ve usluba.

Sinirlendiğim için; 'bir dakika ödemeyin, bekleyin' diye mekan sahibi ve işletmeciyle iletişime geçen arkadaşımın sözünü duymamışcasına koşar adım uzaklaşan işletmeciye 'iyi akşamlar' demek isterdim. Benimle birlikte arkadaşlarımın artık sizi tercih etmeyeceğini belirtmek isterdim. Blogda yazmak nasip oldu. Geçen hafta da şampanya açılan masa desem iyice pekiştirirsiniz bence durumu :)

Ha bir de unutmadan; afişlerinde 'Kerem Ceylan'ın Dj olarak bulunacağı belirtilmesine rağmen. Kerem çalmadı :)





4.8.19

Yeni bebek: Alaca Beirut!


Bu gece yeni bir bebek doğdu!
ALACA BEIRUT

Tatilde olmasam tabi ki açılıştaydım. Çünkü bilen bilir farklı olanı severim. Hele ki lezzete ve sahnesine önem veriyorsa oldukça çok...

Yeme - içme sektöründe 15 yılı aşkın süre boyunca dergi ve internet sitesinde tatma yazma ve gurme toplantılarından öğrendiğim en önemli detay 'EMEK'...

Alaca Beirut ve diğer Alaca şubeleri Okday Kaçan'a emanet. Okday, eğlence sektörüne Gece Türk portalı ile damga vuran; (kurumsal çalıştığım dönemde rakip firma :))) öncesinde tanışmamış olsam da gıyabında tanıdığım isimlerden...

Eğer sen emek harcıyorsan, en iyisi olsun diye günlerce toplantılar, tadımlar ve sahne için çalışmalar yapıyorsan büyük bir alkışı hak edersin ve sektörde uzun soluklu yerini garantilersin.

Hazırlıklarına birebir şahit olduğum Alaca Beirut da başarılı olacağına inandığım bebeklerden...

Sahne şovlarına ba - yıl - dım!

Daha önce ziyarette bulunduğum seçkin mekanların açılışlarında denk geldiğim Oryantal ve modern dansı sıradışı şovlar ile harmanlayan Alya ile çalışıyor olmaları büyük avantaj. 

Hani; 'dur yavrum ateşle oynama' dediğimiz tehlikeli oyunları, çekici bir gösteriye dönüştüren ekip aynı zamanda yine 'cıss' kategorisinde yer alan kılıçlarla da muhteşem bir dans çalışması sergiliyor...

Ben özet geçtim, hikayenin tamamı için Etiler'deki yeni nesil meyhane konseptinde açılan Alaca Beirut'u deneyimlemelisiniz.

 'Siz rakınızdan bir yudum aldığınızda masal başlayacak ve belki de kahramanı siz olacaksınız…'



Taze taze bültenle (hem de bizzat zatalimin yazdığı...)  sizi bilgilendirmek bana düşer, en kısa zamanda ziyaret ise sizlere :)


ALACA BEIRUT Etiler

Geleneksel Lübnan Mutfağı’nın enfes damak tadı ile birleşen menüsü, meyhane konsepti ile İstanbul’un gözde semti Etiler’de Alaca Beirut’ta buluşuyor.

Şıklık, Kalite, Konfor…
Eğlencede sınır tanımayan konsepti, çok özel sahne Showları ve muhteşem ambiyansı ile bambaşka bir meyhane konseptine hazır mısınız?
Meze ve kebap çeşitleri ile nam salmış Lübnan’a ait çok özel lezzetler, tutkulu şefimizin ellerinden yöresine has malzemeler ile hazırlanarak damaklarınızı şenlendirecek.
Seçkin mezeler, rakı kadehleri ile masada buluşurken sizler de en sevdiklerinizle tadına doyulmaz eğlence ve lezzetler için Alaca Beirut’ta buluşmaya ne dersiniz?

Meyhane ve Mangalbaşı bir arada!
Rahat oturma düzenine hakim, geniş aralıklı masaları ile sahne alanında ‘Meyhane’ konsepti ve dileyenler için mangal keyfi yapabileceğiniz ‘Mangalbaşı’ konseptini aynı mekanda bir arada sunan mekanda Ortadoğu ve Türk mutfak kültürünün lezzetleri ile harmanlanan eğlenceye davetlisiniz…
Lezzetli menüsü, yemeklerin sunumları ve girişten itibaren göze çarpan şık dekorasyonu ile Alaca Beirut, Akdeniz insanının sıcaklığı ve samimiyetinin hakim olduğu ambiyansı ve eğlencesi ile çok konuşulacak!

Muhteşem sahne şovları! Oryantalistik sıradışı ateş, kılıç ve tanura...
90’lar ve güncel popüler Dj performansına, daha önce hiçbir yerde görmediğiniz, uzun çalışmalar sonucu oluşturulmuş enstrüman, oryantal ve dans ekipleriyle bütünleşen sıradışı sahne şovları eşlik edecek.

Siz rakınızdan bir yudum aldığınızda masal başlayacak ve belki de kahramanı siz olacaksınız…

Sitare 



22.11.18

Lezzete Zoom'luyorum...

'Kasım'da aşk başkadır' dedim ve boğaz hattında küçük bir gezi ile hem lezzet hem de manzaranın keyfine vardığım yeni bir mekan keşfettim!Geçtiğimiz hafta Kasım ayına göz kırpan güneşli havanın son demlerini harika bir manzara ve seçkin lezzetler eşliğinde Zoom’da yaşadık!

Geniş cephesi, Boğaz’a hakim oturma düzeni ve göz alıcı dekorasyonu ile saatlerce vakit geçirmekten keyif alacağınız bir mekan yaratılmış... Nargile sevenler için en kaliteli tütünlerden hazırlanan nargileler görsel bir şölen sunuyor.

Zoom’un Rumeli Hisarı’ndaki şubesini ziyaret ettik ama Bakırköy’de de aynı lezzetler ve hizmeti almanız mümkün... Menüsü tablet şeklinde masanıza geliyor. Eğer çok açsanız seçim yapmakta zorlanabilirsiniz çünkü gerçekten çok lezzetli seçenekler sunuluyor. Usta ellerle harmanlanan Türk ve Dünya mutfağını, özel sunumlar ve hızlı servisiyle birleştiren Zoom, siz müşterilerine sabah kahvaltı ile başlayan, brunch keyfi, öğle ve akşam yemekleri, her saat keyif alabileceğiniz nezih ve lezzetli bir restoran...

Alkollü ürünlere yer vermeyen Zoom; eşsiz boğaz manzarasıyla, kişiye özel serpme kahvaltısı, dünyaya hitap eden yemekleri ve tatlılarıyla içinizi ısıtmak için kış sezonuna hazır!

Geccemekan’ın tatmayı ve anlatmayı seven ekibiyle birlikte denize bakan masalardan birinde, güneşin sıcaklığını içimizde hissederken pratik atıştırmalık lezzetler seçerek sizler için deneyimledik.

Ve inanın, hepinize duyurup yanımızda olmanızı isteyecek kadar keyifli bir gün geçirdik... Masaya gelen tüm lezzetler tatları kadar, sunumları ile de oldukça iddialı...

Mekanı bizlere anlatan ve tanıtan Talha Yıldızeli, işine nasıl da aşk’la bağlı olduğunu anlattığında tüm personelin yüzüne yansıyan pozitif enerjinin nereden geldiğini çözmüş olduk. Servis, hizmet ve güleryüzlü personelin ilgisi ile bir kez geldiğinizde tekrar tekrar gelmek isteyeceğiniz enerjisi ile sizleri büyüleyen bir mekan...

Biz çok sevdik, siz de denemelisiniz...


14.11.18

1924 İstanbul

Mustafa Kemal Atatürk'ün müdavimi olduğu Rus restoranı, 360 İstanbul’un ortakları Mike Norman ve Sasha Khan tarafından yeniden hizmete girdi...Uzun yıllardır İstanbul yeme – içme ve eğlence hayatına yön veren, muhteşem manzarasıyla ünlü gecce kulübü 360 İstanbul’un ortakları Mike Norman ve Sasha Khan tarafından yeniden hizmete giren 1924 İstanbul, Doğu Avrupa mutfağının sevilen lezzetlerini modern yorumlarla birleştirerek sunuyor...

Başta modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dönemin ajanlarından Mata Hari, ünlü oyuncu Greta Garbo, yazar Agatha Christie ve İspanya Kralı 4.Alfonso gibi pek çok tanınmış simanın müdavimi olduğu Rus restoranı, 1924 İstanbul ismiyle yeniden hayat buldu...

Kapısından girer girmez sağa doğru baktığınız yerde Mustafa Kemal Atatürk için hazırlanmış, döneminde sürekli ziyaret ettiğinde ona özel ayrılan masayı göreceksiniz. Rakısı, beyaz leblebisi, fotoğrafları ile nostaljik dakikalar yaşayacaksınız.


Agatha Christie, Greta Garbo gibi üzerlerinde yolu Rejans’tan geçen isimlerin yazılı olduğu plaketler bile yerli yerinde; ama içinde tarihi bir film çekebileceğiniz bir ortama sahip olduğu da söylenemez. Duvarlardaki ahşap paneller pırıl pırıl olmuş, yemek salonu Rusya’dan toplanmış eski fotoğraflar ve resimlerle donatılmış, bar alanı ise çeşit çeşit ev yapımı votkalarla şov yapan modern bir kokteyl merkezi gibi. Sadece limonlu değil birçok farklı aromalı votka (safranlı olanı ısrarla tavsiye ediyorum), eşsiz kokteyller, otantik Rus müziği, canlı arp, piyano ve akordeon dinletileri, bu tarihi restoranın ruhunu yüceltiyor...


Pierre’in misafirperverliği ile tarihi bir atmosferde mükemmel lezzetleri deneyimlediğimiz 1924 İstanbul’un menüsünden bahsetmek için heyecanlanıyorum çünkü tertemiz mutfağından çıkan, özel reçeteli tüm lezzetler özenle hazırlanıyor ve gerçekten tatları damağınızda kalacak türden...

Mesela Rus Salatası olarak menüsünde yer alan salatanın mayonezi bile kendileri tarafından hazırlanıyor, her gün özel soslar hazırlanıyor, yaratıcı sunumlarla taze taze hazırlanıyor. Çok eski dönemlere ait tarihi yansıtan mekanda, o dönemde hazırlanan, Ruslara özgü Pancar çorbası ve Piroshki, dana strogonoff, Kievsky tavuk ve Faberge'den oluşan menü, İstanbulluların yeme alışkanlığını değiştiriyor. Haftasonları ve Çarşamba günü canlı müzik eşliğinde muhteşem lezzetleri tatmak isterseniz yerinizi şimdiden ayırtmalısınız.. Not: Bizim klasik içli köftemize benzeyen, Rus hamurununun içine kıyma ile hazırlanmış olan Piroşki'yi mutlaka denemelisiniz..






Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...