16.1.14

gEbe benim, sobee!

Hamileliğimin ilk aylarında Palamutbükü'nde dağ tepe taşları aşa aşa denize giren, Utv tepesinde tangır tungur gezen ben;

Ortalarında 'ne var canım, yardımcıya ne gerek var' diyerek evin tüm işini yüklenen ben;

Biraz fazla cengaver davranmış olacağım ki; dinmek bilmeyen ağrılarla dolu hamilelik geçirmekteyim...

Ortalığı dağınık görmeye dayanamayan pek sevgili eşim ve annemin arama kurtarma çalışmaları sonucu 'yeni bir yardımcı'ya teslim olmuş bulunmaktayım.

Ama kendisi bir abla, yumuşak nazik ve gerçekten yardımcı...

'Eskiden yardımcı mı varmış' diye çok direndim ama galiba zaman o zaman değil, çocuklar o zamandaki gibi bi terlikle başını önüne eğip oturmuyor.

Kocalar eskisi gibi işte eve gelip, evi tamamen kadına teslim etmiş değiller, evin her köşesiyle, gelen temizlikçinin eksikleriyle, yeni alınan, atılan şeyin farkındalığıyla evde varlar :)

Dolayısıyla kadınların başında 'bıdı bıdı' eden kocalar artık eve yardımcı alınmasına müsaade etmekten çok teşvik eder haldeler...

Eski düşüncesiz kocalar out, yeni moda kocalar in diyorum o halde :)))))))

8.1.14

Dik dur eğilme!

Evde bir kahraman edasıyla esip gürlüyorum...

Temizlik de yaparım çocuk da bakarım, çocuk da doğururum!!

Bir yandan Haso; 'Böyle olmaz, kadın alalım. Hamilesin, yapamazsın' derken

Saçlarım vileda, ellerim faraş misali evde temizlik yapıyorum.

Simre'nin de itinayla evin her yerine saçtığı oyuncakları toparlıyorum...

Hadi temizlik bi süre dayanıyor da şu toparlama işi?!

Defalarca yere eğil; minik bir Barbie ayakkabısının tekini al, doğrul..

Yere eğil tokasını al, doğrul

Yere eğil bebek, kalem, kitap topla topla topla topla....

Haftasonu demek Haso'nun da dağıtmaya tam gaz eşlik etmesi demek olunca,

Bi baktım dik duramaz haldeyim.

Ama bi yandan esip gürlemeye devam ediyorum...

'Ne var canım, Simre 3 gün okulda... İki temizlik bir dağınıklık beni yıkamaz bla bla bla... (bu sırada
pili bitmek üzere olan konuşan oyuncak robot hayal edin)

Bu arada tarafımdan ev halkına yasaklar, sınırlamalar geliyor...

'Simre, oyuncaklarınla sadece odanda oyna. Simre, çıkardığın çorabı sepete at. Simre, onu orda yemeeeeee' ve benzerleri de Haso'ya gelince...

Ev halkından isyan geliyor :)

Herşeye ılımlı yaklaşan, sabır taşı ve 'olsuun'cu anne gitmiş yerine sinirli, tahammülsüz ve
ağrılarından şikayet eden 'ana' gelmiş :)

Bu arada hamileliğim de bir kötü bir kötü geçiyor.
Ağrılarım artıyor, ayakta duramıyorum, belim, bacaklarım iflas eşiğinde...

Ta ki en yakın hastanede acile gidiyorum, 'Noluyorum' diye..

Kendime bakmayı, ilaçları içmeyi, su içmeyi unutmuşum da... :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...