14.11.13

No woman no cry! :)

ve bugün itibariyle No woman no cry! )

Anlamı oldukça tartışılan Bob Marley şarkısının sözlerini artık nasıl anlarsanız yoruma açık bırakıyorum :)

Kadın yok ağlamak yok, hayır kadın ağlama, ağlama kadınım ağlama 3 gün kaldı bayrama, erkekler ağlamaz...

Yaklaşık 2 ay önce böyle bi yazı yazmışım taslaklarda kalmış, yayınlamamışım :)

O yazım:

'Bizim evde uzun zamandır bir 'yardımcı' var :)

Simsim 1 buçuk yaşındayken; ev, yemek, çocuk 3lüsünden yemek olanını vakit bulup da yapamadığımdan açlıktan hastaneye düşmüştüm...

Sonrasında bir 'yardımcı' edindik.

İlki; ben cam silerken bilgisayarımı alıp kamerasıyla chat yapıyodu :)

İkincisi;  hem toz alıp hem de yerleri viledayla sildikten sonra soğan doğrayınca 'çok iş var' diye beni azarladı :)

Üçüncüsü yani şimdiki (2 senedir bizimle) bir gün toz alıp, ikinci gün viledayla dolaşıp, üçüncü gün de soğan doğrama yavaşlığında olunca ve ben ses çıkarmayınca hem yorulmadı, hem de çok titizlik hastası olmadığımdan sevdi beni :)

Varlığının bizim için en önemli noktası; Simsim'i uyuttuğumda gezmeye gidebilmemizdi. Çünkü uyanıp da ağlayınca bize haber vericek, pış pışlayacak birisi vardı.

Tam anlamıyla yardımcı, bakıcı değil. Oldukça 'yavaş' da olsa yardımcı :)

Benim gibi ocağın 4 gözünde aynı anda yemek yapabilen birisi için ocağın tek gözünde tüm gün ancak bir yemek çıkaran birisiyle anlaşmak zor oldu ama oldu çünkü güvenilir...

Güvenilir ama alıngan, lafını esirgemeyen, gelen misafirlere kafa tutan, sevmediğine poposunu dönüp giden, sevmediği için yüzüne bakmayan kaprisli :)

Kimi zaman kendini arkadaşım sanan, banyodan çıktığımda karşıma çıkan, sabah uyandığımda odama giren, kimi zaman 'bilgisayarımda önemli belgeler var oyun oynamasan' dediğimde ben yeni bilgisayar alırım diye eve bilgisayarla gelen...

Çoğu zaman dişlerimi sıktığım, çoğu zaman kelimeleri yuttuğum, ya sabır dediğim..

Kendisi bana bu zamana kadar olabildiğinde yardımcı oldu, aslında yanıma yar, yoldaş oldu :) ama şimdi Simsim okula başladığından beri ne benim yardıma, ne de evin toparlanmaya ihtiyacı kalmadı...

Açıkçası geceleri yayıla yayıla ailece evde olmanın tadını unuttum...'

Yazmışım... :)

Kulağına kulaklığını takıp da çığlıklarımla bile beni duymayan, yanına gidip sakince bir şey rica ettiğim 'yardımcı' bugün itibariyle yok... Bi odamız boşaldı...

Uzun zamandır düşünüp de rahatsız olduğum durumu sonuca kavuşturmuş bulunmaktayım.

İş başa düştü. Gece gezmeleri derseniz, zaten pek halim yok gebelikten, çok gerekirse de her ne kadar dünyanın öbür ucuna taşınmış da olsa yatılı gitmeyi pek sevdiği teyzesi ve bize oldukça yakın anneanne, babaannesi var.

Evimizin 1 bireyi olan Sinem'e sert ve kötü bakışları, ikimize çay istediğimizde 1 tane getirmesi, kaşlarını çatması, oflaması ve koridor boyunca söylenmesi gibi garip davranışlarını düzeltemedik :) Birinize denk gelir de, birlikte çalışma fırsatınız olursa siz öğretirsiniz artık :)




It's a ? ? :)


Bulantılarım, halsizliğim ve durmadan çişe gitmelerim bitmek bilmez.

Bu derdime derman bulunmaz.

Hiç et yiyemem.

Kebapçılardan köşe bucak kaçarım.

Balığı da bayramda Yunanistan'da ne yediysem o.

Alışveriş Merkezlerini gezemem, tansiyonumun biri anyada biri konyada bayılırım.

Limon stokları eritirim. Tuzlar, tuzlar limon yerim.

Turşu yapmış Haso'nun halası, kavanozun içine düşerim.

Limonlu soda tek içeceğim.

Yanlara doğru şişer dururum.

Çin takvimine göre ikinci kız ana adayıyım.

Peki sorarım size ey ahali; Haso'nun çoooooooooooook istediği erkek bebe nasıl görünür ultrasonda :)

Evet; it's a boy! :)

Allah sağlıkla dünyaya gelmesini ve bol uyku ve ağlamasız büyümesini nasip etsin

ama diyeceğim şudur ki; ne yediğinizin, ne vucut kıvrımlarınızın, çin takviminin, bıçak üstüne oturup  kafanızdan aşağı tuz dökülmesine bakmayın :)

13. haftaları bekleyin doktorunuz cinsiyeti söylesin.

Ha tabi doktorunuz da benim caaaanım doktorum Altuğ Semiz gibi cinsiyeti görene kadar gıkını çıkarmayan,

tam emin olduğunda kız ya da erkek diyebilen garantici bir doktorsa..

Şimdi ben 'mavi mavi' google'lıyorum. Erkek bebesine alışma sürecini atlatayım :)

Bu arada Simsim kesinlikle 'kız kardeş' istiyo, erkeği nasıl anlatıcaz bakalım :)))

Kenan Erçetingöz'le yüzyüze :)


Annem ve mühendis babamın, üzerimde kurdukları 'doktor, mühendis, mimar, avukat' hayallerini gerçekleştirmek üzere 'hukuk' bölümüne yazdırıldım :)

Onların hayali, avukat olmam...

Benimkiyse, gazeteci, yazar falan olmak :)

N'oldu? Ortayı bulduk :)

Hukukta okurken gecce.com'daki bi ilanla 'n'olur sizinle çalışayım' diye gittiğim Kenan Erçetingöz'ün yanında işe başladım.

O sırada onun da bi projesi varmış, kısmet; en başından ona dahil oldum: restoran ve otel rehberi çıkarmaya başladık :)

Yaklaşık 6 sene bazen freelance bazen full time çalıştım, yazıları hazırladım, internet sitesini yönettim, köşe yazdım 4 köşe oldum zevkten :)

Ama tabi ben evlendim; mıy mıy oldum :)

Eski esnek çalışma saatlerim, dergi sayfaları arasında uyukladığım anlar geride kaldı;

saatler süren trafikle eve gelme çabam, temizlik ve yemek yaparak hem çalışıp hem de  iyi bir ev hanımı olabiliyorumu kanıtlama çabam gündeme geldi :)

Sonrasında yoruldum, pes ettim, işten ayrıldım aklım kalarak...

ve geçenlerde hamileliğin verdiği duygusallık patlamasıyla babamdan başka tek patronum Kenan Erçetingöz'e yazdım :)

Zaten ayrıldığım günden beri ara ara rüyalarıma girse de çekip gitmenin verdiği mahçubiyetle aramayı hep erteliyodum...

Geçenlerde görüştük, çok özlemişim...

Tabi özlerken; işyerindeki esip gürleyen hallerini tamamen unuttum da özledim :))))

Şimdi Pazar günleri Star Tv'de öz hakiki yüzyüze başladı, kaçırmayın derim! Bu hafta Gülben Ergen..

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...