29.12.12

Komşu, kanki, yol arkadaşi, gezme yandaşı; Siiiiii!

Bazen uzak olan yakın, yakın olan uzak olur.

Herkes kendi tercih eder; ben akışına bırakırım, ısrar etmem!

Ben sevdiklerim hep yanımda olsun isterim, belki tek kötü yanım 'benim için doğru olanın eleştirilmesine' razı olmamamdır.

Doğrum doğrudur. Tabi hatalar da insanlar içindir. Hatalıysam mutlaka alttan alırım asla susmam, kaçmam, akışına bırakmam... Hatam yoksa ya çok fena konuşurum ya da susarım, yormam kendimi...

Neyse işte;

1 Sii'miz var bizim.

Komşu kızı!

O Avustralya'dayken Simsim doğdu, ben kötü zamanlar geçirdim ve artık Simsim ayaklanmaya başladığı sırada 1 sabah Simre'yi görüp sevmek için kapıyı çaldı.

Fotoğraflarından takip etmiş, bayılmış ve gerçeğini; hem de terrible 2'lu gerçeğini görmek istemiş!

Geliş o geliş...

Krizlerimizin üstesinden gelen,

Giydirip elimden alan, gezmelere çıkaran,

İlk kez sirk'e götüren,

Restoranlarda uslu uslu yanında oturtan,

Ateşlendiğinde saatlerce kollarında uyutan,

Yalnız kaldığında yatağına alan,

Uyurken ateşini farkedip bizi oyun masalarından kaldıran,

Gece çişlerine kaldırabileyim diye saatini kuran,

Kimi zaman bizde kalıp bizzat çişini yaptıran,

Moralimiz bozuk olduğunda şarabıma meyve suyu katıp şekerlendiren,

Kafamıza estiğinde SİMSİTSİİ olarak yollara düşen,

Sırf havası güzel Çamlıdere diye bi yerden dağ evi kiraladığımda %500 uyum sağlayıp ertesi gün bavulunu hazırlayan,

Ankara'ya, Safranbolu'ya, Amasra'ya uzun yol şoförlüğü yapan,

Ben varken Haso hariç kimsenin araba kullanmasından haz etmediğim halde anahtarı sürekli eline tutuşturduğum,

Dağ evinde odun sobası, mangal, şömine yakan ve yakarken alkol diye benim parfümümü kullanan,

Hayatında hiç dolma sarmadığını söyleyip kalem gibi dolmalar saran,

Kıbrıs'a mı gitsek dememe kalmadan havaalanında 'kimliksiz' hazır bekleyen,

Zar zor uçağa yetişip vardığımız Kıbrıs'ta 'otel' ayarlamadan giden(hem de elimizde çocukla :))

Havaalanı çıkışında Noah's Ark'a karar verip, transfer minibüsüne atlayan,

Sırayla Simsim'i oyalayıp Casino'da paralar kazanan,

ve ve veeeeeee Onur Air'e ait uçağımızın düşme tehlikesi atlattığı ve herkesin (özellikle benim) ağladığı anda 'üzülme, kaderimizde böyle ölmek var demek' diye sakin sakin Simre'yle uyumaya devam eden,

Şimdilerde arkadaşlarımızın açtığı Ataköy Marina Benzin'de çokça vakit geçirdiğimiz ve bu gece olduğu gibi sıkılıp da geri döndüğümüzde korku filmi izlediğimiz;

Öncelikle kızımın idolü, kankisi, sakinleştiricisi, çişçisi ve sonrasında da komşum, arkadaşım, doğum günümün sürprizci kahramanı (doğum günü detaylarımı da yazıcam), değerini geç anladığım ve hiç kaybetmek istemediğim Siiiii'miz iyi ki varsın!

Gözün doluyo hemen diyosun ya yine doldu :)

Senin tek rakibin abin Sercan; kanınızda ne varsa (annen hariç:) Simsim ayrı bi aşk duyuyo :)

Mazimiz 6 seneye dayanıyo ama yapışık ikizliğimiz Simsim'in vazgeçilmezi olduğun andan başlıyor!

Simsim'in değerini bilenin değerini bilmek farzdır bana ve Haso'ya :)

Yazılarım çok mu rahatsız edici?!

ve ben geldim! :)

Neler neler oldu haberiniz yok!

En son Yunanistan tatilimizi yazmışım şimdi nerdeyse kayak yapıcaz hala denizde balıkta kalmış bloğumun aklı :)

Hadi bakalım rastgele!

'yaz yaz yaz' diye ısrar edenler, 'başına gelen kötü bi olayı bile çok komik anlatıyosun, takipçiniz' diyenler, benzer olayları yaşayıp bana ulaşanlar ve merak ettiklerini merak üstadına sormak isteyenler için yeniden yazıyorum!

Ha 1 de; benim yazılarımı eleştirenler, bana 'yakıştırmayanlar', içimi fazlaca döktüğümü düşünenler, sansür uygulamamdan yana olanlar, bu satırlarda yer almaktan utandıkları için karalayanlar için ısrarla yazıyorum!

Çünkü anlamadığınız 1 şey var.

Ben yazılarımla çoğu kişiye, özellikle annelere ulaşıyorum.

Bu sayede gittiğim şehirlerde, kafelerde, sokakta avm'lerde sanal ortamdan tanıdığım annelerle biraraya geliyor ve kocccamaaaaaaaaaaan bir aile olarak çocuklarımızla birlikte vakit geçiriyoruz!

Ah ben Ayşe Arman olaydım, görürdüm ya sizi :) Beni reddederdiniz soyunuzdan sopunuzdan kesin :))))

Ben Kenan Erçetingöz ile birlikte profesyonel olarak editörlük yaptım, köşe yazıları yazdım, röportajlar ve reklam yazıları ile tüm Türkiye'ye ulaştım da kimse eleştirmedi de şu küçücük bloğumda yazdıklarım mı rahatsız etti?

Ne yazmışım? Hamile kalmışım, doğurmuşum, emzirememişim, azmetmişim emzirmişim, bir çok kişiye süt anne olmuşum, bir çok anne sütü alamayan bebeğin annesinin moral kaynağı olmuşum ve bunları yaşarken, yazarken neler işitmişim paylaşmışım...

Çok mu rahatsız edici??

18 aya kadar 40 günlükten itibaren naz, kapris ve iftiralarla bir toka parçası bile almayıp, görmedikleri kızıma Haso'yla beraber canımızla dişimizle aslan gibi baktığımız mı?

18 aydan sonra kendimize vakit ayırabilmek adına parayla kızımıza uyurken göz kulak olacak ve benim işlerimi hafifletecek bir 'kalp' bulmamız mı? (nino)

ve 3 yaşına gelmekte olan kuzumuzun kaka saatini bile bilebilecek bilinç ve duyarlılıkla büyütmemiz mi??

Antibiyotik, çikolata ve hazır gıdaya karşı olmamız mı?

Rahatsız edici?

Eminim kızımızı büyütme tarzımız herkese (eleştiren) ve başta anlamayan herkese örnek ama olsun siz eleştirin...

Eleştiri, beğeniden yola çıkarmış :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...