15.8.11

A be kaynana! :)

Şimdiye kadar kafamdan kalbimden ellerime uzanan yoldan geçenler dışında 1 şey yazmadım ama hoşuma giden kısacık bi hikayeyi paylaşmak istedim bugün :)

Güncel boşanma davalarında adı sıkça geçen kız annesi ya da erkek annesi nam-ı diğer 'kaynana' ile ilgili minicik bir hikaye...

Gözlemlerimce;

Kız annesinin derdi; 'kızının değerini bilsin, kocası onu üzmesin' yeter! İstisnalar yok mu? Tabiki var... Kızını dolduran, damada karışan, çok konuşan...

Oğlan annesinin derdi ise 'kendi değeri bilinsin, kendi mutlu olsun'... Aslında oğlu, evde eziyet çekiyor olabilir, belki de karısından işkence görüyordur ama olsun kaynananın istekleri göz ardı edilmiyorsa problem yok :)

Kısacası erkek, kız annesi için; 'kızının kocası' işte o kadar...

ama kız, erkek annesi için, oğlunun karısından ziyade 'anneye gelin'dir

İşte 1 oğlu ve 1 kızı olan annenin dilinden dökülenler ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi :)

---

Kaynana Gözüyle


İki yaşlı kadın yolda karşılaşır. Hal-hatır sorarlar:

 
- Kızınız nasıl iyi mi?

 
- Ay sorma. Kızım o kadar rahat ki. Kocası sıcak sudan soğuk suya elini sokturmuyor. Hatta kahvaltıyı bile kocası yatağına götürüyor. Avrupa gezileri altınlar mücevherler. Para bol durumları çok iyi.




- Çok iyi maşallah! Peki oğlunuz nasıl?

 
- Ah ah! Hiç sorma! Öyle pasaklı bir kadına düştü ki kahvaltıyı oğlum hazırlıyor. Üstelik gelinin yatağına götürüyor. Daha neler canım Avrupa gezileri altınlar mücevherler. Para yetiştiremiyor. Yazık oldu oğluma!









14.8.11

go on möööööööing :)

Ve kararlıydım sütümü kesicektim artık!

ama sonra sakinleştiğimde ve oturup düşündüğümde ve Simsim'in gülen yüzüyle karşılaştığımda hatayı kendimde aradım...

Bu hafta bütün gün ve akşam evdeydik.

Ondan aynı saatlerde yemek yemesini ve uyumasını bekleyen 'kurallı ve saatli anne' olarak ona bu hafta eğlence anlamında hiçbişey vermeyerek çok şey isterken bulmuştum kendimi yorgun geçen 16 ayın birikimiyle...

Halbuki o yazlığa gidip serbestçe gezmek, şımarıklık yapmak istiyordu ya da sokaklarda gezmek, gezmek, sallanmak, kedi kovalamak…

Ben onu dört duvar arasına kapatmıştım.

Ayrıca Allah'ın önce bana sonra benden Simre'ye nasip ettiği, uğruna çok gözyaşı döktüğüm ve ona ulaşmamdaki engelleri bir bir ortadan kadırdığım 'mis sütümü' neden keseyim ki bir hışımla!

Simsim’e baktım.

Ben ona kızar küsersem, git yanımdan dersem, mememi emme istemiyorum dersem, eeeee bıktım artık dersem olmaz ki!

O, Hayatta yapayalnız.

Tüm gün onu düştüğünde kaldıracak, arkasından koşacak, canı yandığında öpücek, sıcak yemeği soğusun diye üf üf yapacak tek kişi benim!

Onu ben dünyaya getirdim; bana sonsuz desteğini esirgemeyen Haso’ya birlikte Simsim’in o kocaman gözerini gördük Nisan 2010’da bize bakarken…

O günden beri, onun yaslandığı dağız biz!

Ömrünün sonuna kadar da öyle olacak da ‘ben yapamıyorum’ diye ağlayarak doktoru arayan anne arada beziyor ama hemen sonrasında silkelenip kendine geiyor.

Seni çok seviyorum bebeğim!!! J

Sütümü de kesmiyorum, benim keyfimle değil, Simsim’in canı ne zaman isterse, sütüm ne zaman biterse o zaman ‘bye bye’ diyeceğiz…


13.8.11

'yok ben yapamıyorum'!

Gece emzirmeyeli 4 gün geçti.

Sorun yok! Herkes halinden memnun ama ev bastı bizi...

Evde yeni bir yardımcı düzeni oturtmaya çalışmak, otoritesi, kuralları, şartları, işlerin sırası, Simre'nin nazı derken 'evde fazlaca vakit geçirdik'...

Geçtiğimiz haftalarda yazlıkta ananeyle 'laylaylom' günler geçiren Simsim'i, fena halde 'ev bastı'

Deniz, havuz, güneş, köpek, su birikintisi, hava, sivrisinek ve anane istiyor fena halde...

En son telefon konuşmalarında 'bla bla bla lo lo lo incilayyyyyyyy' diye beni şikayet ettiğini anlamam zor olmadı.

Çünkü konuşmanın hemen arkasından 'öğle uykusunu uyumama' eylemi başladı evde...

Kucağıma yapıştı, memede asılı kaldı!!!

Ben de inat ettim. 'Sen misin uyumayan, ben de seni emzirmiyorum, kendi kendine uyudun uyudun, hadi yat' diye yatağa bıraktım...

Ağladı...

Ağladıııııııııı...

Ağladı............

Yatağın parmaklıklarını kırdı!!!

İnat ettim almadım.

Uykusu var, kendi uykuya geçmeyi öğrensin dedim...

Susmadı, çok ağladı...

Bana gelmek istedi, ittim...

Didiştim, çocuk gibi kavga ettim.

Sonra ağlaya ağlaya doktoru aradım 'yok ben yapamıyorum' diye...

Gökhan Bey; Ne, nasıl derken başladım dökülmeye...

Be: 'bana yapıştı, emmeden uyumuyo, şimdi emse de uyumuyo, uykusu var gözünü kafasını kaşıyo, kucağımdan inmiyo, pat diye mememi açıyo başlıyo emmeye, kendime hiç vakit ayıramıyorum, bütün gün belimde taşır oldum, yok ben yapamıyorum, emzirmiycem istemiyorum, dokunmasın bana, yapamıyorum ben...'

G.M: 'Tamam karar sizin, önce bi 10 dk tek başına dışarı çık, sakinleş... Gece emzirmeyi keserek çok önemli bir şey başardın, öncelikle bunun için tebrik ederim seni, tamamen emzirmeyi kesmek içinse şu şu şu şunu yap ama bilki onun şu an korkuları oluşmaya başladı ve rahatlayacağı tek yer 'meme' dedi...

O anda söylediği cümleler arasından tek seçtiğim 'emzirmeyi kesmek için şunu al, bunu yap'tı...

9.8.11

Mememania ile son durumlar :)

Bugün kontrol ve aşılarımız için doktorumuzun yolunu tuttuk.

Yine beni yorgun gördüğünü söyeyen Gökhan Mamur'a 'böyle demeyin, daha da çöküyorum, bana moral verin, iyisin diyin' yani resmen kandırın beni derken buldum kendimi!?!

Soluk yüzüm, uykusuz gözlerim ve yenmiş dudaklarım göze batıyor.

Halbuki iyice sararttığım ve şekillendirdiğim saçlarımla, yüksek ökçeli ayakkabılarım ve bakımlı tırnaklarım niye yetmiyor 'iyi gibi gözükmeme'! :)

'yorgun'luğumun altında yatan gizli gerçeğe yani 'yatamamaya' ulaştık konuşa konuşa...

Simsim'in 'mememania' durumundan bahsetmiştim.

Geceleri de tam gaz 'aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa' diye bir ses ve 'emzir beni' diye bakan gözler ve 'inek' modunda ben, ertesi gün 'inek' gibi bakan yine ben :)

Kime anlatsam; 'hımm meme aldığı için böyle, memeyi kes düzelir' tavsiyeleri alırken, sütümü Allah'ın bana ve Simsim'e sunduğu en harika nimet olarak görürken ve sütüm de varken asla kesmeyi düşünmedim...

ama doktorumuza anlattığımda ve gayet net bir şekilde 'geceleri emzirmeyi kes' şeklinde verdiği talimatla 'geceleri emzirmeyi kestim' büyük 1 zevkle :)

Çünkü denildiği gibi Simsim'i tamamen sütten kesmiş olmayacaktım, sadece 'artık geceleri beslenmeye ihtiyaç duymadığından' gece beslenmeyi rutinimizden kaldırmış olacaktım.

ve bunu da başardık.

Gökhan Mamur önerisi; kararlılık ve sabırla amacına ulaştı.

Simsim; geceleri saat başı uyanmıyor 2-3 kez uyansa da 'hadi yat kızım' diye yanına gittiğimde 'paaaaaat' kendini yatağa geri atarak uykusuna devam ediyor...

Gözlerim daha az yorgun bakıyor, evde gecelerimiz kabus olmaktan çıktı, uyku uyuyabiliyoruz, tabiki derin ve kesintisiz uyku değil bizim uykuarımız; çocuklu olmanın en güzel hediyesi 'kesik kesik uykular' bizimkisi :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...