20.6.11

Mesafesiz Kızım! :)

Kedi, köpek ve çocuk sevgisinden bahsetmiştim ya!

Artık abartma durumundayız...

Kediler elimizi yalarken kıkırdıyoruz, hatta iyice yalasın diye yiyecek parçaları istiyoruz anneden ki daha yakın temas olsun!

Sokakta gördüğümüz çocukları, caddenin ortasında karşıdan karşıya geçerken de denk gelsek durdurup sarılıyoruz ve sırtını sıvazlıyoruz 'pat pat'...

Arabalar korna çalmayı unutuyor, kendinden büyük kızlara sarılan minik Simsim'i görünce...

Yolda durup kameraya çekiyorlar, n'olur fotoğrafımızı çekin diyorlar!

Allah nazardan saklasın ama durumlar böyle...

Hiç mesafesi yok...

Aynı annesi, babası gibi!

Ben de insanları ayırmadan içten sarılırım, bağrıma basarım... Hele Haso; selam verdiğinin 2. dakkasında el ele, omuz omuzadır!

Canım kızım;

Çok tatlısın, böyle içten sarılman içimizi eritiyor!

Böyle sevgi dolu, mutlu bi çocuk yetiştirdiğimiz için kendimizle gurur duyuyoruz ciddi ciddi! :)

ama yani yolun ortasında 5 dakika sarılarak zorla tuttuğun çocuklar senden kaçmak isterken Elmyra gibi iyice sıkman hoş olmuyor ki :)

Bir de bizim gibi çok mesafesiz olmanı da istemiyorum açıkçası!

Biraz da burnu büyük ol, insan ayır valla! Biz ayırmadığımız, ayıklamadığımız için hadsizlikler gördük çok!!
Seviyorum seni bebem! Ben, Baban, İstanbul ve hatta Kıbrıs sana hayran!

Seni sevmeyen Ölsün!

4.6.11

Kıprıs Güzeli! :)

Yaz; 'geldim' demeden biz onu herkesten önce yakalamak için Kıprıs'a postaladık kendimizi!!

Biraz 'dinlenmek, 3 öğün yemek yiyebilme zevkine varmak, stres atmak ve deniz - güneş - kum isimli 3üz sevgililerime erkenden kavuşabilmek' için :)

Gitmeden önce Simre'nin doktor amcasına 'nasıl olur' dediğimizde, 'süper olur' cevabını alır almaz başladım bavul hazırlamaya!

Ama o ne bavul!

Hazırla hazırla bitmedi...

Bişey unutma ihtimali kabuslarım oldu!

En sonunda bi baktım Simre'nin tüm yazlık kıyafetleri bavulda!

Bebek arabası, bavullar, havuz, swim trainer simit derken oldukça yüklü bi şekilde havaalanına vardık ve teyzemizle buluştuk..

Biletler vs. derken, babamızdan aldığımız için kağıdı yetmedi, bir de üstüne kendisini görmek istediler!

Tabi bu durumda Haso, pek bi mutlu oldu...

'bak gördün mü, benden izinsiz hiç bi yere gidemezsiniz' böbürlenmeleri eşliğinde, hüzünlü bir veda sahnesi ile ülkeden çıkışımızı gerçekleştirdik...

Uçak yolculuğumuz süper geçti! Binmeden önce 'meme'si gelen kızım, biner binmez emerek uyudu ve uçak inişe geçtiği sıralarda ancak uyandı...

Esas zorlu olan Kıbrıs Ercan havaalanından otele transferdi çünkü Simsim uykusunu almış, enerji depolamışken ben mide bulantılarım, yemek yemeyi unuttuğum günlerden kalma halsizliğimle bitik haldeydim!

Onun için transfer de oldukça zevkliydi ama ablam da ben de 'koltuklara serilmiş haldeydik' :)

Su olan heryer Simsim'in cenneti! Havuz, deniz, su birikintileri, küvet...

Tatilimiz gerçekten de doktorumuzun dediği gibi süper geçti!

Güneş kremimiz, burada çok zor bulunan, hatta bizim de Avustralya'dan getirttiğimiz Blue Lizard Simsim'i korurken, ablam da beni yedirmek ve uyutmak üzere korumaya almıştı :)

Bu tatilden en karlı çıkan Simsim oldu!

Kıprıs'ı birbirine kattı!

Ben de yemek yiyip Simsim'i uyutma seanslarına katılmadığımdan dinlenmiş oldum.

Güneş görmemiş tenimizi bi güzel yaktık Coz Coz sesleri eşliğinde...

Ablam da Simsim'le geçirilen haftayı yakinen görünce halime acır; 'vah vah' sesleri eşliğinde tüm sorumluluğumu üstlenir oldu. Ama tatil yapmış oldu mu? Bilemedim :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...