28.4.10

Kedi beni tırmaladı!!!!!

Simre için çekik gözlü Japon kedisi demiştim...

Babası da öyle diyor artık!

ama öyle böyle değil tam japon kedisi!

Kedi gibi miyav miyav sesleri çıkarıyor, arada sinek görmüş kedi gibi 'kıhhh'lıyor! ve şimdi de beni tırmalıyor!

Tırnaklarını kesiyorum, anında uzuyor! (kedi tırnağı kesme konusunda profesyonel oldğumdan Simre'de de hiç zorluk yaşamadım:)

ve bugün o minik ellerini hep kapalı tuttuğumuz için kıyamadım. Biraz eldivenlerini çıkarıyım, seviyim, öpiyim sonra banyo yaptırıyım dedim.

Eldivenleri çıkardığım an 5 parmak ve beraberinde 5 tırnak yanağıma cırtttttttttt diye çizik attı!

Sanki kavgadan çıkmışım, yüzüm çizik içinde.

Kedim mi var?

Hayır, japon kedisi kılıklı kızım var :)

26.4.10

Offline'ım :)

7/24 Simre için çalışmaktayım.

Çamaşır makinasının düğmesine basacak vaktim yok!

Yemek yemeyi unutuyorum.

İnternete giremiyorum! Maillerime bakamıyorum, face'imin book'unda kendimi güncelleyemiyorum, bloğuma yazı yazamıyorum...

Emzirme konusunda yaşadığımız sıkıntılar sırasında dualarım biraz fazla gelmiş olucak ki bu sefer emzirmediği anı kolluyorum.

Yapışkanla yapıştırılmış gibiyiz!

Babasını bekliyoruz ki omzuna tükürelim, kocaman 1 gaaark yapalım :)

Özellikle anane ve babanın t-shirtlerinin omuzlarına beyaz beyaz süt lekeleri yapıyoruz!

Evimiz süt kokuyor, kapıdan girmeden 'içerde bebek var' kokuları siniyor apartmana...

Uykusuzluk, sırt ağrıları ve evde kapanmaktan sıkılmak dışında (babayla arada kaçsak da) derdim yok.

Evde durmaya sabretmekteyim.

Minyatürlükten çıksın, havalar düzelsin nasıl ki karnımda hop hop gezdirdim yine öyle gezicez kızımla her gün

19.4.10

'Meraklı Ben' :)

Doğumla ilgili yazdığım yazılarımla henüz evlenmemiş arkadaşlarımı evlenmeye, evlileri hamile kalmaya, hamile arkadaşlarımı da normal doğum yapmaya heveslendirmişim :)

Facebook'tan sitenin linkini verdim vereli herkes büyük merakla yazılarımı takip ediyor!
Yazmayı aksatsam; yeniden yazılarımla geri döndüğüm gün face'te yorum yağmurlarına tutuluyorum :) Sitede direk yorum yazan olmazken bi baktım 'simre de doktorlandı' yazıma yorum var...

Simre'nin göbeğimin içindeki göbek dansına şahit olan ve dişimden dolayı kısa kısa sohbet edebildiğimiz Altuğ Bey'in hastası; google'dan yaza yaza benim bloğa kadar gelmiş, çok sevindim..
ama Altuğ Bey yandı. Bi google'cı daha geliyo :))

gecce.com'da köşede yazarken bile bu kadar güzel tepkiler almıyordum. Sanırım 'meraklı ben'i anlatmalıymışım orda da :)))

Gün geçtikçe 'ne güzel doğum yapmışım be' derken buluyorum kendimi!

Hasot'tan ve çevremdekilerden övgüler bekliyorum, kanatlanıp uçacak gibi oluyorum.

Doğumumla ilgili yazılarımı okurken yeniden yaşıyor gibi oluyorum, en fenası da annemle ablamı ağlatmaya sebep olması...

Yaa hepiniz gülerken annemle, ablam; doğum sırasında dillendiremediğim sancıların tarifini yazılı olarak okurken gözlerini kaşıyor numarası yapa yapa ağladılar, bilgisayar başından çaktırmadan kalkmaya çalıştılar :)

doğum gazileri :)

Doğum sırasında gazi olanlar var;

Biri ablam;
Ağrımı dindirmek için belime masaj yapmasını istedim (aslında doğuma hazırlık kursunda eşler yapıyodu ama piyango ablama çattı :)

Ağrım dinmeyince, gitgide daha fazla şiddetlenince ve daha sert masaj yapmasını isteyince ablam helak oldu!

O telaşla vurduğunu hissetmemiş ama yatağın demir kenarlıklarına vurduğu kolları şu an hala mor :)

Diğeri nöbetçi doktorumuz;
Simre'cik karnımın en tepesinde duruyordu.

Tıpkı annesinin alışveriş merkezlerinin otoparklarında çıkışı bulamadığı gibi çıkışla alakasız gel keyfim gel takılıyordu!

Doktor da Simre'yi çıkışa yönlendirmek için koluyla, dirseğiyle, omzuyla baskı yaptı.

Benim kadar bitap düştü :) 'omzum çıktı, kolum çıktı' diyordu ama yalan! Ertesi gece yine nöbetteydi sapasağlam :)

Üçüncü gazimiz Hasot;
onunki duygusal gazilik :) Sanırım depresyona girdi kendisi!

Belirtileri mi? Çok yemek yiyor, Ofluyor, Pufluyor, her gün 1 yeri ağrıyor (genelde benim nerem ağrırsa onun da orası ağrır :)

Mesela sırtı ağrıyormuş, benim epidüral olduğum yeri işaret ediyor. Beli ağrıyormuş, bacağı ağrıyormuş...

Pazar günü gezmeye diye çıkıp alışveriş merkezinde market alışverişi yapınca da gezemedik, hava alamadık diye mızmızlanmalarr!

Aslında Hasot kaşınıyor!

Anne; sorunsuz, ah'sız - vah'sız ve onu bunu istemeden aşermesiz bi hamilelik geçirmiş, üstüne doğum yapmış, eve gelir gelmez ayaklanmış, 7/24 uyanıkken bile naz - kapris yapmamış..

ama baba; sürekli mızmızlanıyor...

9 aylık naz + doğum sonrası depresyon + lohusalık ağrısı, sızısı, kaprisini biriktirip su yüzüne çıkarırsam boğarım seni Hasooooooooooooot :)

Azmettim, başardım, Simre malup ben galip!

Bu arada ben nasılım?

Hiçbir yerim ağrımıyor, depresyona da girmedim. doğum sırasında epizyotemi yapıldığından atılan dikişlerimden de şikayetim olmadı.

Epidüral'in de hiçbir yan etkisini görmedim; bazı forumlarda epidüral baş ağrısı yapıyor, sırt ağrısı yapıyor yazıyor ama bana 1 buçuk saat ağrılarımı dindirmesiyle verdiği mutluluk dışında hiçbir etki yapmadı...

İlk hafta bebekle çok ilgilenemedim; hem gelen giden oldu, hem bebek sarılık oldu tekrar hastaneye yattık derken ikinci hafta herşey daha güzel olmaya başladı!

İlk hafta eve geldiğimde, bebeği emzirme denemelerim oldu.

Hastanede hemşireler herşeyi gösteriyorlar, eve dönüşte tek başınıza üstesinden gelebilirsiniz. 'aman' diyim, bebeğinizle başbaşa kalmanız gereken o dakikalarda yanınızda her kim olursa olsun siz tek başınıza inzivaya çekilin.

Anneniz, kayınvalideniz, en yakın arkadaşınız bile olsa söylenen her laf, yapılan her yorum o an siz hassasken ve saf ötesiyken incitiyor ve eğer benim gibi pes eden bi tipseniz de 'ben yapamıycam, mama yesin' dedirtebiliyor ki mamaya, biberona ne kadar karşı olsam da!

Evet, ilk hafta pes ettim, bebek zaten sarılıktı, moral bozukluğum iki kat olmuştu. Onu besinsiz bırakıp da inat ederek emzirmeyi başaracak gücüm yoktu.

İkinci haftaya girmeden Simre'nin doktoru Gökhan Bey'e gittiğimizde yorum yapılan konular bilirkişi tarafından onaylandı ve 'emzirmeye engelim olmadığı' tespit edildi :))

Sonrasında söylediği iki cümle kulağıma küpe oldu. ' Biberon ve mama verdiğiniz her an bir daha sizi hiç emmeyeceği ve sütünüzü istemeyeceği ihtimalinin çok yüksek olduğunu hatırlayın' dedi...

Gerçekten de kulaklarımda çınlayan bu cümle ile azmettim ve başardım!

İlk hafta sürekli biberonla beslendiğinden beni sürekli reddetti. Her denememde fenalık geçirdim. Benle dalga geçti, istemedi, gıcıklık yaptı sürekli!

Simre inatçı çıktı ama ben ondan daha inatçı!

2 gün tek başıma uğraşarak verdiğim çabanın sonucunda artık Simre'yi anasının ak sütüyle emziriyorum :)))))))))))

Söylenenleri duymayın, pes etmeyin, bebeğinizin sağlığı ve hatta sizin KİLOLARINIZ için bi odaya saklanın tek başınıza emzirin! Bunca helva ve hoşafa doğum öncesi kilomdan 1 kilo ve azıcık göbek nasıl kalırdı yoksa? :)

15.4.10

Simre de doktorlandı :)

Hamileliğimin son günlerinde, daha Simre doğmadan çocuk doktoru telaşına düştüm!

Hamile kalmadan önce doktor telaşına düştüğüm gibi, panik panik doktor arıyordum...

En önemlisi benim anlaşabilmemdi, ne de olsa Simre kedisi 1 süre anlaşamicak, ben onun tercümanı olucaktım :)

Sonrasında bazı kurallarım vardı, onlara ters düşmemeliydi...

Klasik doktor özelliklerinden ziyade; gelenekselci değil yenilikçi olmalıydı.

Rahat ve huzurlu bi bebek yetiştirmemi sağlamalıydı bu yüzden de huzur vermeliydi konuştukça...

Beslenme konusunda katı olmalıydı ki ben de katı olayım...

Bana sabırlı olmalıydı ki ben de yeni tanıştığım bebeğe sabırlı olayım...

Doğum öncesinde methini duyduğum ve sonra televizyon programlarında izlediğimde de oldukça içimin ısındığı doktor Gökhan Mamur'la tanışacaktık.

ama doğum beklediğimizden erken oldu ve Gökhan Bey'le tanışamadan bebeğimizin ilk kontrolleri o anda nöbetçi olan başka bir doktor tarafından yapıldı.

Isınmaya mecbur değilim di mi? Isınamadım!

Sarılığımızın ilk tehlikesini atlattıktan sonra koşa koşa Etiler Memorial'da Gökhan Mamur'a gittik...

Eşimin çocukluk doktoru, komşumun çocuğunun doktoru, benim çocukluk doktorum tavsiyelerine kulak asmadık, doktor konusunda yine bildiğimizi okuduk :)

Bebeğimizi kontrolden önce uzun uzun bizimle sohbet etti.

Sıkıntılarımızı ve merak ettiklerimizi sordu ve yanıtladı.

Tüm bunları yaparken öyle yumuşak öyle sıcak konuşuyordu ki insanın bebek olası; 'anne beni doktora götür' diyesi geliyordu. :)

Ben doktor kaçkınıyım nedeni de annemin profesor diye beni yaşlı yaşlı suratsız amcalara götürmesi!

O doktor sevimlilik bile yapsa, yuvarlak kalın çerçeveli gözlükleri ve sakalları beni korkutmaya yetiyordu...

Sık hasta oluyor ve her hastalandığımda koltukların altına saklanıyodum ki annem beni o doktora götürmesin!

Şimdi Simre de bana benzer de doktor kaçkını olur diye uzun yıllar birlikte büyüyeceğimiz doktorumuzu seçmek benim için çok önemliydi.

Ben buraya sevdim yazıyorsam sonuna kadar giderim...

Doktorumuzun en sevdiğim yanı benim gibi 'online' olması... http://www.bebekdoktorum.com/ onun sitesi...

Sarılıkla ilgili sıkıntımız çok şükür geçti.

Tahlil sonuçlarını alır almaz geri dönerek o sıcacık ses tonuyla; 'Sitaaare Hanımm unutmayın bir telefon kadar yakınım size her an' diyerek içimizi rahatlattı ama bunu derken benim ne kadar 'meraklı anne' olduğumu bilmiyordu :)))


Biz anne ve baba olarak sakinleştik, rahatladık ve sevdik. Simre nasıl sevmesin!

14.4.10

en sevdiğimsin oksitosinnnn!

Doktorumun tavsiyesiyle doğumla ilgili olumsuz yazılar ve sohbetlerden hamileliğim boyunca uzak kaldım.

ve herkesin bahsetmeye çalıştığı o kötü doğumların hiçbirisine benzemedi benim doğumum!

Şimdi doğumu en yakın arkadaşım Bilge, özellikle sen oku :)

Ters bi durum yoksa kesinlikle normal doğum, normal doğum, normal doğum! (çoğu doktor günü, saati belirleyip sezeryana yönlendirip arkadan kahvesini içmeyi daha çok tercih ediyor maalesef)

Aklımıza 'sezeryan' olup bi an önce zahmetsiz, acısız atlatmak hep geliyor da onu bastırabilirsek kahraman biziz.

Bence işin sırrı pozitif olmakta, mutlu olabilmekte!

Doğum sırasında salgılanan oksitosin diye 1 hormoncuk var. O salgılandıkça doğum kolaylaşıyor ve onu arttırmanın yolu da pozitif olmaktan geçiyor...

Hamileliğim sırasında doğumla ilgili korkularım çoktu ama doğumdan hemen önce o korkuların hepsi kayboldu.

Zaten o anda çok fazla bişey düşünemiyorsunuz, bi an evvel doğurmak tek isteğiniz olunca doğuruyosunuz hemen :)

Hele bi de emin ellerdeyseniz, korkucak hiç 1 şey yok! Siz mutlu olun, oksitosini yükseltin yeter :)

Hatta sütü de arttıran oksitosinin ta kendisi, değerini bilmek gerek yani! :)

Normal miyim?!? Normal doğum mu?!?!?!?!

Ben normal miyim ki normal doğum istedim!

Aklımda fikrimde çocuk yapmakla ilgili her durumda kaçış yolu olarak sezeryan vardı.

Normal doğum asla asla asla diyordum!

Sonra doktorumla ilk görüşmemizde 'normal doğum yapabilirsin, sen normalsin ve doğal yolu seçmelisin' demesiyle 'uf çattık' demiştim ama nasılsa dik kafalıydım doktorumu da kandırır sezeryanla kurtarırdım paçamı...

Pozitif yaklaşımlarıyla kendilerine hayran bırakan Başak Kutlu Atay ve Nur Sakallı hocalarımla; yoga, doğuma hazırlık çalışmaları vs. derken normal doğumun gerçekten normal olduğunu ve evrelerini öğrendim...

Bebek için ve kendim için en sağlıklısı olduğunu, normal doğumla daha güçlü daha dirençli bi bebek doğacağı fikrini benimsedim.

Bi yandan Hasot, bi yandan doktorum, bi yandan doğum dersi hocalarımdan aldığım tüyolarla 'sezeryana hayır' kampanyalarına katılacak duruma geldim!

ve sonunda 06.04.2010 tarihinde normal doğumla bebeğim Simre'yi dünyaya getirdim.

Belki çok acı vericiydi, belki biraz rezil, zahmetli ve eziyetliydi ama doğum belgesinde normal doğum gerçekleştirdiğim yazısını okudukça kendimle gurur duymam tüm acıları unutturdu!

Bilmiyorum ben normal miyim? Kolaycıyımdır ama Simre bebek için kendimi ateşe attım :) Yandım yandım kül oldum ama gerçekten değdi.

Kimse korkmasın, kimse mecbur kalmadıkça sezeryana yönelmesin, son dakikalarda sezeryan diye yalvarırken bulsanız da kendinizi normal doğum yapmak bi başka keyif veriyor insana! :)

Doktorum kahramanım Altuğ Semiz, bana 9 ay katlandı...

Google maceralarıma güle güle şaşkına döndü...

Kilomu kontrolü, bebeği paranoyak derecesindeki gelişmiş ultrason cihazlarıyla incelemesi ve her ihtimali benimle paylaşması, tek bir nokta bile atlamaması ve verdiği morali ile Çok şahane, sağlıklı bir 9 ay geçirmeme sebep oldu!

Son güne kadar araba kullandım (kendisinin haberi yok, olsa muhtemelen kızardı :)

Son günden bi öncesine kadar gezmeden geri kalmadım;

Cumartesi günü Nişantaşı'nda enine boyuna gezerken, annemin arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında hala alışveriş yapıyorken Pazar günü Hasot'la da alışveriş merkezlerini gezip akşam da arkadaşlarımızla buluşmuşken Pazartesi doğuma gittim.

Allah herkese benimki gibi hamilelik nasip etsin.

Arkadaşlarım 'hamileliğini algılayamadık ki doğum yaptığına inanalım' derken, apartman görevlimiz 'a a a aaa' diye bebekle gördüğünde şaşırıyor.

Eniştem 'hamile insan yerinden kalkarken zorlanır, evinde oturur' derken, kuaförüm 'göbeğine ne oldu, bebek mi doğdu, doğdu da sen neden burdasın' diye şaşırıyor :)

İnşallah bebekle ilgili maceralarım da hamileliğim gibi geçer...

Altuğ Bey'i beklerken 'doktorunuzdan memnun musunuz' sorularına 'aynısından bebek doktoru olsun, daha ne isterim' diyorum.

Şimdi bebek doktoru maceram başlıyor...

Onunla ilgili yazılarım da çok yakında :)

Sarı kedi solaryumda!

ve Simre doğar...

Simre'yle birlikte  korkular, meraklar, endişeler de doğar...

Evimize geldik, toz pembe odamıza Simre'mizle girdik.

Henüz onu beklemiyorduk, evden muayene için çıkmıştık gün sonunda doğum yapmıştım.

Gözleri kocaman açık, uzun saçları kirpi gibi japon kedisi tam :)

Hastanede 1 gece kalmam yeterliymiş ama bakılmak çok hoşuma gitmiş olucak ki bi gece daha kalmak istedim :)

İki gecemiz hastanede geçtikten sonra eve döndük.

İlk günümüz güzel geçti ama bi gariplik vardı. Kedicik hep uyuyodu...

Ev kalabalık, herkes onu sevmeye geldi.

Ama o hep uyuyodu!

İki gün sonra doğuma giren çocuk doktoruyla olan randevumuza gitmek için hazırlandık...

Anne ve baba olarak ilk doktor heyecanını birlikte yaşamak istedik, kimseyi peşimize takmadan kedimizi sepetine koyduk, hastanenin yolunu tuttuk.

Tahliller yapıldı, bilrubinimiz yüksek çıktı. Yani bebeğimiz sarılık olmuştu. Kan uyuşmazlığı dedi doktor, bişiler dedi ve onu acil olarak ışın tedavisine almaları gerektiğini, 4 saat içinde sonuç vermezse kanının değişeceğini ve bunun risk taşıyan bir işlem olduğunu söyledi.

O anda dünya durdu.

Herşeyi kötüye yoran ben; bebek makineye bağlandıktan sonra odadan çıktım. Hastane kafesinde ağla ağla kendimden geçtim... En kötü ihtimali düşünüyodum, daha yeni doğmuş bebeğime bişey olmasından korkuyodum.

O kabus dolu bekleyiş sona erdi. Sonuç güzeldi ama 24 saati hastanede geçirmemiz gerekiyordu.

Simre, cıscıbıl solaryum makinesinin minyatüründe güneşlenir gibi keyifle yatıyordu...

Onu öyle görenler solaryum makinelerinden çıkmayan annesine benzettiler :)

Daha bebeciklikten annesi gibi süsüne düşkün, kokosh olucak besbelli!

9.4.10

Elinize, kolunuza sağlık doktorlarım :)

Saat 11.45 beni doğum odasına aldılar!

Almasalar mı!

Almasınlar...

Bıraksınlar beni!

İmdatlar imdatlarrrrrr :)

Sezeryan da olmaz bu saatten sonra 'epidüral yapın yalvarırım'...

Doktorum beni kandırdı, böyle anlaşmamıştık, ben acı çekiyorum hani hissetmiycektim bu sancıları...

Olmazmış, doğum sırasında sancı hissetmeliymişim...

'Ah doktorum beni doğum odasına kadar getirdin, artık dönüşüm yok bu garip yatağımsı koltuğumsu şeyde 'epidüral' diye yalvarmakla geçiyor son dakikalarım...

Fazla detaya girmiyim, bilahare anlatırım :)

ama şöyle söyliyim saat 11.45'te girdiğim doğum odasında 00.01'de duyulan kedi miyavlaması ile tüm ağrılarım dindi...

Hamileliğim boyunca doktorumdan dolayı çok şanslı olduğumu biliyodum ama o gece nöbetçi olan doktordan da bu kadar şanslı olunmaz ki :)

Doktorlarım elinize, kolunuza sağlık...

Doğum sırasında epidüral diye yalvartıp vermediniz diye size çok kızmıştım ama haklıymışsınız eğer verseydiniz ben doğumu unutup kafam rahat sohbet ederdim:)))

O minik kediyi normal normal dünyaya getirmek için o kadarcık acıyı iyiki çekmişim!

8.4.10

Simre Geliyor!!!!

Günlerden Pazartesi...

Doktorumuza gidiyoruz...

Benim panik atak kurgularım yüzünden her an sezeryan yapılabilirmiş gibi korkuyla gidiyoruz.

Anlattıklarıma bakarak tedirgin olan kayınvalidem de bizimle geliyor..

Tekrar NSTye bağlanıyorum. Hemşireler yine tedirgin... Hissediyor musunuz diyorlar, neyi diyorum. 'Hafif sancınız var da' diyorlar...

Sonra doktorumun yanına gidiyoruz. 'Hımm diyor hafif sancılar başlamış 5 gün sonra görüşürüz'

Ben o sırada geçen görüşmemizde doktorumun anlattıkları ve google'dan bulduklarımla kurduğum senaryodan bahsediyorum.

O anda google'a sorduğum için yine azar işitiyorum, yine hem yazmış, hem oynamışım meğer :)))

sonra hastaneden çıkıyoruz.

Biraz dükkanda oyalanıyorum.

Kayınvalidemi eve bırakıcaktım, önce biraz alışveriş yaptık sonra eve geçtik.

Bu arada belime hafif hafif ağrılar vuruyordu.

Eve geçicek halim kalmamıştı.

Böyle ağrılara alışık olduğum için sesimi çıkarmadan saate bakmaya başladım.

Ağrılar düzenli olarak 15 dakikada bir geliyor sonra hemen geçiyordu.

Biraz uzandım, ağrıların şiddeti artmaya başladı. 10 dakikada bir gelmeye başladı.

Doktorumu arasam mı diye düşündüm sonra dedim ki bunlar yalancı ağrı boşuna aramayayım yine abartmıyım dedim.

Google'a sordum :) Gerçek doğum sancıları ile ilgili yazanların hepsi bana uyuyordu.

ve sancılar 5 dakikada bir belimi bükecek şekilde şiddetlenerek artmaya başladı.

Doktorumu aradım ' aradığınız kişi bir başkasıyla görüşüyor' diyordu o gıcık kadın... Aradım, aradım sonra kayınvalideme 'sanırım benim doğumum yaklaştı' dedim, Hasot'u aradım 'telaşlanma ama sanırım benim doğum sancılarım başladı' dedim.

Sonra sancılarımın en dayanılmaz dakikalarında doktorum aradı (bu arada herşeye panik olan ben, belki doğum sancısı değildir diye hala evde oyalanıyordum) 'sancılarım 3 dakikada bir geliyor, o nişan mı ne o da geldi, napıcam ben' dediğimi hatırlıyorum :)

Doktorum da 'telaşlanma yarım saate kadar hastaneye git, ben de geliyorum' dedi...

Hastane çantam evde, doğumu hiç beklemiyordum, daha kuaföre filan gidicektim...

Duş mu alsaydım, kıyafet değiştireyim,

Ya bişey unutursam sorularıyla o telaşın içinde 'beni eve götürün' dedim.

Akşam trafiğinde Bahçelievler-Bakırköy arasını jet hızıyla geçtik eve vardık, ben asansörün önünde sürüne sürüne eve vardım.

Bebek kıyafetlerini henüz hazırlamamıştım, onları toparladım, lohusa tacımı aldım.

Sürüne sürüne arabaya bindim ve Memorial'ın yolunu tuttuk...

Arabada hayatımda çekmediğim şiddette acı çekiyordum.

Annemle ablam hastaneye çok yakın olduğundan hemen kapıda beni bekliyorlardı.

Acilden girdik, yok kimlik yok neyiniz var sorularıyla delirdim.

Doğum yapıyorum doğum odasına gitmem gerek ne işim var burda diye bağırınca apar topar beni ordan kaçırdılar :)

Odaya çıktım yine o NST'yi bağladılar. Sancıların şiddetine dayanamıyordum artık.

Nefesim kesiliyordu.

Nöbetçi doktor ve hemşireler geldi. Hepsi dilimden çok çekti. Uyuşturun, epidüral yapın, Altuğ Bey'le öyle anlaştık, ağrı çekmiycektim ben diye ağlıyordum. Hiçbiri dinlemiyordu.

Alerjiniz var mı, adınız ne, o ne bu ne, kimlik numaranız!

Yalvarmamı kimse dinlemeyince duygu sömürüsü yapmaya başladım. Bakın uyuşturmazsanız bayılırım ben. Ağrıya dayanamam ben, hemen bayılırım tansiyonum düşer diyordum.

Ama nafile...

Dinlemediler...

Biraz bekleyin, birazdan epidüral yapıcaz diye geçiştirdiler...

Ağrıların çoğunu çektikten sonra çok şükür anestezi uzmanı geldi epidüral yaptı.

Sanki o da kolaymışmış, sırtımda yeri bulamadı, denedi olmadı, hem o şanet ağrı hem o iğnenin acısı derken artık tükenmiştim.

Hemşireye de, o doktora da, doktoruma da hatta Simre'ye de sinir olmuştum :)

Sonra ettiğim laflar ve çektirdiklerim için hepsinin gönlünü aldım...

Nöbetçi hemşire de o kadar iyiydi ki! Bütün gece bana da bebeğime de çok güzel baktı. Hatta onun yüzünden 1 gece daha kalmak istedim ama denk gelemedik :) sonra ona da dedim o sancıları çekerken, o sorduğun sorular insanı deli ediyor, o anda deli oldum deli deli! :)

3.4.10

Simre'cik erken mi gelicek?!?

Bugün kontrollerimiz vardı.

Ultrasonik bebişimizi ekrandan göreceğimiz son kareler için Memorial'ın yolunu tuttuk ablamla birlikte...

Doktorumuz doktorumuz Altuğ Semiz'e varamadan NST odasına aldılar beni...

Neymiş NST? Hemen merakımızı giderelim.

Göbeğime 2 tane şey takıyorlar, birisi bebeğin kalp atışlarını birisi benim sancılarımı makinede kaydediyor.

Elime de bi tık tık, bebek oynadıkça ona tıklıycakmışım...

Kızım bi anda atağa geçiyor, ben hemen tık tık tık tık sonra uykuya dalıyor...

Hemşireler beğenmediler, doktoruma gösterdiler o da beğenmedi, normalde 20 dk olan süreyi 55 dk'ya uzattılar.

Herşeyden panik atak olan ben, nedense telaşlanmadım, hareketlerinin ne kadar abartılı olduğunu bildiğimden 'neyini beğenmediniz' diye sorup gülüyorum...

Sonra doktorumuzun odaısna geçiyoruz dın dın dın dın dındın :)

Altuğ Bey'in ağzından dökülen sözler, yüreğimi hop hop ettiriyo çünkü Simre her an gelebilirmiş...

Artık dışarda büyümesi onun için daha uygunmuş, sıkılmış minyatür kurbağa :)

Plasentayla beraber sığamaz olmuşlar 'benim yerim daraldı, çıkarın beni burdan' der olmuş Simre'cik...

Üzüldüm yine çünkü 37+3 haftalıktı bebeğim...

Halbuki karnımda büyüsün büyüsün kocaman olsun şişko olarak doğsun istiyodum ama karnımın yapısından falanından filanından max. büyüme kapasitesine ulaşmış kendisi :)

Doktorumuzdan çıktık, google'a girdim (kaç kez bu konuda azar işitmeme rağmen us- lan- ma- dım :)

Google'a plasenta yazdım, sığmıyor yazdım, bebek yazdım, erken doğum yazdım hepsini birleştirdim ve ortaya 'plasenta yetersizliği' diye bişey çıkardım. Ordan da 'asimetrik büyüme gerilemesi'ne geldim ve bunları birleştirip içeriklerini öğrenince gene komalardan komalara girdim :)

Gerçekten rahatsızım, biliyorum...

Doktoruma söz vermiş olsam da yine yapacağımı yaptım bi de üstüne üstlük herkese bu okuduklarımdan bahsedip doktoumun dedikleriyle birleştirdim ve ortaya kalp ritmi bozuk, ciğerlerine hava gitmeyen ve sezeryanla alınması gereken bi bebek çıkardım.

Tüm hafta sonunu da bu stresle geçirdim ve geçirttim...

Annemin anlattıklarımdan kafası karışmış olucak ki benim huyumu da bildiğinden gizli gizli doktorumu aramış, herşeyi doğru düzgün öğrenmiş ama ben o yazıları doktorumla konuşmadan tatmin olur muyum? Olmaaam... Pazartesi günkü randevuyu bekliyorum, belki de Pazartesi sezeryan mı olur diye de düşünmeden edemiyorum, tamam tamam sustum! :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...