30.12.09

Bebeğimizden doktorumuza 'Merry Christmas!'

Benim bu kadar rahat, kendimden emin ve mutlu hamilelik dönemi yaşamamı sağlayan, çilemi çeken ve çekecek olan doktoruma yeni yıl hediyesiz gitmek olmazdı!

Bunun için çok yakında Yeşilköy'de atölyeli, showroom'lu kurabiye ve pasta dükkanı açıcak olan arkadaşımdan yardım istedim :)

Minik kızımızın tıpkısının aynısı kanatlı meleğimiz; ağzında emziği, noel baba kıyafeti ve şapkasıyla minik kurabiyeler olarak doktorumuzun damak tadına sunuldu...

Tabii onları yemeye kıyabilirse :))

Benim doktoruma hediyem minik bebeğimin kurabiyeleriyken onun bana en güzel hediyesi 'bebeğin aynı sen' demesiydi!

Hayır! Kendimi beğenmiş değili aslında ama ufak bi megalomanlık aldı başını gidiyo bende hamilelikle birlikte :)

Ağzıyla, burnuyla, kulağıyla, dudağıyla, elleriyle minicik benden bi tane daha istiyorum, çok mu şey istiyorum ki :)

Babasına sormaya ne gerek var? O beğenmiş almış bi büyük boyunu! Küçük boyu da gelse fena mı olur :))

Gerçi ikimizle birden nasıl başa çıkacaksa :))

Kim hava basıyo göbeğime!


6. aya girdim gireli günden güne göbeğim şişiyor.

Geceleri gerim gerim geriliyo, sabah kalktığımda biraz daha büyümüş oluyor.

Artık dışardan bakınca tam 1 hamileyim!

Markete gidiyorum; gözler göbekte!

Alışveriş merkezi geziyoruz; göbeğim takipte!

Benzinciye giriyorum; tanımadığım insanlardan 'Allah bir nefeste kurtarsın' duaları alıyorum :)

Hele Aslı'nın aldığı 'we are excited' yazan body'i giydiğimde tepkiler direk yüzlerde gülücük olarak beliriyor :)

Kız mı erkek mi sorularının yanısıra ayyy ne tatlı diyenler var göbeğime! :)))

Bebişimiz daha doğmadan 'ne tatlı'ysa!?! Doğduktan sonra yapış yapış tat içinde baldan tatlı lokum olucak lokum :)))

Offff Tom Tom!!!!!!!!!!!!

Dün Teşvikiye semalarından 15.00 sıralarında çıkabildiğim yolculuğum 17.15'te Memorial'da son buldu!!!

Saat 15.30'da olan randevum perişan oldu!

Arayıp gecikeceğimi haber verdim ama gecikmekten de öte oldu biraz!

Bir ara 'randevuyu iptal mi etsem, açlıktan ölmesem bari, uçmak istiyorum, kenara çekip biraz uyusam mı' gibi boş sözler edinirken buldum kendimi!

Teşvikiye'den Memorial rotam Feriköy üzerinden devam edecekti fakat Nişantaşı'nın kilit trafiği yüzünden Fulya, Şişli ve Okmeydanı olarak yolumu değiştirdim.

Ah ne iyi yaptım!

İyice kitlendim, Allah'tan simitçi gördüm de açlıktan ölmedim!

Yeni yol arkadaşım navigasyonum Tomtom'dan yol yardımı rica ettim, hani kestirmeden filan götürsün diye!

O da benle kafa buldu!

Diyo ki 'sağa dön' e tamam tomtomum döniyim de orda yol yok! Dapdaracık bi sokak var, hem de dimdik!

Sana güveniyim diyorum, vardır Tomtom'un bilgidiği 1 şey :)çabalarım sonucu arabanın altını vuruyorum!

Ay tomtom ya!

Bu arada dönüp dolaşmaktan benzinim bitiyo, yolda kalmaya ramak var!

Tam o sırada Hasot arıyo, ay o da ne ya şarjım bitiyo!!!

Çıldırmak üzereyim! 'Ah ne yapsam ne yapsam kurtulabilsem' şarkısı çalıyor radyoda...

Kapatıyorum, bebişimizin klasik şarkılarından açıyorum...

O beni sakinleştirirken, bi taraftan da tomtom bağırıyor, sola dön, sola dön, tekrar sola!

ve bu hikaye benim pilimin bitmesi ve hastaneye varmamla sona eriyor!

Evet vardım! Hastaneye vardım! İnanılır gibi değil! ama doktorumu beklerken uyuklarken buldum kendimi :)

24.12.09

Yoga Yogi Yogo! :)

Hamile yogası yapıyorummmmm!

İstanbul'da hamile yogası yapılabilecek, benim eleyerek seçtiğim üç yer var. Yoga Şala Etiler, Cihangir Yoga ve Do'um!

Hangisi diye ben çok düşündüm...

Sonra oturup düşünmek yerine ikisini de yerinde görmeye ve ona göre yogaya başlamaya karar verdim.

Önce Yoga Şala'ya gittim. Etiler'de en sevdiğim dürümcü Wrap'ın çok yakınında... Arabanızı rahatlıkla parkedebilirsiniz her yer boş. Yeni bir binanın en üst katında yer alıyor. Hamile Yogası Salı ve P.be günleri, Hocası Brezilyalı Yara Leite Goulart, dersler İngilizce... Ben gittiğimde derse geç kalmıştım, denemek için katılacaktım ama maalesef yetişip de göremedim.

Daha sonra Cihangir Yoga'ya gittim. Bakırköy yönünden giderken Tophane'yi geçince karşı sırada Akbank'ın sokağından Cihangire çıkan yolda. O da Duran Sandwich'in yanında (onu da çok severim :P) Sinan Çetin' Plato'sunun 4 katında... Hemen yanında bi tane otopark var, arabanın tepesi ha çarptı ha çarpacak şeklinde giriyorsunuz. Hamile Yogası P.tesi günleri var. 1 saat yoga, 1 saat de doğuma hazırlık eğitimi var. Dersler isteğe göre Türkçe ve İngilizce olarak yapılabiliyor. Haftasonu ve haftaiçi iki farklı hoca eğitim veriyor.

Ben Cihangir Yoga'da haftaiçi DO'UM'un hocalarından Başak Kutlu Atay'ın eğitim verdiği programı tercih ettim. Neden bilmiyorum ama tıpkı doktor seçimim gibi gittim geldim ve kanımın ısındığı ve en çok sohbet eden hocayı tercih ettim :)

Yine seçimimden çok çok çoook memnunum. Hocam da hamile :) Onunla pek çok şey paylaşabiliyoruz. Doğum anı, öncesi ve sonrası ile ilgili bilgilerim doluyor, taşıyor! Sayesinde doktorum Altuğ Semiz biraz rahat 1 nefes aldı diye düşünüyorum çünkü onun başını daha az ağrıtıyorum :))))

Sinir, stres, gürültü, kirlilik ve sorular had safhada! Tüm bunları gidermek için ben yaptım, yapıyorum, siz de yapın :)

16.12.09

İçim kıpır kıpır :)

İçim hep kıpır kıpırdı zaten ama şimdi başka bi kıpırtı var :)

Şimdi köşeleri benden önce dönen ve yattığımda sağdan soldan yukarı doğru titreyen bi göbeğim var :)

20. haftalardan sonra hamileliğin en en en güzel zamanları diyebilirim. İlk zamanlar çektiklerinizi unutturan en tatlı dönem :)

Gece yattığımda oynaşan göbeğimi görmek nası garip 1 şey anlatamam!

Karabiberim Hasot'um şaşkınlıkla göbeğimle iletişimde...

Eve geldiğinde önce onunla konuşmaya başlıyor, sabah giderken onla vedalaşıyor...

Geceleri ona sarılıp, ona iyi geceler diyip uyuyor...

Göbeğim&Hasot arasına giremiyorum, kıskanıyorum ama kurtarın ben imdat! :)

14.12.09

Burda herşey yolunda baba! :)

Sevgili Bloğum,

Uzun zamandır sana yazamadım...

Neden diye sorma! Parmacıklarım tembelleşti, canları istemedi pek yazmak :)

Şimdi tango, salsa ve rumba yapaları geldi; çok şükür klavyenin başındayım bugün :)

Bebişimle 23. haftanın içindeyim.

Doktorumuzla kontrollerimizde bebişin videolarına ve fotoğraflarına bayıla bayıla bakıyoruz.

Geçen kontrolümüzde babasına 'burda herşey yolunda baba' hareketi yaptı baş parmağını kaldırarak :) Fotoğraflarını ve hatta becerebilirsem videosunu en kısa zamanda buraya ekleyeceğim.

10.12.09

Ses 1 - 2 Kontrol :)

Doktorumuz Altuğ Semiz bir haftalığına bizi terketti :( Detaylı ultrason için Cihangir Yılanlıoğlu'na yönlendirdi...

Cihangir Bey, SESSİZ ve derinden derinden inceledi bebişimizi. Önce kemklerinin boyunu ölçtü, kalbine baktı, atışlarını dinledi, sonra sanırım kılcal damarlarına, sonra parmaklarımız sayıldı tek tek ve sonra daha anlamadığım bir sürü şey :)

Bebişcağımız tam olarak 475 gr oldu, belki ben bu satırları yazarken artık yarım kiloya ulaşmıştır artık :)

Her yeri belli, minyatür insan parçası :)

Haftaya da yüzünü inceleyecek Cihangir Bey, çünkü utangaç kızımız yüzünü göstermedi detaylı ultrasonda!

4.12.09

Geziyorum, öyleyse varım!

Bu aralar yine gez dolaş, dükkana uğra Hasot'a dert ol moduma girdim :)

ama gezmelere başladığımdan beri, tansiyon problemi yaşıyorum.

Nişantaşı Afrodit'ten gelen 'indirime girdik' mesajıyla fırlayan tansiyonum, dükkanda gezinirken bammm diye düşüverdi. Sağolsunlar tuzlu bişilerle destekleyip toparladılar beni :)

Uzun süren hamilelik yogası araştırmalarım sonucunda Yogaşala'ya görüşmeye gittim. Salı günü başlıyorum inşallah!

Bu hafta Ayşe Öner'in 'Bebeğim olacak' seminerine katıldım. 3 seminer sonunda sertifika veriyorlarmış.

Yalnız işin komiği her seminerde aynı şeyler anlatılıyor; bebek yıkama ve ilk yardım teknikleri değişecek değil ya!

Yani popomu kaldırıp da 1 seminere gittiğime şükredip sertifika vermeleri gerekirken benden 3 kez gitmemi bekliyorlar, ne komik! :)

5 Aylık oldum. Ne açım ne açıktayım! :)

Şu an ultrasonik bebikim tam olarak 5 aylık ve ben inanılmaz güzel bi dönem geçiriyorum.

Ne açım, ne açıktayım; (göbeğim hariç! Herşeyden fırlar oldu :)

Hani buzdolabını açamıyorum, soğan kavuramıyorum, domatesin en verimli zamanlarında domatesten nefret ediyorum diyordum ya şimdi herşey eski haline döndü!

Yine mutfakta harikalar yaratıyorum. En sağlıklı, en faydalı şeyleri bizzat kendim yapabiliyorum.

Geçen gün Hasot 1 şey itiraf etti!

Bu kötü hallerimdeyken bi kaç yemek yapma denemem olmuştu; ağzımı burnumu kapatarak, ellerime eldivenler takarak ve yemeği ocağa koyup mutfaktan kaçarak :)

Meğer tüm bu denemelerim birer kabusmuş :)

Nerdeyse her akşam iş çıkışı kayınvalidemlere uğrayıp yemek alan veya 'bugün komşu ne gönderdi' diye soran Hasot; benim yemek pişirmememi tercih ediyormuş ve 'bak bugün zor da olsa pişirdim yemek' diye hevesle sunduğum yemekleri zar zor yiyormuş :))

3.12.09

Unutmak kolay olsa, çoktan unuturdum! :)

Hamileliğimi duyurduktan sonra yavaş yavaş online günlüğümü de duyurmaya başladım.

Günlüğümün kokulu, çiçekli sayfaları yok! Hatta en önemli günlük özelliği olan minnnik kilidi de yok :)

İlk izlenimlere göre; içimi dökmüşüm patır patır, kırılmışım yaralı ceylan gibim alınmışım birilerine çok belli olmuş :)

ama alınması gereken değil başkaları alındı üzerine...

Aslımo; beni aradı, sordu, çağırdı (Hasot rötarlı haber verse de :) Hatice teyzenin tavuklu böreğini gönderdi, ıspanak yapıp dükkana getirdi, fabrikada sevdiğim yemek olsa eve gönderdi. Benim en kötü zamanımla Aslı'nın ameliyatı çakıştı, o dönem ikimize de kabustu. O yüzden sana gelemedik, sen gelemedin vs diye sakın üstüne alınma, uzaktan da olsa kumanda ettin sen :)

Mutfak kaçağı Ayşe bile mantı yaptı, onu da unutmam :) Hatta doktorum az pişmiş etlerden uzak durmamı söylediği için mantının içindeki kıyma iyice pişsin diye hamurları doğduğuna pişman etti, pişirdi de pişirdi :)

Dutçum, 7 gün 15 saat çalıştığı ve geri kalan zamanda uyuduğu halde arada derede hamsi tava yaptı; bol yeşillikle. Belki canım acı çeker diye domatesli biberli süper bişi getirdi, tatlı çeker diye de kabak tatlısı yaptı...

Kayınvalidem, ablam ve komşum Ayşe abla daimi catering şirketlerimizdi. Minnacık bebekli Aysun ablanın da sütlaçlarını unutmamak lazım...

Unutmak kolay olsa çoktan unuturdum, 1 sizi benim gibi unutabilsem :) ay yaaaaaaaa susuyorum tamam :))

Ama diyorum işte 'hamilelik bi hastalık değil hamilelik tamamen 1 AÇ'lık' Hem ilk zamanlar yemek yapamamaktan, sürekli mide bulantıları yaşamaktan doğan bi açlık hem de ilgi alaka isteğinden doğan bi açlık :)

30.11.09

Gerçekten yanımda olanlar için varım!

Hamileliğimin 20. haftasına kadar sadece aileler ve en yakın 4 arkadaşım haberdardı.

20. haftada ise facebook'tan herkesle paylaştım.

Sonrasında ne mi oldu?

Telefonlarım susmadı.

Hiç beklemediğim, uzun zamandır görüşemediğim arkadaşlarımdan tebrik değil, 'yanımda olmak' talebi geldi!

Şu zamanda en çok istenilen şey bu olsa gerek...

Şimdi ders aldım. Bi dahaki sefere 'herkese duyurucam' :)

Hamile olunca ihtiyaç sahibi oluyorsunuz!

En başından beri haberi olanlardan 1 şeyler bekliyorsunuz...

Deli miymişim?

'En yakınım bilsin, onlar yanımdalar' dediklerimden hiç aramayanlar oldu desem!

Ben iki kat aşağıdaki komşumda yemek yerken, Hasot aç kalırken umursamayanlar oldu desem!

1 gün, saatlerce benim hiç halim yokken Hasot'la makam arabası şoförü gibi sokaklarda turlayarak anlamsız vakit geçirmeye çalıştık desem!

Niye mi?

Başbakana yemeğe gidiyorduk da işi çıkmıştı, evine giremiyorduk. Kapı açılış saatleri ertelenmişti. E tabi başbakan ya, sonrasında arayarak üzüntülerini bile belirtmedi, olay tam 'ananı da al git' kıvamındaydı desem! :)

Dedim işte!

Bilen bilir, ben herkesin yanında olurum, hatta bazen fazlasıyla...

Bazen gelir aşçınız olurum, bazen temizlikçiniz, bazen şoförünüz, bazen hasta bakıcınız!

Domuz gribi olsa sevdiğim insan, yine gider tavuk suyuna çorbasını yapar dönerim!

Sevdiklerim için her kılığa girerim çünkü bilirim 'ihtiyaç sahibi olmak' zordur!

ama artık gerçekten yanımda olanlar, gerçekten düşünenler için varım!

annem gibi 'iyilik yap denize at' demem artık! (Ay annemin iyiliklerini ve iyilik yaptığı işe yaramazları anlatmaya başlasam kurulucak cümlelerin sonu gelmez, bu konuyu geçelim :)

PS: İçime attıklarımın 1 kısmını döktüm. Bebek yüzünden zaten şişiyorum, 1 de bunlarla şişemem napıyım :)

21.11.09

Google git başımdan! Beni üzmekten başka 1 işe yaramıyosun!

Bugün çok çok çok çok üzgün(d)üm ama kendi kendimi 'google' yüzünden yüzdüm. Yine doktorum sorunu çözdü. Sanırım reçeteme 'google yasak' yazıcak :)

Doktorum, bebekimin böbrek kanallarının normalden geniş olduğunu söyledi. Bununla birlikte bir bulgu daha olursa amniyosentez yapılacağından ve takip edileceğinden bahsetti. Daha sonra neler dediği hakkında bir fikrim yok çünkü dinleyemedim :(

Böbrek kanallarının geniş olması durumuna kilitlendim. Bir an evvel eve gidip google'a sormak gerekiyordu.

Güya hamile yogasına başlayacaktım, onun için iki yerle görüşme yapacaktım. Arkadaşımın doğum gününü organize edicektim, pastasını sipariş vericektim, hediyesine daha çok özen göstericektim ama hepsi iptal oldu...

Ablam beni sakinleştirmeye çalışsa da onun dedikleri de '1 şeyler yolunda değil işte' fikrimden doğan üzüntümü yatıştıramadı...

Dükkana uğrayacaktım ama trafikten sıkıldım sahilden direk evin yolunu tuttum...

Eve gittim, bilgisayarın başına geçtim; haydaaaa açılmıyo, kapanmıyo, virüs böcekleri girmiş, tebrik ederim!

Sinirlerim tepemi aştı eve yayıldı tavanlarda!

Üst komşumda doğum günü partisi var... Kalabalık... Sesler güm güm... Attım kendimi yatak odasına, uyudum sabırla...

Hasot geldi; kırmızı biber isotun Hasot olanı karabiberim sevgili eşim Hasan Bey :)

Giyinmiş, süslenmiş, dışarı çıkmak için hazır olmam gereken zamanda uyuyor olmamdan 1 terslik olduunu anlayan Hasot, beni uyandırdı ve dinlediğim, anladığım kadarıyla doktorumun söylediklerini söyledim.

O, bilgisayardaki böcekleri temizlerken benim de iphone'dan acil google yardımı almamı sağladı...

Aman Tanrım!

Google'a Böbrek kanallarının geniş olması yazdım 'Piyelektazi' diye bir şey çıktı.

Kağan Kocatepe sitesine yönlendirildim... Kabus kabus kabussssss!

'bu bulgu Down sendromu ve diğer kromozom bozukluklarına işaret edebilmesi açısından önemlidir' yazısını okuyunca başladım ağlamaya...

Devamında da bebek ölümleri ve böbrek kaybı vs. yazıyordu.

Ben ağladım, Hasot bakakaldı.

Ben ağladım, Hasot çaresiz bakakalmaya devam etti ve sonra yine o daha soğukkanlı oldu ve en doğru kararı vererek doktorumu aradı ve 1 telefonla moralimizi düzeltti :)
Doktorum iki ayrı bulgu olması gerektiğini ve bunun tek başına hiçbir anlamı olmadığını yani şu an bir problem olmadığını söylemiş.

Koca bi OHHHHHHHHHHHHHHH...

Ay acaba önümüzdeki 4,5 ay bu hop hop hoplayan yüreğim ne kadar dayanıcak, nasıl sabredicem, en ufak ayrıntıda bile biten ben nasıl anne olucam :)

Sanırım artık hem Hasot hem de doktorum Google'a girmemi yasaklayacaklar :)

11.11.09

Yuvarlanmak istemiyorum Tanrım :)

19. haftalarda bi yerlerdeyim.

Bugün kontrol için Memorial yollarına düştüm yine...

Sabah 9.30'a randevu aldım ama yoğun sis, trafik ve yolların kayganlığından kaya kaya önce ablamı aldım sonra da ancak 10.00'da varabildik hastaneye...

Sislerin arasından Alice harikalar diyarına mı gidiyodum nereye gidiyodum bilemedim :)

Doktorum, hastanenin popüler doktorlarından... Diğer odaların kapısı açık, diğer doktorlar ortada dolaşıyor. Benim doktorum yine çok yoğun...

Her hastasına çok vakit ayırıyor. Kötü bişey mi? Bence; 'hayır' belki bekleyen için sinir bozucu ama içeri girdiğinizde ilgilenilen siz olunca süper 1 şey :)

Doktor seçimi yaparken ennn korktuğum şey; muayene edip, 1 kaç soru sorup hemen reçete yazan asık suratlı bir doktorla muhattap olmaktı!

amaaa benim doktorum muayeneden önce de sonra da sohbet ediyor, merak ettiklerimizi anlatıyor ve özellikle de kilo konusunda süpper motive ediyor!

Sanırım doktorumun kilo artış oranımı 'yo yoo böyle giderse olmaz, diyetisyen desteği almak gerekicek' ya da 'süper gidiyosun, çok iyi böyle devam et' cümleleriyle bazen yermesi ve bazen övmesi ile hayal ettiğim bir hamilelik geçiricem :)

Yuvarlanmak istemiyorum Tanrııııııııııım :)

3.11.09

Lahana Çorbası ve Kayısı Kompostosu işbirliğiyle :)

Ne kadardır yazamıyordum.

Çünkü herşey gayet normal seyrinde...

Her yerde yazdığı, herkesin söylediği ve Google'a sorarak öğrendiğim gibi hamileliğin ikinci trimester dönemi gerçekten çok rahat geçiyor.

Tek sıkıntım pek sevgili bağırsaklarım; iş yavaşlatma hatta hiç çalışmama eylemi yaparak beni deli ettiii!

Meğer çok rastlanan bir durummuş...

4 gün aklım fikrim; aldığım saçmasapan kilolardaydı. Biliyordum onlar sadece ŞİŞKİNLİKTİ :)

4. günün sonunda Malatya'dan gelen kayısı türevlerinin hepsini aldım az şekerli bir hoşaf yaptım.

Yemek yapamadığım zamanlarda ennnn çok yardımıma koşan, kap kap yemekler gönderen, bebekimin ihtiyacı olan şeyleri sevmesemde yediren komşum Ayşe abla yine imdadıma yetişti. Lahana çorbası gönderdi...

Ve o gün; herşey bir anda değişti :)

Siz siz olun, önce lahana çorbası arkasından kayısı hoşafı içmeyin :))

Ama en azından birisini için ki o şişkinliğinizi de bir an önce atın çünkü bu haftalarda kabızlık en çok rastlanan problemlerden biri...

24.10.09

Bebeğimizin boyu, posu, ense kalınlığı 'SÜPER' :)

Bebişin cinsiyetini öğrendiğimiz gün, benden kan alınarak 1. trimester Down sendromu testi yapıldı.

Sonuçlar Çarşamba günü belli olur olmaz isteğim üzerine mailime gönderildi.

Sonucun olumlu ya da olumsuz olduğunu nasıl olsa 'google' a sorarım, aşağı yukarı tahmin ederim diye düşünüyordum.

Test sonuçları öyle garip, öyle enteresandı ki, bişey tahmin etmek benim değil google'ın bile harcı değildi!?!

Doktorumu aradım, sonuçları alıp bilgi vereceğini söyledi.

Benim pır pırcı kalbim yine hoplamaya başladı...

Klasik paranoyak sorular kafamda birbirlerini iteleyerek yer edinmeye çalışıyorlardı: 'Acaba sağlığı iyi mi, yoksa sonuçlar kötü mü, bi sorun var mı, içim sıkılıyo kesin bişey var vs. vs. '

Doktorum müsait olmadığından hemen bana geri dönemedi, geçen saati bırakın geçen her dakika panik panik etrafta geziniyordum.

Sonra gece geç saatte ablamı aradım, belki bi tahmin yürütebilir diye...

Haso'yla zaten Pc başında denklem kurmaya başlamıştık.

Ablam 6 aylık hamile arkadaşını gecenin bi vaktinde aradı, sordu.

4 koldan sonuç için çalışıyorduk ki ablamın arkadaşı 'sonuçları siz anlayamazsınız, onu sadece doktor yorumlayabilir' dediği anda pes ettik.

Sonra aşağı yukarı tahminler yürütülerek sonuçların kötü olmadığı üzerine karar verdik.

Ertesi gün doktorumu yine aradım, yine aradım. Bu arada müsait değildir diye, ara sıra arayıp 2 buçuk kere çaldırıyordum. Çünkü muayeneye gittiğim zamanlarda benle ilgilenen doktorumun telefonu ısrarla çaldığında ben bile sinir oluyordum. Ama tabi 2 buçuk kere telefon çaldırmak da telefon sapıklığından farksızdı :)

Akşama doğru doktorum aradı, sonuçların süper olduğunu söyledi. Doktoruma telefon sapıklığımdan dolayı mahçup olduğumdan ama engellenemeyen merak dürtümün beni fena halde dürttüğünden bahsettim :) Hamileliğimin en başından beri google'la olan yakınlığıma bazen gülen bazen sorma diye kızan doktorum, yine google'a sorduğumu öğrenince 'gerçekten bi deliye' rastladığından emin olmuştu artık :))

Sonuca gelirsek 'ŞAHANE' :)

Şu anda 14. haftalık olan bebeğimizin boyu, posu, ense kalınlığı 'SÜPER' :)

21.10.09

Siz ona bir gidin o size on - on beş gelsin (Memorial) :)

Memorial, siz düzenli olursanız oldukça düzenli ve hızlı çalışıyor.
Neden siz düzenli olursanız dedim hemen belirteyeyim.

Ben kağıt, evrak vs. konusunda pek düzenli değilimdir. Hangi çantanın hangi köşesine atmışımdır ya da arabanın neresinden çıkar pek bilemem :)
Alışveriş merkezlerindeki otopark kartlarını kaybetmekte üstüme yoktur, bir de Carrefour ve Migros puan kartlarım için her seferinde çantamı boşaltırım :P ( Sevgili Carrefour, beni düşünüp anahtarlığa asılabilen kart yaptığından beri çok huzurluyum :)

İşte geçen hafta test için benden kan aldıklarında küçük bir kart verdiler bana.

Ben de o kartı, şuursuzca aldım :) Kartın önemli bir kart olduğunu sonuçları öğrenmek için memorial çağrı merkezini aradığımda öğrendim.

Kartın üzerinde bir numara varmış ve o numara ile bilgi verilebiliyormuş. Defalarca ısrarıma, ismimden bulsak çarelerime sonuç vermeyen çağrı merkezi çalışanları için uzun uğraşlar sonucu kartımı buldum ve hemen aradım.

Karttaki numarayı söyler söylemez mail ile bana sonuçları geçeceklerini söylediler ve ben mail şifremi girene kadar sonuçları gönderdiler.

Yani gerçekten siz düzenli olursanız onlar da çok düzenli çalışıyorlar.

19.10.09

Tencereler yalnız, mutfak ıssız ve karanlık :)

- 3 gün ablamın yaptıklarını yedik.
- sonra biraz dışarda yedik.
- Arkadaşım Duygu'nun hamsi tavasını yedik
- Arkadaşım Selin'lerle balıkçıya gittik
- Kayınvalidemlerde yedik
- Ablamda yedik
- oh be doydum :))))

Bugün itibariyle de balık dışında dışarda yemek yemeye son verdim. Belki biraz geç oldu ama...

Hamileliğim boyunca 2 kez Mc ve Burger patateslerinden yedim. Bir kez de menü yedim, Pişmanım.

Bir kez de Kemerburgaz'da pideciden pide yedim, yine pişmanım.

ama zaten bu pişman olduklarımın hepsini midem geri iade etti :)

Yazamadığım süre içinde 'sağlıklı ve bebeğe faydalı yemek yemek' derdine düşen ben, sırasıyla yukarıda yazdıklarımı yaptım :)

Aklımda fikrimde; 'faydalı olanı yemek, faydasız olanı yememek var. Sebze ve balık ağırlıklı ne yemek bulursam yiyorum.

Arkadaşlarım ve ailemden tek ricam faideli yemekler yapın ve beni çağırın :)

Ben ki yemek yemek ve yapmak konusunda sınır tanımam, haddimi bilmem ama hamilelikle birlikte 'domates ve soğan' ikilisinin tencerenin içinde yağla birlikte oynaşmasından fazlaca tiksinir ve münasebete girdiğim taktirde klozetin içini seyre dalar duruma gelir oldum.

Bu yüzdendir ki YEMEK YAPAMIYORUM! Aklıma gelmeyecek şey başıma geldi... Evlendikten sonra 15'er kilo alan Hasosh - Sitosh çiftinin evinde ocak tertemiz, tezgahlar bomboş, tencereler yalnız, mutfak ıssız ve karanlık :)

17.10.09

Yemek sorunum...

Dün zır zır zır ağladığım; aç kalıyorum, yemek yapamıyorum vızıltılarım ablamın beni aramasıyla son buldu.
Kıyamadı, grip olmasına rağmen iş çıkışında eve gitti, 1 tane kardeşine 3 çeşit yemek yaptı.
Şimdi onları yicem bi güzel, yedikten sonra tekrar görüşürüz :)

15.10.09

Kız bebek geliyo :)

Kaç gündür bu günü bekliyoduk!
Doktorumuz 3 hafta önce bugün için cinsiyetin belli olabileceğini söylediğinde kalbim aynı bebek gibi atıyodu gümgümgümgümgüm :)

Haso(eşim); biz daha evlenmeden önce bile erkek çocuğunun ismini belirlemişti. Erkek fanatiği. Bebeğini omzuna alıcak maça götürücek, şampiyonluk kutlayacak, fanatik Galatasaraylı yapıcaktı.

Ben; kız bebek istiyordum, söylemesi ayıp kendimin aynısı olsun, meraklı olsun, burnu, yüzü, gözü güzel olsun istiyordum. Bi de yalnız kalmak istemiyordum, kız olsun hep yanımda olsun, elim ayağım olsun... Erkek olursa vurdumduymaz olur, ben eşim ve çocuklarımdan oluşan erkekler arasında harab olurum diye düşünüyordum hep :)

ama tabi Haso'nun hazır ismi, hevesi ve ailenin de erkek ilgisi yüzünden bi erkek olsun da sonra kız olsun mutlaka diye düşünüyordum.

Tabiki bunları düşünürken önce SAĞLIKLI olsun diyip sonra isteklerimizi sıralıyorduk.

Hamileliğimi öğrendiğim ilk andan itibaren üzerimde çeşitli deneyler yapıldı.
Tuz testi, yüzük testi, ağız testi, burun testi, kelle açma testi, beni süzme testi, yediklerimi inceleme testi vs..

Yapılan her deneyde sonuç, erkekti.

Haso'nun halası tarafından yapılan tuz testi yüzünden saçlarımın arası tuz, yatağım, yorganım tuz içinde kalıyordu ama işte ben de inanmıştım.
Bunca şeyin sonucu erkekse heralde erkektir diyordum. Çin takvimi de dahil...

Bugün Sevgili doktorum Altuğ Semiz'e gittik. Önce ense kalınlığını ölçtü, herşey normaldi, durumumda ve bebeğin durumunda anormal bi durum yoktu. Önce en sevindiğimiz haber bu oldu.

Sonra cinsiyeti için bebeği incelemeye başladı ama bebek sırtını yaslamış yine gel keyfim gel şeklinde yatıyordu :) 'Öksür' dedi, biraz dönmesi için... Öksürdüm ama ı ıh rahatını bozmadı...

Sonra bişeyler iç, dolaş gel dedi. Merdiven çıktım, öksürdüm, zıpladım, hopladım tekrar Altuğ Doktorumun kapısına dayandım.
Bu arada Haso, devamlı sigara içiyor, heyecandan devamlı gülüyor, onun da kalbi gümgümgüm şeklinde zıplıyordu :)

Bebişin cinsiyeti için yeniden ultrasonla bakıldığında ve doktorum doktorum 'hayırlı olsun, kız bebek geliyor' dediğinde şok oldum sanki. Bi sevinemedim. Nerdeyse 'yok canım yanlış, erkek o' dicektim.
Allak bullak oldum, yapılan tüm hurafe testler 'erkek' çıkmıştı şimdi nasıl olur da kimsenin tahmin etmediği bi şey çıkabilirdi.

Eminim doktorum da yüzümden anladı, belki de 'eyvah, bu doğulu aile erkek istiyodu, kızcağızın yüzü çok düştü, şimdi 6 tane doğurma yolunca ilerleyecek' diye düşündü :)

Ama yok, ben 'kız' olduğu için değil, etrafımda herkesin 'erkek' demesiyle 'erkek' fikrine çok alıştığım için minnacık bi şok yaşadım.

Yoksa diyorum ya ben kız istiyordum, hem de aynı benim gibi :)

Özetle, yine doktorumu dinlemediğim, danışmadığım bir noktada kitlendiğimi farkettim.

Eğer doktoruma danışsaydım, 'böyle böyle, yapıyorlar, hep erkek çıkıyor' deseydim. O da bana diyecekti ki; 'Okumuş , etmiş bi insansın, öyle şeylere sakın inanma, beni dinle, ben sana zaten 13. haftada söyleyeceğim, merak etme' diyecekti.
ve ben de bebek olduğunu öğrendiğim haftadan itibaren 'erkek' fikrine kendimi bu kadar alıştırmayacaktım ve adam gibi hakkını vere vere sevinecektim 'kız bebek' haberine...

Ama işte diyorum ya, merak edenler ve bilmeyenler için yazıyorum herşeyi. Hurafelere hamileliğinizin hiçbir dönemde inanmayın. Baksanıza zaten artık herşey o kadar erken belli oluyor ki, kimseye sormaya, danışmaya, fikir almaya ihtiyacınız bile kalmıyor... (doktorunuz hariç :)

Benim gibi herşeye inanmayın, doktorunuzun sözünden çıkmayın, kimseyi dinleyip yanılmayın. En çok sevineceğiniz şeye bile şaşırıp sevinemeyebiliyorsunuz.

Sonuçta benim istediğim oldu. Haso kıskanma, Jr Sitare geliyoooo :)

Diyoruz ki, Sağlıklı, akıllı, cimcime bi kızımız olsun... Bi de bizim tarafın kızlarına benzerse bakmaya doyamayız artık :)

14.10.09

Açım, Mutsuzum, Sinirliyim!

Beni rahatsız eden sürekli kusmama sebep olan mide bulantısı ve baş dönmelerim yok ama...

- Uzun yol araba kullanamıyorum, sıkışık trafikte daralıyorum, alt üst oluyorum.

- Yemek yapamıyorum, sadece tost yapabiliyorum. Önüme geldiği zaman 'ıyy yemem' dediğim yemekleri bile yiyebiliyorum ama ben evde bütün gün aç kalıyorum.

- Dükkana gidemiyorum, yatma isteğim oluyor, uzanma isteği, sandalye tepesinde heryerim ağrıyor yine bir süre sonra midem bulanıyor.

- Geçen gün ilk kez eşimin canı ıspanak yemeği çektiği için yaklaşık 3 saatte, burnumu kapaya kapaya bir küçük tencere yemek yaptım.

- Hazır yemek yemek istemiyorum. Bebeğe de bana da hiçbir faydası yok. En azından öğle yemeklerini fabrikada pişen sebze ve nohut, fasulye gibi bana ve bebeğime faydalı yemeklerden yiyebileyim diye dükkana gidiyorum.

- Ben nazlıyım, hele ki şimdi bebek karnımdayken iyice nazlıyım ama işte herkesin bir işi var...

- Dün sadece bir tost yedim, akşam 7 gibi çok acıktım. Her yeri karıştırdım, panço cips vardı, onu yemek gibi bir hata yaptım, midem perişan oldu. Yine çıkardım...

- Annem Nişantaşı'nda dükkan açtı. Onunla ilgileniyor. Çok yoğun.

- Kayınvaldem de grip oldu :( Zaten başı çok kalabalık, eskinin zor şartlarında 5 çocuk sahibi olmuş, yemeğini de yapmış, işini de... Ona da nazımı sözümü nasıl diyeyim...

- Karışık yemeklerden midem bulanıyor, sebze ve baklagiller yemem gerekiyormuş...

- Ne yapıcam bilmiyorum ama daha 3. aydayım ve sadece meyveyle olmayacağının farkındayım...

- Ben gerçekten açım, mutsuzum ve sinirliyim...

13.10.09

Bye bye mide bulantısı ama ama...

Mide bulantısı, baş dönmesi vs. sıkıntılarım oldukça azaldı.

İşe gitmeye başladım, gezmeye başladım, sokağa çıkamadığım günlere inat eve girmedim derkeeeen GRİP oldum!

Doktorumdan korkuma önce arayamadım (ısrarla kendine dikkat et diyen birine bu haberi nasıl verecektim:), sonra mail attım 'kendimi o kadar korumama rağmen grip oldum' dedim ama sonradan kendimle yüzleşince kendimi hiç de korumadığımı farkettim.

1. Kimseyle Türk usulü merhabalaşmayın( sarılıp öpüşmeyin)

2. Hatta tokalaşmayın bile! ( belki paranoyakça diyeceksiniz ama o kişi az önce hapşırmış olabilir, mikroplar elinde olabilir, ya da hapşırılmış bir paraya dokunmuş olabilir ve siz de elinizi sürekli ağzına götüren biriyseniz şimdiden GEÇMİŞ OLSUN :)

3. Hasta birinin bulunduğu ortamdan koşar adım uzaklaşın. Bana geçmez demeyin, bal gibi geçer...


Sevgili doktorum burnum için rhinomer isimli ilaç olmayan ama burnumu sterilize etmeye yarayacak okyanus suyu gibi bi şey önerdi :) Hemen onu kullanmaya başladım. Bugün 5. gün ve biraz daha iyiyim.

Of yine evden dışarı çıkamıyorum, başka mikropçuklarla karşılaşmak istemiyorum.

Şimdilik bu kadar, bebişim beni hiç rahatsız etmiyor arada kasığımda ufak ve kısa süreli ağrılarla kendini hatırlatıyor artık sadece yemeği fazla kaçırdığım zaman mide bulantısı ve kusma oluyor.

Ennn kısa zamanda tekrar buralardayım ;)

12.10.09

Ben ara vermek istemedim, bebek zorladı :)

Artık herşeye bi bahanem var; bebek istemiyo, bebek izin vermiyo, bebek istiyo :) Her türlü şımarıklık hakkım!?! :)

1 aydan fazla süredir hiçbir şey yazamadım :(

Mide bulantılarım o kadar feciydi ki, kendimi eve kapadım. Dışarı çıkamadım, yemek yiyemedim...

Ramazanın başlamasıyla birlikte yani takriben bebek 5 haftalıkken başlayan mide bulantılarımın şiddeti 10. hafta bittiğinde iyice azaldı.

Yani en başta yaşanacak o en büyük sıkıntılar; 'mide bulantısı, baş dönmesi, kusma, herşeyden tiksinme' sadece 5 hafta sürdü.

Her bünyeye göre değişen bu süreçte, bebek kendine benim bünyemde yer edinmeye çalışıyordu.

10. haftada sırtını bana yaslamış, kol ve bacak çıktıları ile o koskocaman şeker kafacığına güzelce yer edinmiş olan bebiş artık beni rahat bıraktı.

Sabah kalkar kalmaz başlayan şiddetli mide bulantılarım, baş dönmelerim son derece azaldı.

Yazamadığım sürede yaşadıklarım gerçekten anlatılmaz yaşanır! Tüm meraklıların merakını gidermesi için kısaca özet geçiyorum...

- Her sabah mide bulantısı ve baş dönmesiyle uyandım.
- Günü hiç yemek yemeden kapadığım oldu. Özellikle et ve süt ürünlerinden inanılmaz derecede tiksindim.
- Tavsiyeler üzerine beyaz leblebi, çubuk kraker ve ekşi şeylerle toparlanmaya çalıştım.
- Su bile içemedim.
- Hiçbir şey yemediğim halde devamlı kustum.
- 1 ayda 4 kilo verdim.
- BUZDOLABI ise tam bir kabusum oldu. Kusmak için sadece mutfak kapısını bile açmam yeterliydi. Buzdolabının yanına yaklaşmak ise bir felakettti benim için.
- O süre içinde mutfağın kapısından içeri giremedim. Su içmek için bile sevgili eşim Hasosh'u bekledim ki bana su versin :(
- Kayınvalidemin eşimle birlikte gönderdiği yemekleri bile yiyemiyordum. Yaşamak için haftada bir tost yiyordum bir de eşimle dışarda yemek yiyebiliyordum.
- Ekim ayı itibariyle başka evlerde rahat rahat yemek yemeye başladım, başka evlerin buzdolaplarını açabildim, kayınvalidemin eve gönderdiği yemeklerle karnımı doyurdum.
- Şimdi ise eskisi gibi yemek yapabileceğim günleri bekliyorum :)

Sıkıntılı zamanlarımı doktorumla paylaştığımda 'yemek yemememe' kızacağını düşündüğüm halde 'çok normal' olduğunu yakında düzeleceğini söylüyordu hep... Doktorunuza inanın ve güvenin, onun dışında etrafa soru sormayın. Aldığınız cevaplar canınızı sıkacaktır.

Kimisi 'benim bu sıkıntılarım 6 ay sürdü' derken kimi 'doğuma kadar devam etti' dediğinde siz kendinizi daha kötü hissedeceksiniz.

Doktorum 10. hafada geçer demişti ve geçti. En iyi bilen ve tahmin yürüten kişi komşunuz veya akrabalarınızdan çok doktorunuz olsa gerek :)

18.9.09

Mide bulantısı neymiş öğrendim!

Herşeyden midem bulanıyooo!

Buzdolabına kilit vurdum. Su bile içemiyorum.

Meğer herşeyin kokusu varmış.

Zaten çoban köpeği gibi koku alan ben, çıldırmak üzereyim!

Bir ayağım tuvaletin kapısında...

Elmadaki ve muzdaki buzdolabı kokusundan bahsetmek istemiyorum.

Ramazan ayındayız.

İftar saatine yaklaşan zamanlarda dışardan gelen pide kokusu midemi iyice bulandırıyor.

Şimdilik yıkılmadım ayaktayım...

ama sanırım biraz toparlanmam gerek!

12.9.09

İşte Doktorum Altuğ Semiz!

ve ben doktorsuz kalınca, kabuslarım gerçekleşmesin diye hemen google'a sarıldım.

Arkadaşlarıma danıştım...

En sonunda özgeçmiş ve yorumları okuya okuya (erkek doktordan köşe bucak kaçıyor olsam da) ablam iş yerinde, ben dükkanda araştırma yaparken birbirimizden habersiz aynı doktor üzerinde yoğunlaştık.

Hakkında o kadar güzel yorumlar duydum ve okudum ki...

Biraz heyecanlı ve biraz korkak Memorial'ın yolunu tuttuk ablamla...

Doktorum doktorum Altuğ Semiz bizi odasına aldı. Konuştukça konuşuyordu, merak ettiğim herşeyi kendi kendine anlatıyordu.

Tam soru sorucakken cevabı önceden geliyordu.

'Altuğ Bey dedim, benim hem gebelik testim hem de kan testim pozitif çıktı ama dış gebelik olabilir bu' dedim.

Hani herşeyin en kötüsü başıma gelebilirdi ya, şu anda en kötü ihtimal 'dış gebelik' ihtimaliydi. Google'dan bulduğum forumlarda öyle yazıyordu :)

Bunun üzerine doktorum; 'öyle şeyleri nerden aklına getiriyorsun? Yaşın çok genç, ilk gebeliğin, daha önce dış gebelik geçirmemişsin, öyle düşük bir ihtimal ki bu düşündüğün...' dedi ve yine anlatmaya başladı...

Sonra ultrasonla keseyi görmeye gittik, göremedik. Dedim 'yok di mi, gözükmüyor işte!'

Ultrasonla görünmemesinin normal olduğunu çünkü çok yeni bir gebelik olduğunu söyleyip jinekolojik muayene ile kendisinin görebildiği ama benim hiç seçemediğim keseyi gösterdi...

ve 'tebrik ederim meraklı anne, hamilesin' diyerek hem benim hem de bloğumun adına ilham vermiş oldu :)

İşte o gün anladım herşeyin normal olduğunu ve benim de aşırı pimpirikli ve 'meraklı bir anne' olduğumu :))

Doktorum ve hastane ile ilgili korku ve kabuslar yaşamıyorum artık!

Bu arada kesinlikle belirtmeliyim;

Memorial'ın bekleme salonu, sürekli gülümseyen görevlileri, cıvıl cıvıl sohbet eden Gül hemşiresi ve doktorumu gördükten sonra;

Acıbadem Bakırköy'ün bekleme salonu, çalışmayan çay - kahve makinası, ve ilgisiz bıkkın görevli ve doktorları ile bu yola baş koymadığım için inanılmaz mutluyum!

Aslında huysuz ve zor beğenen biri değilim.

Tam aksine en ufak şeyden mutlu olurum.

Yoğun miktarda Polyanna'cılık var kanımda ama konu bebek olunca farketmeden çok pimpiriklendim, huysuzlandım ve meraklandım.

Kötü de olmadı, araştıra araştıra en iyi seçimi yaptım!

Doktorum Altuğ Semiz'le birlikte özveriyle o minik keseyi büyüteceğimiz belki zorlu ama büyülü bir yola çıktık, hadi hayırlısı :)

11.9.09

ve Doktorsuzum!

Testleri yaptıktan sonra yine de şüpheye düşüyorum.

Yok diyorum, 3 gün önce negatif, sonra pozitif bunda bi yanlışlık var.

Hemen doktorumu arıyorum, doktora gitmek için işe gitmiyorum.

Hastane eve de çok yakın, böyle panik durumlarımda hemen kavuşmam için. Bakırköy Acıbadem.

Doktoru arıyorum, müsait değil diyorlar. Randevu istiyorum 10 gün sonraya veriyorlar, tekrar arıyorum.

'Beni geri arayabilir mi, test yaptım, hamile miyim, başka bir durum mu var anlamadım' diyorum.

Doktor Hanım geri arıyor, kızgın bir ses tonuyla; 'Buyrun nedir bu kadar acil olan' diyor, o an 'tak tak tak' kabuslarım aklıma geliyor.

En aciz anımda, en meraklı anımda daha sıcak bir ses beklerken 'iyi ne güzel hamilesin, önemli bişi var sandım, yarın randevu al gel' diyor.

randevu için arıyorum. 'kusura bakmayın 10 gün sonra müsait' diyorlar. Doktor hanım yarın çağırdı diyorum, 'bir dakika' diyorlar.

Telefon 5 dk açık kalıyor, sonra biri geliyor 'bu telefon niye açık diyor ve telefonu kapatıyor' bana kalan 'dıt dıt dıt'

ve kabuslarım gerçekleşmesin diye Acıbadem hikayeme son veriyorum...

Doktorsuzum...

9.9.09

Hamileyim!

ve tüm şartlar gerçekleştikten ve 3 yıllık erteleme süreci geçtikten sonra vakit gelmişti...

Ben hemen erken tanı veren gebelik testlerinden yaptım. Sonuç: Negatif
Normal testlerden yaptım: Negatif

Bu arada google'a soruyorum. 'hamile kalamadım, nasıl hamile kalınır' vs. vs.
Google'ın da bana verdiği cevaplar: Hamile kalma şansı %25, ilk denemede hamile kalmak zor, şunu yapın, bunu yapın...

ama bu arada nasıl uykum geliyor, dükkanda bilgisayar başında uyuyakalıyorum, sık sık tuvalete gidiyorum.

Bana anormal bişiler oluyor ama sonuçlar negatif...

Negatifi öğrendiğim gece ağlıyorum. 'tamam olmuyor işte, napalım, kısmet diilmiş vs...'

E takıntılıyız ya; tarih koymuşuz, 3 sene ertelemişiz, artık zamanı geldi, bundan sonra yaşım geçiyor takıntısı yaparım, bende takıntı çok :)

Bu olanlardan 2-3 gün sonra iyice uyku bastırıyor.

Kimseyi dinleyemiyorum sürekli gözlerim kapanıyor, elimde kolumda derman yok, boğazım kuruyor...

Sonra ısrarlar sonucunda bir testle daha karşı karşıya getiriliyorum ama o da ne sonuç: Pozitif, bir tane daha yine pozitif.

Ne yani hamile miyim?:)?

7.9.09

Doktor karar aşaması...

Herşeyden önce doktor seçimi yapmalıydım, en iyisi olmalıydı, en ilgilisi, en canayakını...

Hem de sağlık sigortamın geçerli olduğu hastanede çalışıyor olmalıydı...

Buldum; bir arkadaşımın arkadaşı da onun hastasıymış, doçentmiş, bayanmış, iyiymiş, eve de yakınmış; Bakırköy Acıbadem'deymiş...

Bana folik asit verdi, hemen başladım içmeye...

Günde 3 kere, ızdırap gibi...

Günde 1 bardak suyu zorla içen ben, o koca hapları içebilmek için günde 3 koca bardak su içiyordum.

Aslında iyi de oluyordu ama heryerde de o koskoca ilaç kutusunu yanımda taşıyamıyordum.

Malum, çocuk düşünüyoruz ama hemen herkese düşünüyoruz diye yaymaya gerek yok! Olmaz, olmaz... sonra sorulara, meraklara maruz kalmayalım...

Bugünden sonra 'sallanırken beşikten düştüğüm, hırsızlarla kovalamaca oynadığım, okula yanlışlıkla ev terliğiyle gittiğim' kabuslarımın yerine 'hamileyim, doğum yapmak üzereyim ama doktora ulaşamıyorum ya da hastanede zorunlu değişiklik yapmak zorunda kalıyoruz, ortada kalıyorum' gibi kabuslar aldı :)

31.8.09

İstanbul için 'bebek vakti' :)

Biz günü gününe karar verdik ya, tarihimiz belli...

Etraftan 'yeter artık, çocuk yapın' sesleri iyice yükselmeye başlamış' ama kulak asmıyoruz çünkü biz zaten bu tarihe 3 sene önceden karar vermişiz.

Şartlarım var; e malum kilo alıcam, belki çirkinleşicem (erkek olursa güzelleşirmişsin, kız bebekte çirkinleşirmişsin derler ya), 9 ay taşıycam, e normal doğum yaparsam çok sancı çekicem, sonrasında uyku yokmuş falan filan...

Tüm bunlardan önce tatile gitmek şartım var...

ve tatile de gittik, hiç kaçarı yok artık bebek zamanı...

Ama bu arada heryerden yine sesler yükseliyor;

'falanların bebeği olmuyomuş 2 senedir deniyorlarmış, filanlar 1 senedir deniyor, falan filanlar sürekli düşük yapıyor, filan falanların bebeği 9 aylık karnında öldü'

Ben bunları duyarım da 'meraklı anne' olmam mı!

Önce herşeyi araştırdım, her ihtimale karşı anne adayı için soğan kürü, baba adayı için keçi boynuzu kürü yapmayı da göze aldım.

Ama önce söylemesi ayıp bir kez deneyecektik sonra eğer olmazsa tüm kürler, doktorlar bize çalışacaktı... Belki zor bir süreç ama Allah büyük, biz bu yola baş koyduk artık!?! :)

ve Hasosh'la evlendik!

Yıllar yıllar sonra işyerinden arkadaşımın okuldan bi arkadaşıyla tanıştım.

ama bu arada hala; 'evlenmem, çocuk da yapmam, ne güzel çalışıyorum akşamlara kadar' şeklindeyim ben...

Nasıl ki 'evlenicem' modundan çıkaran durumlar oluyorsa; o da beni 'evlenicem' moduna geri sokan durumların en güzeliydi... (Durum: eşim :)

Artık evlenicektim ama çocuğu biraz ertelicek ve annemin göndermediği tüm tatillere sevdiğim insanla gidicem. Gece saat sıkıntısı olmadan onla bol bol gezicem' demeye başladım!

Evlendik...

Mutlu olduk...

Gezdik mi? Eh işte...

ama 2'miz çok eğlendik...

Birbirimize yettik...

Bla bla bla...

Ama bu arada da;

en geç 3. senemizde, yaz sıcakları geçince ve mümkünse Mayıs ayına denk gelicek bi dönemde; bebek sahibi olma planları da yapmayı ihmal etmedik!?! :)

gecce.com Serüveni...

5 sene boyunca hem okudum hem de Habertürk'te başlayan gecce.com serüveninde uzuun bir yola çıktım.

Önce 'yüz yüze' programlarını montajlayarak kısaltmayı öğrendim ama kimi zaman o lanet boş VHS kasetlerini ağlayarak buldum, kimi zaman emir büyük yerden gelince kaset de pat önüme geldi...

Basın yayın mezunları tarafından 'okullu olmamak' nedeniyle çok eleştirilsem de, benim hukuk okuduğumu öğrenen rahmetli Ufuk Güldemir'in 'en iyi gazeteciler Hukukçulardan çıkar' telkiniyle daha çok çalıştım.

ve bir gün Kenan Erçetingöz'ün 'hadi dergi çıkaralım' sözüyle, dergiciliğe ilk adımı attım ve 5 sene boyunca gecce yayın grubunun demirbaşı oldum :)

En öncem yani gençkızken :)

Annem eskilerden bahsederken 'gençkızken'le başlayan kalıplaşmış cümleler kullanırdı.

O kalıplar bana komik gelirdi:) ama artık benim de o kalıpları kullanma vaktim geldi sanırım çünkü ben de şimdi 'en önce' diye attığım başlıkla başladığım yazıma 'gençkızken' diye kalıplaşmış bir cümle ile start vermek isterken buldum kendimi :)

Gençkızken hep derdim ki; 'evlenicem, hemen çocuk yapıcam'...

Niye derdim, deli miydim, neydim bilmiyorum ama üniversitedeki arkadaşlarım bu plan ve programlı genç kız hayallerime hayretle bakarlardı!

Hukuk okuyodum, önüm açık, geleceğim parlak ama nedense evlenicektim ve hemen çocuk yapıcaktım... (bu arada henüz damat aday adayı bile yoktu etrafta!)

Üniversite zamanında patır patır kısmetler çıkmaya başladı önüme.

Çıkma teklifini aşıp evlilik teklifi edenler oldu ama o teklifler oldukça da ben bırakın çocuk yapma hevesimi, evlilik hevesimi bile yitirdim!

Hani çocuk istiyorum ya; gelen her teklifin sahibine de muhtemel koca ve baba adayı gözüyle bakınca kaçacak delik arıyordum!!

ve sonra benim kalıplaşmış cümlem 'evlenicem, hemen çocuk yapıcam'; 'evlenmicem de, çocuk da yapamam ben, en iyisi kariyer yapayım ben' e dönüştü.

9 ay 10 gün ve 1 ömür :)

Anne adaylarına 9ay 10 gün ve bir ömür boyunca o merakla beklenen bebekle ilgili iyi ve kötü herşeyi enine boyuna anlatacak olan blog...

Benim gibi herşeyi googla'a sormaktan bıkmış usanmış herkese faydam olsun diye yazıyorum :)

Bloğumun adı meraklı anne... Çünkü çoooook meraklıyım! Sürekli 'nolmuş nolmuş' diye merak içinde dolanırım :)

Tv'deki reklamlarda 'merak ne güzel şey, güzel şey merak' şarkısı da benim için bestelenmiş adeta!

Tüm bunların üstüne doktorum da 'meraklı anne' diyince artık gerçekten neden bu kadar meraklı olduğumu merak eder oldum :))




PS: Burada yazılanların tamamı amatör bir anne adayının klavyesinden çıkmaktadır. Çok fazla ciddiye almayın :)ama yaşadıkça yazdığım satırları okudukça hamilelikle ilgili ufak tefek meraklarınızı yenebileceğinizi de unutmayın :)

Ünlü gurmeler neler dedi?

Yaz sezonunu geride bırakırken, Türkiye'de yeme - içme hayatına yön veren ünlü isimlerden yaza dair iz bırakanlar ve kış sezonu için tüy...